English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Hara

Hara Çeviri Türkçe

34,614 parallel translation
Puedes seguir trayéndome a esta casa, pero eso no la hará más barata.
Hayatım, beni sürekli sürükleyerek buraya getirebilirsin ama ucuzladığı falan yok.
Saldrá adelante. Sé que lo hará.
Bunu atlatacak, atlatacağını biliyorum.
- Me hará parecer como que te estoy...
- Bu beni nasıl gösterir- -
Mira, siempre es por tu trabajo, lo que te hará quedar bien o mal.
Önemli olan tek şey senin işin. Olanlar seni iyi mi, kötü mü gösterecek?
- ¿ Sí? Bueno, yo también lo hará!
- O zaman ben de öyle yapacağım!
Si piensas que un fallo en los horarios hará que de repente confíe en ti en un quirófano...
Programdaki aksaklıklar yüzünden birden bire sana güvenmeye başlayacağımı sanıyorsan yanılıyorsun.
Emma también lo hará.
Emma'da anlayacak.
Hará que lo maten.
Kendini öldürtecek.
"Corazón... a ti no te hará falta un arma para protegerte".
" Aşkım... kendini korumak için silaha ihtiyacın olmayacak.
No lo hará.
Hayır, uğratmaz.
- No lo hará.
İstemiyor.
- Lo hará.
- Gelecek.
No lo hará.
Öyle bir şey olmayacak.
la concha de una banana hará relucir tus zapatos como nada.
Hiç bir şey ayakkabını muz kabuğu kadar patlatamaz.
Estoy aquí para ofrecerte un trato que hará que esa pregunta sea irrelevante.
Bu soruyu önemsiz bırakacak bir şey teklif etmek için geldim.
Mi socio les hará compañía hasta que nuestros negocios hayan concluido.
İşimiz bitene kadar arkadaşım sizlere eşlik edecek.
¿ Que se hará justicia?
Adalet yerini mi bulacak?
Cada jugador y estrella de la liga hará fila para cambiar de empresa.
Her Tom, Dick ve D'Brickashaw sıraya girer.
Seguro, prográmela para mi cumpleaños 65. Para entonces me hará falta.
kesinlikle, 65.doğum günüm için programı yapın o zaman ameliyata ihtiyacım olur.
No nos hará daño tener un gánster de nuestro lado.
Belki de bizim tarafımızda bir mafya olmasının zararı yoktur.
Ni lo hará.
Anlayamazsın.
Y si cree por un momento que me hará olvidar lo que le hizo a mi madre...
Ve eğer bir saniye düşünürsen... bu beni unutturur. anneme ne yaptın...
No, hará lo que dice.
Hayır, ne dediyse yapacaktır.
Hará que Gotham sea segura de nuevo.
Gotham'ı tekrar güvenli yapacak!
Eso lo hará
O işini görür öyleyse.
Con tráfico, hará que llegues a las 5 : 30 a Gotham.
Trafikle birlikte, Gotham'a dönmen saat 17 : 30'u bulur.
El virus, se hará incluso más fuerte, crece y mengua.
Virüs, güçlendikçe, azalıp artar.
Lo hará.
- Olacak.
¿ Entonces crees que ver a alguien que reconocen en uno de estos vídeos retorcidos hará que al final algo surja en ellos?
Tanıdıkları birini bu videolarda görünce kendilerini kaybettiklerini mi düşünüyorsun?
Todos sabemos que no me escuchará. Pero sí lo hará si es alguien de su bando.
Beni dinlemeyeceğini biliyoruz ama evden birini dinleyecektir.
Papá hará lo mismo.
Babam da aynısını yapacaktır.
Así que, si no me muevo por un sobreseimiento, ¿ entonces probablemente él hará un completo idota de sí mismo?
Yani davanın reddini istemezsem kendini rezil rüsva edecek.
Hará como 10 años, ¿ luchando contra un espíritu vengativo?
10 yıl önce intikamcı ruh olayında.
Y se hará más fuerte.
Daha da büyüyecek.
Lo hará en algún momento.
Eninde sonunda yiyecek.
Nada te hará daño, pero lo que sé... es que vas a tener que intentar abrirte.
Hıçbiri canına yakmaz ama bir şeyi çok iyi biliyorum onlara kendini açman gerektiğini. O ne demek?
Ninguno de ellos lo hará.
Hiçbiri edemez.
- Franny necesita su propia habitación para el estudio del hogar que Servicios sociales hará hoy.
- Ne? - Franny'ye bugünkü Çocuk Esirgeme ev çalışması için oda gerek.
Hará lo que yo le diga.
Ona ne söylersem onu yapar.
Y nuestra investigación muestra que Bess lo hará.
Araştırmamız Bess'in bunu yapacağını gösteriyor.
Oh, a Geraldine no le hará nada.
Geraldine'ye hiçbir şey yapmayacaktır.
Juro por mi alma que lo hará.
Tüm kalbimle buna inanıyorum.
El recorrido no se hará público hasta un día antes, así que...
Flashlight'ın rotası, bir gün öncesine kadar açıklanmayacaktır, yani...
Ya sé cómo lo hará.
Nasıl yapacağını biliyorum.
Lo hará aquí, al momento de bajarse de la limusina.
Atışını burada yapacak. Araçtan adımını dışarı atar atmaz.
Solotov no hará ese disparo.
Solotov bu atışı yapamayacak.
Al igual que lo hará Solotov, haciendo mi tarea.
Solotov nasıl bulduysa, ödevimi yaptım.
Conoce los detalles del evento, el plan del Servicio Secreto, los perímetros y el momento exacto para realizar el disparo, y lo hará desde aquí.
Olayın açıklarını biliyor Gizli Servis programını biliyor çevreyi biliyor atışı yapacağı anı, tam biliyor ve buradan yapacak.
Conoce los detalles del evento y el momento exacto para realizar el disparo, y lo hará desde aquí.
Gizli Servis programını ve çevreyi biliyor atışı yapacağı anı, tam biliyor ve buradan yapacak.
Si va a decir algo, lo hará ahora.
Eğer söyleyeceği bir şey var ise şimdi söyleyecektir.
Préndelo y hará el resto.
Çalıştır, gerisini kendi halleder.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]