Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Hes
Hes Çeviri Türkçe
56 parallel translation
Jase, hes-él es muy duro y mezquino ".
"Jase çok güçlü ve acımasız"
Es uno de nuestros mejores alumnos.
Hes ödüllü öğrencilerimizden biri.
Es sólo un chico.
Hes sadece bir çocuk.
No irá a ninguna parte.
Hes, bir yere gitmiyor
Él es algo tímido. Bien, bien.
Hes'in türü utangaç, biliyorsun. tamam mı!
Es el mejor organizador de expediciones en los EEUU.
Hes Ülkedeki en iyi sefer organizatörü..
Dallas tiene razón.
Hes haklısın.
Sufrió una caída grave.
God, hes taken a real bad fall.
Está muy mal herido.
Berbat acıyor, Hes.
No respira más, H.
Hes, nefes almıyor, H.
- Está descansando.
- Hes dinleniyor.
¿ Qué? Lo hes desde esta mañana.
- Bu sabahtan beri öyle.
Soy hombre muerto, Hes. Cálmate, demos un paseo, cariño.
Anne, bu adam oyun parkı tartışmasından sonra okullu bir çocuk gibi buraya tıpış tıpış gelmeyecektir!
¿ El Dr. Calgary está con usted ahora?
- Hadi, Hes.
Tenía el dinero, señor.
Hes ve ben onu hapishanede ziyaret ettik.
Y tenía razón, Srta. Marple.
Veda etme vakti geldi, Hes.
El día antes de que mi hermano... fuese ejecutado, Hes y yo le visitamos en prisión.
Aslında Leo ve ben, düğünü ertelemeyi düşünüyoruz, Bayan Marple.
¿ Hester? Hes, ¿ estás aquí?
Gitmemekte haklısınız, Dr Calgary.
Sí, era nuestra costumbre el pasar las noches aquí en vez de abajo en el pabellón.
Ben ölü bir adamım, Hes. Biraz yürüyelim, bebeğim. Burada mıydın, Tina?
- Deja de ser tan sosa, Hes.
- Katılmıyor musunuz?
¿ De qué hablásteis?
Hiç. - Ben ölü bir adamım, Hes.
No estás de humor para adivinar. Cuando regresó de su última gira del deber, el Sargento Kale fue diagnosticado con el síndrome hipereosinifílico, o HES. Ok.
Tahmin yürütecek havada değilsin galiba.
Bueno, hubo un par de ellas, ¿ No es así, Hes?
Otuzlu yaşlarındaki kadınlardan? - Birkaç tane oldu, değil mi Hes?
La enfermera Copling llegó con excelentes referencias, ¿ No es así, Hes?
Hemşire Copling çok iyi referanslarla gelmişti, değil mi Hester?
Hola, Hes.
Merhaba, Hes.
Quiero conseguir dinero para casarme contigo, Hes.
- Seninle evlenmek için paraya ihtiyacım vardı, Hes.
Ella fue el paciente más lucrativo, Hes.
En karlı hastam oydu, Hes.
¿ Cómo estás, Hess?
Nasıl gidiyor, Hes?
- Hemos terminado, Hess.
- Bitti, Hes.
Lo lamento, Hes.
Üzgünüm, Hes.
¿ Que harás tu, Hest?
Peki sen ne yapacaksın, Hes?
Adiós, Hest.
Hoşça kal, Hes.
Lo hes capturado y Los he vendido con un amigo.
Arkadaşımla kuş tuttuk ve sattık.
Eso no hes lo que he visto.
Ben öyle görmedim.
Créeme, lo hes cometido peores, mucho peores.
İnan bana ben çok çok daha kötülerini yaptım.
Nombre, Maeong Gyo Gak.
O, Hes adına çalışır.
Por lo menos los hes tenido tiempo de su lado.
en azından onun yanında zaman var!
Puede que se ven maduras pero hes todavía luchando para hacer frente con las demandas diarias de la vida adulta.
Olgun görünebilir, ama hala.. .. yetişkin hayatın günlük ihtiyaçlarını yerine getirmek için mücadele ediyor.
Mientras que el impala es todavía de pie, hes peligroso.
Antilop hala ayakları üzerindeyken, teklikelidir.
En los próximos minutos hes va a conseguir el más importante lección de su vida joven.
Önümüzdeki birkaç dakika içinde kısa hayatının en önemli dersini alacak.
Mientras él se alimenta, hes siendo observados.
Beslenirken hâlâ izleniyor.
Esta es la primera verdadera carne hes tenido durante meses severall, pero su éxito pondrá a prueba la creciente la amistad entre los dos hombres.
Bu, bir kaç aydır eline geçen tek gerçek et. Ama başarısı iki erkek arasındaki dostluk için bir sınav.
Sólo hay una manera de averiguarlo si hes consiguió lo que se necesita.
Nelere sahip olabileceğini bulmanın sadece bir yolu var. Ortaya çıkıp dans etmeli.
- ¿ Te suena el nombre Rudolph Hes?
- Bunu biliyorsun
¡ Haría cualquier cosa por ustedes! Haría... Haría cualquier cosa por ti, hijo.
Heş şeyi sizin için...... sizin ini oğlum.
Es ese aro de allí, Hes.
Beni 100 pounda almış, Doktor. Biliyor muydunuz?
Lo ha pagado todo.
Bu kadar aptal olma, Hes.
Hes.
- Hayır, RAF'dan çıkmıştı ve ne yapacağına karar vermeye çalışıyordu.
¿ hes estado bien?
Çok iyiyim!
¿ Puedes decirme sinceramente que la aldea es todo lo que hay?
Bana dürüstçe söyler misin? Heş şey bu Köy'den mi ibaret?
Esparcirás esto por toda la casa.
Bu kirli evde ki heş şeyi izleyecekmisin.