Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Irá
Irá Çeviri Türkçe
21,935 parallel translation
Madre, si no lo hace, irá a prisión. ¿ Bueno?
Anne, yapmazsan, hapse gireceksin. Tamam mı?
Esta vez irá a la cárcel... por el tiempo que pueda mantenerla.
Bu sefer onu orada tutabileceğim süre boyunca hapse girecek.
Te irá genial.
Harika iş çıkaracaksın.
¿ No irá a ver cómo está?
Gidip bir kontrol edecek misin?
Pero ahora se irá.
Ama hemen gidiyor.
Wim irá a recogerlo.
Wim gidip arabayı alacak.
Y también estamos celebrando que Brandon irá a Nueva York para audicionar para Juilliard.
Ve ayrıca Brandon'un New York'ta Juilliard'a seçmeler için başvuracağını kutluyoruz.
No, no irá.
Hayır, gelmeyin.
Te irá bien.
İyi olacaksın.
Él irá atrás de quien lo tenga.
Kitabın sahibinin peşinden gelecek.
Si esa grabación sale a la luz, la excluiré, ya que es completamente ilegal, pero... una vez que sea puesta en plena corte, Tommy irá eventualmente a la cárcel por matar a Ruiz.
Eğer kayıt ortaya çıkarsa kaydı önlerim tamamen yasadışı bir kayıtsa ve bir kere mahkemede dinlenirse Tommy öyle ya da böyle Ruiz'i öldürme suçundan içeri girecek.
Y estoy seguro de que irá al cielo.
Cennete gideceğinden eminim.
Así que eso no irá a mi autobiografía.
Otobiyografimde bu olmayacak.
Todo irá bien.
Her şey yoluna girecek.
Y finalmente a Tommy Egan. Ghost irá a la cárcel.
Ve sonunda, Tommy Egan yani Ghost, hapishaneye gidiyor.
Nancy irá a Filadelfia, y yo a las líneas de la Unión.
Nancy Philadelphia'ya giderken ben de Birlik saflarına gideceğim.
Ella se irá al bosque de donde vino, y vamos a terminar recogiendo algodón del Mississippi.
Geldiği ormana kaçar biz de kendimizi Mississippi pamuğu için yandan çarklı vapura binmiş hâlde buluruz.
Todo irá bien.
Her şey güzel olacak.
El perdedor irá.
Kaybeden çıkar.
Mi madre se irá al infierno.
Annem cehennme gidecek.
Y cuando lo haga, todos ustedes sentirán mi ira.
Seni bulduğumda da hepiniz, öfkemin tadına bakacaksınız.
No irá a ninguna parte, y tampoco ninguno de ustedes.
O hiçbir yere gitmiyor siz de öyle.
Evan... un esfuerzo más... y se irá a su casa con su familia.
Evan sadece bir büyük gayret daha sonra evine, ailene gidersin.
Si no nos vamos en diez minutos, mi chico se irá. ¿ Entiendes?
Eğer 10 dakika içinde buradan çıkmazsak, adamım oradan çıkacak. Anladın mı?
Si Thomas deja el cordón, el virus se irá con él.
Eğer Thomas Kordon'u terk ederse, virüs de onunla birlikte gider.
Si sacan a Thomas del Cordón, ¡ el virus se irá con él!
Eğer Thomas Kordon'u terk ederse, virüs de onunla birlikte gider.
Si Thomas deja el cordón, el virus se irá con él!
Eğer Thomas kordondan çıkarsa, virüs de onunla birlikte çıkar.
A nosotros tres nos irá bien por nuestra cuenta.
Biz üçümüz kendi başımızın çaresine bakarız.
Te irá bien.
Sen idare edersin.
No irá a ningún lado.
Burada kalacak.
Un solo olfato a una falda y se irá.
Eteğin kokusunu aldığı an aklı gitti.
El niño se irá pronto y cuando sea libre para estar contigo todo el tiempo, podemos leer juntos.
Çocuk yakında gitmiş olur seninle olmak için özgür olduğumda, beraber okuyabiliriz.
Ella irá a Sídney para una pelea.
- Müsabaka için Sidney'e gidecekmiş.
Este dolor es muy oscuro, nunca se irá.
Bu acı o kadar kara ki asla gitmeyecek.
Cuando yo diga ante las cámaras que Conway y Brockhart tienen razón y que tú manejaste mal la situación con la OCI, ¿ cómo crees que le irá a Dunbar?
Kameraların önüne geçtiğim anda Conway ve Brockhart'ın haklı olduğunu ve İHO meselesini yüzüne gözüne bulaştırdığını söylesem sence Dunbar'ın durumu ne olur?
Porque él irá contra el Herald, no contra mí.
Çünkü o yumrukları Herald'a atacaklar, bana değil.
La ira escondida debajo del inexplicable aroma a tragedia que usas como un perfume.
Şu tarif edilemez trajedi havasının altındaki parfüm gibi üstüne sıktığın sinir.
Irá.
Orada olacak.
Un hombre tan imprudente no sólo sería incapaz de vender un riñón obtenido de un modo tan precipitado, además se enfrentaría a mi ira.
Öyle bir adam acele çaldığı böbreği satamamakla kalmaz, gazabımla da yüzleşir.
A esta altura, mis hermanos, habrá mucha ira en Kattegat.
Şimdi kardeşlerim, Kattegat'ta büyük bir öfke olacak.
Ha estado solo con su ira.
Tüm bu öfkesiyle baş başa kalmış.
Nada nos salvaría de la ira de España.
Bizi İspanya'nın gazabından hiçbir şey kurtaramaz.
Es obvio que tiene problemas de ira.
O elemanın öfke kontol sorunu var.
La ira borboteaba, llegando a su cabeza.
Bunu dene. Öfke tüm zihnine işlemiş.
Todo el mundo se decanta por la lujuria o la ira.
Herkes şehvet veya hiddet der.
Así que si me dejo sentir, Si dejo que todo eso el dolor y la ira, Nunca se va a parar,
Eğer hissedersem eğer bu acıyı ve nefreti dışarıya çıkarırsam bir daha asla durmaz.
Viejo, bien, he mirado "La ira de Khan" contigo como cinco veces.
Dostum, tamam, Ben senle "Wrath of Khan" izledim beş kez.
Estás intentando encontrarle sentido a cosas que no lo tienen, buscando un objetivo para tu ira.
Mantıksız şeylerden anlam çıkartıp içindeki öfke için bir hedef belirlersin.
Es de quien le haya matado y ahí es donde tienen que dirigir la ira.
Şu an öfkeni onu her kim öldürdüyse ona yoğunlaştırmalısın.
Vas a aprender como enfocar esa ira...
O öfkeye nasıl odaklanacağını öğreneceksin.
Mantuvo su ira oculta en lo profundo de sí... mientras lo instruyó la misma gente que él intentó matar.
Öldürmeye niyetli olduğu kişiler tarafından eğitildiği süre boyunca tüm öfkesini içinde gizli tutmuş.