Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Kleenex
Kleenex Çeviri Türkçe
176 parallel translation
Sólo tengo un kleenex.
Kağıt mendil var.
Vaya, me he olvidado el pañuelo, ¿ puedes prestarme el tuyo?
Seninkini ödünç verir misin? Ben de sadece kleenex var.
- Ahora llevo Kleenex. ¿ Quieres uno?
Hayır, teşekkürler. Asla kâğıt kullanmam!
SI TUVIERA UN KLEENEX PARA PRESTARLE, O UN PAÑUELO DE TELA.
KÂĞIT MENDİLİ DARMADAĞIN OLDU. KEŞKE YANIMDA KÂĞIT MENDİL OLSAYDI
Más de algún observador perplejo reclama haber visto al caprichoso magnate a las 4 de la mañana, paseándose por esta autopista... sin calcetines... y usando, en vez de zapatos, un par de cajas de Kleenex vacías.
Birden çok kişi de şaşırarak... sabahın 4'ünde, bu otobanda... çorapsız bir şekilde... ayaklarına bir çift boş ayakkabı kutusu geçirmiş... tuhaf bir iş adamı gördüklerini... iddia ediyorlar.
Y si pueden creer lo del sándwich de jamón y las cajas de Kleenex supongo que también pueden tragarse eso.
Ve eğer ayağına kutu takıp gezdiğine ve salamlı sandviç hikayesine inandıysanız... buna da inanırsınız.
¿ Me das kleenex, por favor?
Mendil alabilir miyim?
El kleenex lo habrá arruinado.
Peçete her şeyi bozacak.
Cielos, tráeme un Kleenex.
Halime bak, kağıt mendil ver.
- ¿ Tienes un kleenex?
- Kağıt mendilin var mı?
Un Kleenex empapado me hizo pensar en lo mucho que lloraria si tuviéramos que separarnos para siempre
Sümüklü bir mendil eğer ayrılmak zorunda kalsak ne çok ağlayacağımı... aklıma getiriyor.
¿ Unos estúpidos zombis con montones de Kleenex por la calle?
Birkaç salak zombi sokaklarda tuvalet kağıdına bürünüp dolaşacak.
- Era un kleenex.
- Peçeteydi.
Que si bebías más se te desgarraría el estómago como un kleenex mojado.
Böyle içmeye devam edersen zar gibi kalan midenin patlayacağını söylemişti.
Nunca me prestaste ni un Kleenex.
Sen bana hiçbir zaman bir Selpak bile ödünç vermedin.
Los maridos son como los Kleenex :
Kocalar "Selpak" gibidir.
22 años de sangre, sudor y lágrimas se han ido por el retrete como un kleenex lleno de mocos.
22 yıllık emeğim aniden tuvalet kâğıdı gibi klozete atılıp sifon çekildi.
Servilletas de papel. Kleenex a mil liras.
Kağıt peçete, kağıt mendil, 1000 liret!
Quizá el tipo se cortó afeitándose y se desangró buscando un Kleenex.
Belki adam traş olurken suratını kesti ve mendil ararken kan kaybından öldü.
Revistas, Kleenex...
Dergiler, kağıt mendil...
Para mi, ella usará kleenex.
Bana kalırsa, Kleenex ( amerikan mendili ) kullanacak.
Día lluvioso y hora de jugar. A ponerle el rabo al invitado. ¡ Ganen diez cajas de servilletas, o un macho cabrío!
Evet bugün yağmurlu bir gün ve yağmurlu bir günde oyun zamanı şimdi sevgili konuklar yazı-tura atın 10 kutu Kleenex kazanın yada bir keçi!
Por supuesto, que su madre deja pedacitos de Kleenex en cualquier lado a donde va...
Tabii, annesi gittiği her yere küçük toplar haline getirdiği mendilleri bırakıyor.
sujetapapeles, tenedores de plástico, Kleenex...
Anla, ataş, plastik çatal...
Un Kleenex.
Mendil.
¡ Creo que los kleenex deberían tener dianas pintadas!
Bence Kleenex mendillerinin üzerinde küçük hedefler olmalı.
¿ No sería una buena idea? ¡ Pequeñas dianas en medio de los kleenex!
İyi olmaz mıydı mendilin tam ortasında hedef tahtası.
- A comprar unos kleenex.
- Bir kaç Kleenex alacağım.
¿ Tienes un Kleenex?
Mendilin var mı?
¿ Quieres un kleenex?
Sana kağıt mendil verelim.
Y quítame esas cajas de Kleenex de los pies.
- Şu Kleenex kutularını da ayağımdan çıkart!
¿ Tiene un kleenex?
Mendil mi? Buyrun...
Tuvimos suerte de tener papel, ¿ eh?
İyi ki yanımızda Kleenex varmış.
Mentiroso. siete veces. Mi madre cree que estoy resfriado por tantos Kleenex tirados por toda la casa.
Annem evin her yerinde peçete bulduğu için, sene boyunca nezle dolaşıyorum sanıyor.
- Necesito un Kleenex.
Şey... - Bir mendil almalıyım.
Fui por un kleenex.
Mendil gerekti de.
Kleenex,
Mendil.
Cinco botellas de pastillas y... tres cajas de Kleenex y... una hermosa foto tuya.
Beş şişe ilaç ve 3 poşet mendil ve. senin güzel bir resmin.
- ¿ Me das un Kleenex del relleno?
- Kleenex'i ödünç alabilir miyim?
¿ Tienes un kleenex?
Selpağın var mı?
Nada de cajas de pañuelos, por favor.
Kleenex kutusu olmasın, lütfen.
¿ Alguien tiene un pañuelo?
Kleenex'i olan var mı?
Tengo una barrita de dulce un negativo, llaves, Kleenex una piedra y un soldado.
Bir şeker kesilmiş bir bilet, anahtarlık, mendil bir taş ve bir kurşun asker.
Un pañuelo es un Kleenex que no se bota. ¿ Ves?
Mendil, atmadığın bir selpaktır. Anladın mı?
No había Kleenex en el baño del hotel.
Otel banyosunda hiç kağıt mendilleri yoktu.
Aquí tienes un pañuelo.
Al sana Kleenex.
T ¬ Pa + - uelos?
Kleenex?
No tengo un kleenex, pero...
Kleenex'im var, ama...
SU NARIZ HA EXPLOTADO CON TANTA FUERZA QUE HA DESTRUIDO SU KLEENEX
ANİDEN... POW BLAM TANRIM!
Kleenex. ¿ Nada más?
Başka bir şey?
Ahí guardo los Kleenex.
- Kağıt mendilimi orada saklarım.