Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Himalaya
Himalaya Çeviri Türkçe
311 parallel translation
La secta se extendía desde el Himalaya hasta Ceilán.
Thuggee tarikatı Himalayalar'dan Seylan adalarına kadar yayılmıştı.
Un reino en el Himalaya, diamantes, elefantes... y un harén.
Himalaya'da krallığı, elmasları, filleri ve haremi var.
Sus aguas nacían de las nieves eternas del Himalaya... y se vaciaban en la Bahía de Bengala.
Suları, Himalayalar'ın sonsuz karlarından gelirdi... ve Bengal Körfezi'ne boşalırdı.
Osos polares, del Himalaya, Siria y Rusia.
Himalaya, Rus, Suriye ve kutup ayıları.
Supongo que mi opinión es un tanto prematura antes de realizar una investigación a fondo, pero estamos conscientes del descubrimiento en los Himalayas de las supuestas "huellas del Hombre de las Nieves".
Tam kapsamlı araştırma yapmadan önce erken bir görüş olduğunu düşünmekle birlikte "kar adamın ayak izi" olduğu iddia edilen Himalaya'lardaki keşiften haberdarız.
EXPLORANDO LAS ALTURAS El Himalaya
YÜKSEKLİĞİN ÖTESİNDE Himalayalar
Como en el Himalaya, sí.
Aynı... Himalayalar gibi, biz öyle deriz.
Soy Mainaak, hijo del Himalaya, ocultando mis alas en el mar.
Ben Mainaak'ım. Himalayaların oğluyum. Kanatlarımı denizin altında saklarım.
Con Lawrence en Arabia, con el Sherpa Tenzing en el Himalaya.
Lawrence'la Arabistan'da, Sherpa Tenzing'le Himalayalar'da.
Himalaya... ¡ El Tejado del Mundo!
Himalayalar - Dünya'nın çatısı!
Y aquél gran simio que estaba clavando las estacas, ¿ es del Himalaya?
Tabi şu çivileri yere çakan koca maymun da Himalayalardandı.
Parece como si preparase un expedición al Himalaya.
Bu bir Arktik keşif yolculuğu!
Cuando hay tensión en la India, tus miembros aparecen en los Himalayas... supuestamente buscando al Hombre de las Nieves.
Hindistan cephesinde sorun çıkar, üyeler Himalaya'da görülürler, korkunç kar adamını aramak bahanesiyle.
Esta montaña de Himalaya... este templo místico situado en el terreno más inaccesible del mundo... ha rechazado otro intento de conquista.
Korkutucu. Bu yıl, uzaklardaki bu Himalaya dağı, dünyanın en zor arazisiyle kuşatılmış bu mistik tapınak bir fethetme çabasını daha geri püskürttü.
El Karakorum del Himalaya.
Himalayalardaki Karakoram.
Me ha dicho que solo me quedan 3 años de vida. y me ha aconsejado pasarlos en un antiguo monasterio... en las laderas más altas del Himalaya.
Bana 3 yıl ömrümün kaldığını, ömür boyu hayalini kurduğum şeyi başarmam için son 3 yılımı Himalayalar'ın kuzey yamacındaki
Sus indicaciones eran perfectas y pronto estuve andando sobre agua helada que sólo el día anterior había sido nieve en el Himalaya.
Onun verdiği talimatlar mükemmeldi ve kendimi sadece bir gün önce Himalayalar'dan gelen karla buz gibi olan soğuk sulara ulaşmış buldum.
Venimos del desierto, a través del Himalaya, desde Persia y Afganistan. Y adénde ibamos, creébamos fuentes y jardines y...
Himalayaları geçip İran ve Afganistan'dan gelmişiz ve gittiğimiz her yere havuzlar, bahçeler ve...
¢ Conoce el Himalaya, Sr. Fielding?
- Himalayaları gördünüz mü, Bay Fielding?
Que es la principal meditación de los yogis del Himalaya.
Çevrenin, psikolojinin ve, diğer her şeyin tamamen dönüşümü. - Ufuk çizgisi yok? - Ufuk çizgisi yok.
Créanme, gracias a Fright Night, he estado en todos lados, desde el Himalaya hasta Haití.
Doğru söylüyorum. Biliyorum. Korku Gecesi sayesinde her yere gittim.
Podríamos compartir un sitio lindo en el Himalaya.
Doğru patron Himalaya'larda küçük bir yeri paylaşabilirdik.
- Odio el Himalaya.
- Himalaya'lardan nefret ederim.
Caminaron muchos días hasta llegar a los puntos más distantes del Himalaya, la bóveda del mundo.
Günlerce yürüdüler, ta ki Himalayaların en ücra köşesine dünyanın çatısına varana kadar.
Después de un largo paseo en el río Kabul, en el Himalaya.
... Himalayalar'da Kabul Nehri boyunca uzanan tarihi bir yol.
Creo que no estoy para cabalgar en el Himalaya, pero gracias.
Sanırım biniciliğim Himalayalar için biraz paslanmış, yine de teşekkürler.
Mejor conocido como miná del Himalaya Oriundo del sureste asiático, de Indonesia.
Tepe sığırcığı olarak biliniyor. Kökeni Güneydoğu Asya, Endonezya.
Sólo se encuentran en Himalaya.
Sadece Himalayalar'da bulunur.
Sierra Montañosa del Himalaya Tibet, NEPAL
Himalayalar Tibet, NEPAL
Te lleva a los Himalayas.
Himalaya'lara uçarsın.
Un mapa del Himalaya.
Bir Himalayalar haritası.
Procede de conejos criados especialmente en el Himalaya.
Eh, Himalayalarda, özel olarak yetişen tavşanlardan yapıyorlar.
Manda cyborgs al Himalaya si es necesario.
İhtiyacın olursa robotları Himalayalar'a gönderirsin.
Está al pie de los Himalayas, a orillas del Ganges en las llanuras de Kurekchetra, entre Delhi y los Himalayas.
Himalayaların eteğinde bu davranış doğal kabul ediliyor. Ganj Nehri'nin Himalaya'lardan geçtiği... Delhi ve Himalayalar arasında, Kurekchetra düzlükleri içinde bir yer.
Tome el Himalaya en la India.
Himalayalar'ı ele alalım.
Y éste, el bálsamo del Himalaya ( Impatiens Glandulifera ).
Bu da Himalaya balsamı.
¿ Aún no se te ocurrió alguna estúpida historia para los zapatos del Himalaya?
Himalayalar yürüyüş ayakkabıları için dandik bir hikaye buldun mu?
Ya tengo suficiente intentando pensar alguna basura para poner sobre esas zapatillas para escalar el Himalaya.
Himalaya yürüyüş ayakkabısı için bazı saçmalıklar bulmak zorundayım.
Gracias a Dios me saqué mis tacos y me puse mis ¡ zapatos de Himalaya!
Tanrıya şükür, yüksek topuklu ayakkabılarımı çıkarıp Himalaya yürüyüş ayakkabılarımı giydim.
- Tienes el nuevo catálogo.
- Yeni kataloğu almışsın. Himalaya yürüyüş ayakkabısı yazısı çok güzeldi. - Evet.
-... sobre el zapato del Himalaya. - Demasiado bueno.
- Peterman çok memnun oldu...
Ruso azul, himalayo, mau egipcio, de bengalí birmano, persa, japonés...
Rus, Himalaya, Mısır, Bengal, Bali kedisi Birman, İran kedisi, Japon kedisi...
Le llamábamos Joe Himalaya.
Ona Himalaya Joe derdik.
Joe Himalaya.
Himalaya Joe.
¡ Es el Himalaya!
- Himalayalar.
Llegando a la India, enfilaremos al Himalaya y al 9no. Pico más alto del mundo, el Nanga Parbat.
Hindistan'a varınca, Himalayalar'a ve Dünya'nın en yüksek... dokuzuncu zirvesi olan Nanga Parbat'a doğru yola çıkacağız.
Tenemos el Himalaya enfrente.
Himalayalar tam önümüzde.
Cuando sea más grande le diré que su verdadero papá se perdió en el Himalaya.
Yeterince büyüdüğünde... ona gerçek babasının Himalayalar'da kaybolduğunu söyleyeceğim.
Pronto le dirá que desaparecí en el Himalaya.
Çok yakında annesi ona Himalayalar'da kaybolduğumu söyleyecek.
El Everest forma parte de la cadena montañosa más alta del mundo. El Himalaya se extiende sobre más de 2400 Km a través de Asia.
Everest Dağı, Asya'nın doğu batı doğrultusunda 2400 km uzanan dünyanın en yüksek sıra dağları Himalaya'nın bir bölümüdür.
Bosie nunca me dijo que fuera usted un botánico, Sr. Taylor... que vaga por la tierra, escalando los más altos picos del Himalaya... internándose en los más oscuros bosques... de Borneo, para volver triunfante... a este delicioso invernadero a la sombra de la Abadía de Westminster... para exhibir sus especímenes.
Bosie botanist olduğunuzdan hiç bahsetmemişti, Mr Taylor. Bu yaptığınız, Himalayaların.. en yüksek tepelerine çıkıp..