Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Grande
Grande Çeviri Türkçe
56,468 parallel translation
le había dado el regalo más grande... su amor incondicional a su padre ".
Ölümünden iki yıl önce kim Sana en büyük armağanı vermişti... Babası için koşulsuz sevgisi. "
Te acuestan en un sauna. Y entonces un tipo ruso grande y peludo viene con un cepillo de hoja de roble. Y simplemente acaba con el estrés de tu espalda y hombros.
Saunaya uzanıyorsun sonra kıllı bir Rus tellak elinde yağlanmış meşe yaprağından yapılma bir keseyle geliyor iyice masaj yapıp kol ve omuzlarındaki tüm gerginliği söküp alıyor.
Sí, bueno. Pero este es uno grande.
Evet, ama bu büyük bir hata.
Algo en mi sangre estaba gritando. ¿ Podemos todavía salvar fácil algo grande?
Kanım kaynıyor, sanki haykırıyordu Big Easy şehri için hâlâ bir şans olabilir mi?
Es una carga mucho más grande que lo habitual.
Yüklü miktar. Her zamankinden daha fazla. Evet.
Ya soy grande para que me señalen con el dedo y me reten.
Azarlanma ve nasihat yaşım geçti.
¿ Quieres que piense en grande?
Büyük düşünmesini mi istiyorsan?
Dale algo grande para pensar.
Düşüneceği büyük bir şey ver.
Eres un hombre grande.
İri yarı adamsın.
Nos sentimos felices y extasiados, y, horas después, sentimos la pena más grande o...
Bir şeyler gelir ve gider. Mutluluktan havalara uçarsın. Sonra, saatler sonra derin bir keder kaplar...
Parece que mataron al grande con la misma arma.
Koca adamı da aynı silah öldürmüş gibi görünüyor.
El grande.
Koca adam var ya?
Era una mochila grande.
- Büyük bir spor çantaydı.
Es la cantidad más grande que jamás haya movido.
Bu şu ana dek taşıdığım en büyük mal.
Pero mi padre... piensa en grande.
Ama babam... Büyük düşünen bir adam.
Esto es grande.
Büyük bir olay bu.
¡ Bueno, yo también tengo una grande y maldita imaginación!
Benim de büyük bir hayal gücüm var!
El Crossrail es el proyecto de construcción más grande en Europa.
Crossrail, Avrupa'nın en büyük inşaat projesi.
Como podrá ver, señor, no hay furia más grande.
Yani anlayacağınız, kadınların gazabı cehennemde yoktur.
Es algo mucho más grande de lo que imaginas.
Hatta hayal edemeyeceğin kadar çok.
Azrael, dame un palo más grande.
Bana daha büyük bir dal ver, Azman!
Estás muy grande, K. Crecí 2,5 cm en un mes, abuelo.
- Koca kız oluyorsun, K. - 1 ayda 2,5 santim uzadım dede.
¿ Quieres marchitarte hasta desaparecer o irte a lo grande? No me preocupa morirme.
Günbatımıyla uykuya dalmayı mı yoksa olaylı bir ölümü mü istersin?
Deme el grande.
Büyük olanı ver.
Hazlo a lo grande o no hagas nada.
- Ya hep ya hiç.
Eres un niño grande. Estás consciente, por supuesto,
Sen büyük bir oğlansın Elbette,
Eres sólo un peón en un juego más grande.
Daha büyük bir oyunda sadece bir piyon.
Hay una chance de meternos en algo más grande.
Daha büyük bir şeyin içine düşebiliriz.
Agradezco que desees enviar un mensaje, pero esto se está convirtiendo en una joda en grande.
Bana mesaj göndermek istemeni takdir ediyorum bu karmaşık bir hâl alıyor.
Tu biblioteca hace parecer grande a nuestro pequeño rincón.
Kütüphanen, dünyadaki küçük köşemizi büyük hissettiriyor.
# Muy grande eres Gastón #
Başka türlüdür Gaston!
# Soy por eso tan grande y audaz #
Sonunda oldum tam bir dana!
Qué tiburón más grande.
Yani, bu sanki, en büyük köpekbalığı.
Ya es grande.
Kocaman bir kız.
- Pequeña, grande.
- Küçük, büyük.
No tenemos un servidor lo suficientemente grande.
Yeterince büyük bir sunucumuz yok.
No podemos encontrar un servidor lo suficientemente grande.
Yeterince büyük bir sunucu bulamıyoruz.
- ¿ Qué estoy mirando? - Algo grande se acercó...
Ne bakıyorum Büyük bir şey çıktı...
Fue el juego más grande jamás inventado.
Bu şimdiye kadar icat edilen en büyük oyundu.
Algo grande para el cumpleaños de Lucy, sin duda.
Galiba Lucy için büyük bir doğum günü sürprizi.
Es demasiado grande.
Çok büyük.
No, porque tienes una casa más grande para ir.
Hayır, kıçlarınızı götürecek birer evleriniz var.
Necesitas una puerta más grande.
Daha büyük bir kapı lazım.
Él tiene una boca grande.
Hound'un çenesi düşük.
Bien, mataremos al grande, y lo terminaremos todo.
Büyük olanı haklarsak hepsini haklarız..
Sabes, puedo hacerlo, Ah, en inglés. Y soy demasiado grande para estar aquí, ahí es donde no estoy aquí para ser despreciado.. Por los padres y la hija con vestidos stripper?
Onu bende yaparım ingilizim soğuk tavırlarım var aşırı eğitimli, striptizci elbiseli, fildişi kule prensesi tarafından aşağılanmaya mı geldim yani?
- Dios, eso es un arma grande.
- Ne büyük bir silah.
Pero ahora esta es la máquina más grande de todas las cosas, El que he estado esperando toda mi vida.
Ama şu anda her şeyden yüce olan bu görev tüm hayatım boyunca can attığım şey.
Es una botella grande.
Şişe büyük.
- Soy el más grande.
- En büyük benim.
- ¿ Pequeña, grande?
- Küçük, büyük.