Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Gladys
Gladys Çeviri Türkçe
658 parallel translation
" ¿ Pero por qué no puedes amarme, Gladys?
Ama, neden beni sevemiyorsun Gladys?
"¿ Pero su compromiso con - Gadys?"
Ya Gladys'le nişanınız?
"¿ Por qué debemos permitir a Gladys robarnos la felicidad, Paula?"
Gladys'in mutluluğumuzu gasp etmesine neden izin verelim ki, Paula?
" Cómo estás, Gladys.
Nasılsın Gladys?
"Pero me pregunto ¿ que fantástica proeza, qué hecho heroico realizó el Sr. Potts " - para conquistarla, Gladys? "
Bay Potts'un, seni kazanmak için ne tür harika marifetleri olduğunu, ne tür kahramanlıklar gösterdiğini sorabilir miyim, Gladys?
A veces me es difícil esperar por una hora razonable para almorzar.
Gladys Cooper'den bir Molly Lloyd rolüne dek. - Acaba kendisi hiç...
- También la pequeña Gladys.
- Zavallı Gladys de öyle.
¿ Cómo, otra vez, Srta. Gladys?
Yine mi Bayan Gladys?
Por supuesto que quiero, pero ¿ no lo entiendes, Gladys?
Elbette seninle evlenmek istiyorum. Ama anlamıyor musun Gladys?
La noche siguiente, Gladys y yo...
Ertesi gece, Gladys ve ben...
- Sólo Gladys.
- Gladys gider.
Venga, estarás bien, Gladys.
Bir şey olmaz Gladys.
- Eres una chica estupenda, Gladys.
- Sen harika bir kızsın Gladys.
¿ Gladys se quiere disculpar?
Gladys özür dilemek mi istedi?
¿ Hola, Gladys?
Alo, Gladys?
Vamos, Gladys, no pareces tú.
Yapma Gladys, bu laflar sana hiç yakışmıyor.
Los detalles sórdidos, cuando nos los cuente Gladys.
Gladys'den haber gelince detayları da yazarız.
No necesitábamos su caridad. Gladys sólo tenía que aparecer de pronto.
Gladys sizi evde yakalasaydı... onun merhametine gerek kalmayacaktı.
Despreciable rata traicionera... haciendo creer a Gladys que está enamorado.
Alçak, düzenbaz sıçan... Gladys'e aşık numarası yapıyor.
Quizá Gladys esté comiendo de su mano ahora, pero pronto la morderá.
Gladys şimdi ona kanıyor olabilir ama işim bitince onun ne halt olduğunu görecek.
- ¿ Pudiste hablar con Gladys?
- Gladys ile konuştun mu?
- Ahí viene Gladys.
- Gladys geldi.
- Gladys, qué sorpresa.
- Gladys, bu ne sürpriz.
Ésta es la mujer de la que te hablé, Gladys Benton.
Bu, sana söz ettiğim hanım, Bayan Gladys Benton.
¿ Entonces tú y Gladys nunca habéis estado casados?
Demek sen ve Gladys hiç evlenmediniz, öyle mi?
- Vamos, Gladys...
- Dinle Gladys...
Vaya lío que has armado, ¡ y todo porque querías robarme a Gladys!
Bu işi yüzüne gözüne bulaştırdın. Hepsi de Gladys'i ayartman yüzünden!
No robaría a Gladys ni aunque fuese la última hembra sobre la tierra.
Gladys yeryüzündeki son dişi de olsa, onu ayartmazdım.
Dime, ¿ has visto a Gladys?
Gladys'i gördün mü?
Por supuesto, Gladys, pero no dejes que Horace te entretenga hasta tarde.
Tabii ama Horace'ın seni fazla oyalamasına izin verme.
Un chico gallardo, el joven Horace Perkins, ¿ eh, Gladys?
Horace Perkins yakışıklı bir genç, değil mi?
La puerta, Gladys.
Kapıya bak Gladys.
- ¿ Qué pasa, Gladys?
- Ne var Gladys?
Que entre, Gladys.
İçeri al Gladys.
Gladys tiene...
Gladys...
Sí, señora, y Gladys no para de llorar.
Gladys de gözyaşlarına boğuldu.
No está bien como para trabajar. No lo está.
Gladys çalışacak durumda değil.
Oh, vamos.
Haydi Gladys.
Anímate, Gladys.
Neşelen.
Eso es el espíritu, Gladys.
Gladys, doğrusu da bu.
Disculpen, ¿ pueden decirle a Gladys que Horace debe coger el tren y que si puede entrar a despedirse?
Affedersiniz, Horace trene yetişecekmiş içeri gelip vedalaşabilir miymiş?
Y pobre Gladys.
Zavallı Gladys de.
Querrá que Gladys vaya a la estación con usted, ¿ verdad?
Gladys'in seni geçirmesini istersin, değil mi?
- Es muy bonito, Gladys.
- Gladys çok yakışmış.
- ¿ Sabes que Gladys se va?
- Gladys'i kaybediyoruz.
Gladys se va con la FAAM.
Gladys HKKD'ye katıldı.
Gladys, pásale las cartas a Louis mientras abro la puerta.
Gladys, sen kartları Louis'e ver, ben de kapıya bakayım.
Gladys, 7 de diamantes. - Sra.
Gladys'ninki ise karo yedilisi.
"G" de Gladys.
Gladys'in "G" si.
¿ Quién te gusta más, Gladys, Dorian Gray o su retrato?
Hangisini tercih edersin Gladys,
No hay rol imposible para ella con 24 horas de preaviso, desde una Gladys Cooper a una Mollie Lloyd.
- Aynı fikirde misiniz?