English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Hal

Hal Çeviri Türkçe

9,862 parallel translation
Y si no para que alfombra está señalando?
Ve değilse halı işaret ediyor için?
Me encontré mirando a dos personas con sus entrañas se derraman fuera sobre la alfombra raída, porque mis padres habían estafado su distribuidor una vez demasiados.
Kendimi eskimiş bir halının üstüne bağırsaklarını boşaltan iki insana bakerken buldum, Çünkü Ebeveynlerim bir keresinde torbacılarını fena halde dolandırmıştı.
La historia de cómo y por que dejaste Apple que rápidamente se está volviendo un mito, no es verdad.
Apple'dan nasıl ve neden ayrıldığının hikayesi, .. aniden mitolojik bir hal alan ve doğru olmayan.
Y cuanto más tiempo pasa sin respuestas claras... la situación se vuelve más urgente.
Zaman geçiyor, bu durum gittikçe berbat bir hal alıyor ve hala net bir cevap yok.
Este tipo.
Lütfen, Hal.
Cállate, Hal.
Kapa çeneni Hal.
Y quiero que conste, Hal que sé lo que significan varias de esas palabras.
Ve kayıtlara geçsin diye söylüyorum, Hal Ben de bir kaç büyük laf biliyorum.
¡ Trágate esa, Hal!
Ye bunu, Hal!
Hal no está aquí, el Papa.
Hal nerede, Pope.
¿ Será Hal estar allí?
Hal orada olacak mı?
- Hal tiene que morir delante de mí la forma en que Sara murió delante de usted?
Sara'nın senin karşında öldüğü gibi. Bu mu?
Así que está vivo todavía Hal?
Yani Hal hayatta?
Si Hal sigue vivo, no es demasiado tarde.
Eğer Hal yaşıyorsa, hala çok geç değil.
Eso es lo que siempre me gustaba de ti, Hal.
Senin bu tavrını her zaman sevmişimdir, Hal.
Ya sabes, Hal, cuando dos chicos sentarse y tomar una copa juntos, por lo general, no ven de ojo a ojo.
Bilirsin, Hal, İki adam oturup birlikte içtiği zaman, genellikle, yüz yüze bakarlar.
Decir que, Hal.
Söyle, Hal.
Simplemente decir las palabras malditas, Hal!
Şu lanet olası kelimeleri söyle, Hal!
Este día Keeps Gettin'Better y mejor.
Bugün gittikçe daha güzel bir hal alıyor.
Y cómo Sarah aún se pone lápiz labial para Hal.
Sarah'nın hâlâ Hal için ruj sürmesini de seviyorum.
¡ Me muero por verlos, queridos amigos, mientras cuelgo!
Asılınca yüzünüz ne hal alacak görmek için sabırsızlanıyorum!
Esta tarea de seguridad me aburre.
Bu güvenlik detayı sıkıcı bir hal alıyor.
¿ Qué beneficio trae una alfombra que no puedan brindar unas zapatillas?
Bir halının sunabileceği her şeyi güzel bir terlik misliyle sağlar.
Estoy entrando en un estado subhumano.
İnsanlık dışı hal alıyorum anne!
Algo que puedes hacer cuando no quieras hablar con nadie es entrar en un estado subhumano.
Kimseyle konuşmak istemiyorsan yapabileceğin bir şey var. İnsanlık dışı hal almak.
Seguro que Gandhi nunca hizo lo del estado subhumano.
Gandhi'nin insanlık dışı hal almadığına adım gibi eminim.
Sin embargo, en esta soleada tarde en Boston un oso de peluche parlante se va a casar con su novia demostrando dos cosas :
Hal böyle iken, bu parlak, güneşli Boston akşamüstünde konuşan bir oyuncak ayı sevgilisi ile evlenmek üzere iki şeyi kanıtlarcasına.
Bienvenida a Muebles y Alfombras Champagne.
Champagne Halı ve Mobilya'ya hoş geldin.
Habla Don Champagne de Muebles y Alfombras Champagne.
Ben "Champagne Halı ve Mobilya" dan Don Champagne.
¿ Alfombras tejidas a mano?
El yapımı halılar?
Pues, no busque más, venga a Muebles y Alfombras Champagne donde tenemos los muebles más fabulosos y elegantes para su hogar, su oficina o su yate.
O zaman Champagne Halı ve Mobilya'dan başkasına bakmayın Eviniz, ofisiniz ve yatınız için en iyi, en seçkin mobilyalar burada.
Venga y deje que nuestra familia aquí en Muebles y Alfombras Champagne satisfaga sus deseos mobiliarios.
Buraya gelin ve... Champagne Halı ve Mobilya döşeme arzularınızı karşılasın.
Muebles y Alfombras Champagne.
Champagne Halı ve Mobilya.
¡ No pises el centro de la alfombra, está gastado!
Halının kenarlarından yürü! Ortası yıpranıyor.
¿ Qué demonios es eso?
Bu ne hal?
Eres ingenioso como un buen carpintero, Mitchel.
Halıdaki sakız kadar inatçısın, Mitchell.
No es uno de aquellos guerrilleros de alfombra roja.
Kırmızı halı gerillalarından birisi değilim.
John, he estado rompiéndome las tripas haciendo alfombras rojas y fotogramas, y finalmente encuentro lo que podría ser una buena historia,
John, kırmızı halı ve set resimleri çekerek çok çalışıyorum. Nihayet iyi hikâye olabilecek bir şey buluyorum ve takip etmek istiyorum.
Estamos muy emocionados con el corte final.
Son hal için çok heyecanlıyız.
¿ Oye, qué estabas diciendo, qué estabas diciendo ¿ Sobre, eh, "las guerrillas de la carpeta roja"?
"Kırmızı halı gerillaları" ile ilgili ne... ne diyordun?
Pero, nunca en su lado de la alfombra.
Halının hiç senin tarafında olmadım.
Tú debes estar en la alfombra roja a las 6 : 35.
6 : 35'te kırmızı halıda olmalısın.
- ¡ El tapete!
- Halı!
¡ Cúbreme con el tapete!
Halı ile beni ört!
- El tapete.
- Halı
Bunny la envolvió en una alfombra y no le contó a nadie.
Tavşan bir halıya sardı ve kimseye söylemedi.
Hay cosas a las que puedes llamar oriental, como un tapete.
Salak, halıya oryantal diyebilirsin.
Ella fue noticia por empezar algo llamado "El Reto de la Alfombra Verde", instando a famosos y grandes diseñadores a participar en formas más conscientes de moda.
Bir şeyler başlatmak için haber başlıkları yaptı. "Yeşil Halı Mücadelesi" Ünlü ve büyük tasarımcıların moda bilinci yüksek katılımlarını sağlamak için uğraştı.
Y entonces salí disparado hacia la alfombra con los ojos abiertos de par en par
Sonra gözlerim apaçık bir şekilde Halı'nın üstüne fırladım.
Voy a enrollarte en Alfombra para que Nick el viejo no te vea. No verá que estás vivo.
Seni halıya saracağız ki Yaşlı Nick seni ve içeride sağ olduğunu görmesin.
- Bien. El viejo Nick vendrá y te levantará con la alfombra y te llevará afuera y te pondrá en su camioneta
Yaşlı Nick gelecek ve halının içinde seni götürüp dışarı çıkaracak ve seni kamyonetine koyacak.
Buenos días, alfombra.
Günaydın Halı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]