Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Honor
Honor Çeviri Türkçe
19,025 parallel translation
Es un honor para mí el estar aquí esta noche.
Bu gece burada olmam benim için bir onur.
En su honor, gano... salimos
Şerefinin üzerine yemin et. Kazanırsam gidiyoruz.
En mi honor.
Şerefimin üstüne yemin olsun.
Sin honor. Sin respeto.
Onurunuz yok, saygınız yok.
Jake Peralta... ¿ harías el honor de ser mi padrino?
Jake Peralta, sağdıcım olma onurunu bahşeder misin?
- Pero sería un honor.
- Ama, onur duyarım.
¿ Dama de honor?
Nedime mi?
Sería un honor.
Büyük onur duyarım.
Genial, pero yo diría más bien : Como dama de honor... porque también se lo estoy pidiendo a Amy y a Gina.
Harika ama nedime dedim, baş nedime değil çünkü Amy ve Gina da olacaklar.
Señor, sería un honor tomar esta difícil tarea.
Bu zorlu görevi üstlenmekten onur duyarım efendim.
Tu honor es nuestro.
Senin onurun bizim onurumuzdur.
Palabra de honor.
Şeref sözü.
Visto así, es un honor y un deber.
Böyle bakılırsa bu bir şeref ve vazifedir.
Le agradezco el honor.
Bu şerefi bana verdiğiniz için teşekkür ederim.
Es justo decir que ha sido un honor.
Şu kadarını söyleyeyim ki, benim için bir onurdu.
No, fue un honor para mí trabajar contigo también.
Hayır, hayır. Seninle çalışmak da şerefti.
Qué honor. No cualquiera arriesgaría su vida de esa manera. Solo los héroes.
Şeref duydum, herkes hayatını öylece riske atamaz yalnız kahramanlar atar.
¿ Me estás exigiendo realmente que sacrifique mi honor y mis sentimientos por el bien del dinero?
Gerçekten şerefimi ve hislerimi para için feda etmemi mi istiyorsunuz?
Es un honor, su Excelencia.
- Şeref duydum ekselansları.
Agradezco a Su Majestad este gran honor.
Bu büyük şeref için majestelerine teşekkürlerimi arz ederim.
Se considera un gran honor, monsieur, que el Emperador le haya tirado de una oreja.
İmparatorun kulağını çekmesi büyük şeref sayılır mösyö.
Será al mismo tiempo un placer y un honor escoltarla fuera de aquí, y le prometo que nadie osará causarle inconveniente alguno.
Buradan uzaklaşırken size eşlik etmek hem zevk hem şereftir ve size söz veriyorum kimse sizi rahatsız etmeye cüret edemeyecek.
Le agradezco el honor, pero solicito autorización para que se me permita luchar en primera línea con mi regimiento.
Bu şeref için teşekkür ederim ama birliğimin ön saflarında savaşmak için izninizi talep ediyorum.
Hace tan solo un mes, tuve el honor de salvar la vida de un Húsar polaco.
Birkaç ay önce bir Polonya Süvarisi'nin hayatını kurtarma şerefine nail oldum.
Me aseguraré de que haya una plaquita con vuestros nombres en el balancín en honor a vuestra generosa contribución.
Bu cömert katkı onuruna, Tahterevallide isimlerinizin yazdığı ufak bir plaka olacağından emin olacağım.
Acabó con criminales internacionales y cárteles de drogas, y es un honor para mí, nombrarlo doctor honoris causa en reconocimiento a su labor por los derechos humanos.
Tiranlarla, suçlularla, eşkıya devletlerle, uyuşturucu baronlarıyla savaş halindedir. İnsan hakları alanında yaptığı çalışmalardan ötürü, üniversitemiz adına kendisine fahri doktor unvanını vermekten büyük onur duyuyorum.
Es un honor.
Bu, çok büyük bir onur.
Es un honor. Para un héroe de guerra, creo que podemos romper las reglas un poquito.
Bir savaş kahramanı için bence kuralları biraz esnetebiliriz.
Es un gran honor estar aquí.
- Burada olmak büyük bir onur.
Soy un hombre de honor.
Dürüst bir adamımdır.
Digamos que será un poco arriesgado... para un noble darse un paseo por la calle Saint-Honor esta noche.
Bu gece bir asilzade için Saint-Honoré Yolu boyunca gezinmek riskli olacak diyelim.
Más bien, el honor del dinero francés.
Fransız onuru yalnızca paradır.
Será un honor.
Onur duyarım.
Son los más fieros en cuanto... a cuestión de honor se refiere.
Onurlarının mevzubahis olduğu durumlarda daha da ateşli olurlar.
Será un honor... asistir a Su Majestad en esta tarea.
Majestelerine bu görevde yardım etmek bir şeref olacak. Pekâlâ.
Lallybroch por el honor de tu esposa.
Karının şerefine karşılık Lallybroch.
Perdonad si me adelanto a la fiesta... que había planeado en honor a vuestra llegada.
Gelişinizin şerefine planladığım küçük dansı es geçersem kusuruma bakmayın artık.
Puede que seas indiferente a tu propio bienestar, pero tal vez no lo seas tanto al honor de esta dama inglesa.
Kendi refahına kayıtsız kalsan da bu İngiliz hanımın şerefine biraz ilgi gösterebilirsin.
Preferiría no debérsela, pero ya que me ha dado ese regalo, debo considerarlo como una deuda de honor.
Bunu pek tercih etmiyorum ama madem beni buna zorladın. O zaman bunu bir şeref borcu saymalıyım.
Haz el honor.
Bu iş için seçildin.
Es un honor conocerlo. - Su alteza real.
- Sizinle tanışmak onurdur Ekselansları.
No creo que el sistema de honor irlandés sea algo real, viejo. Es algo real.
İrlanda onur sistemi diye bir şeyin olduğunu zannetmiyorum dostum.
Resulta que el sistema de honor irlandés, en realidad no existe.
Meğerse İrlanda onur sistemi diye bir şey yokmuş.
Olvídate de mí, de Teach, de la lealtad, de las uniones, del honor, de las deudas.
Beni unut, Teach'i, sadakatini sözlerini, onurunu, borçlarını, hepsini unut.
Esta es una cuestión de honor que se resolverá aquí y ahora.
Bu bir onur hesabı, şimdi burada temelli olarak görülecek.
Al menos estos tipos tuvieron el honor de que les rompiera el corazón Flidian Garoo, un nombre falso que uso.
En azından bunlar Flidian tarafından kalplerinin kırılması onurunu yaşadı. - Sahte ismim.
Es un honor ser invitada en el día de su onomástica, muchas felicitaciones.
Doğum gününüzü kutlarım.
Sistema de honor irlandés.
Beni dinleyin millet.
Porque no tienes honor, maldita zorra.
Çünkü sende onur yok kahpe.
¡ No tienes honor!
Onurun yok!
- ¿ En el cuadro de honor?
- Onur listesinde.