Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Handle
Handle Çeviri Türkçe
26 parallel translation
Lávate las manos antes de tocar la comida.
"Wash your hands before you handle the food."
Déjame decirte cómo su handle.
Onunla nasıl başa çıkacağını söyleyeyim.
Cos, mama, I'm sure hard to handle now
# Çünkü, anne, artık benimle uğraşmak kolay değil
Cos, mama, I'm sure hard to handle now
# Çünkü, anne, artık benimle uğraşmak zor
"Hard to Handle".
"Hard to Handle"?
Interpreto a Jack Handle, un policía retirado que comparte un apartamento... con un criminal retirado.
Ben Jack Handle`ı oynuyorum, emekli bir polis... eski bir suçluyla aynı daireyi paylaşıyor.
Nada que la caballería no pueda manejar.
Nothing the cavalry can't handle.
¿ Está bien que los gais manipulen productos frescos?
Should gays be allowed to handle fresh produce? Bana ne?
"Soportar" es mi nombre.
"Başa çıkmak" ( handle ) benim göbek adım.
And you always try to handle everything by yourself.
ve sen herzaman herseyi kendi basına halletmeye calısıyorsun.
Justo cuando pienso que entiendo lo que ocurre... algo completamente increíble se presenta.
Just when I think I have a handle on things something wholly unbelievable presents itself.
Todo lo que hay que hacer es ponerse un adhesivo de Too Hot To Handle en el parachoques.
Doğru duydunuz. Tek yapmanız gereken, arabanızın tamponuna 2HOT ambleminden yapıştırmak.
Larry Pink Erton sigue buscando adhesivos de Two Hot To Handle.
Larry Pinkerton, 2HOT amblemli adamımızı, Seçecek sokak ekibimizden biri.
Y veo claramente un adhesivo de Two Hot to Handle en el parachoques trasero.
Tek görebildiğim 2HOT amblemi taşıdığı.
"Que a mí me pone muy, muy mal".
I just can't handle it.
Tuviste suerte de que encontráramos sólo unos bombones y una botella a medias de Handle Ocean debe ser por el tiempo
Şanslısın ki bir kaç şişe bira kutusu ve yarım bir el kremi buldum. Havadan olmalı.
acabarás mal.
I fly off my handle, you end up a sissy
Ah, ¿ se refiere a Golden Handle?
Golden Handle demek istiyorsun?
Me mudaré con mi amigo, Jack Handle y Nancy encontró un lugar en la ciudad.
Ben Jack Handle'ın yanına taşınacağım Nancy de şehirde bir apartman dairesi buldu.
Es una espada con mecanismo de liberación en la empuñadura.
It's a blade release mechanism on the handle.
It might be hard to handle
# Üstesinden gelmek zor olabilir #
T-handle por si acaso.
Her ihtimale karşı T şeklinde tutamağı var.
He estado viviendo en una cárcel móvil durante cuatro meses, así que está claro que puedo manejar el estrés.
I've been living in a movable prison for four months, so obviously I can handle stress.
He knew that he could handle the court process and that she couldn't.
O mahkeme süreciyle başa çıkabileceğini biliyordu ve o yapamadı.
Es necesario to let me handle this.
Bununla ilgilenmem için bırakman gerekiyor.
Un submarino lanzar Y Mac no lo puede manejar
Submarine pitch And the Mac can't handle it