English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Kol

Kol Çeviri Türkçe

4,457 parallel translation
Su sede estará activa en dos semanas.
Kol 2 haftaya hazır.
¿ Hace cuánto que sabes que los Mayans se están estableciendo en Stockton?
Mayans'ın Stockton'da kol kurduğunu ne zamandır biliyordun?
Me acabo de enterar de que va a abrir una sede en Stockton, en el este.
Stockton'da bir kol kurduğunu yeni öğrendim. Doğu tarafında.
Los Mayans se establecerán en Stockton.
- Mayans Stockton'da bir kol kuruyor.
La sede abrirá en dos semanas.
Kol 2 haftaya hazır.
¿ Cuánto hace que sabes que los Mayans iban a establecerse en Stockton?
Mayans'ın Stockton'da kol kurduğunu ne zamandır biliyordun?
Acabo de enterarme de que va a abrir una sede al este de Stockton.
Stockton'da bir kol kurduğunu yeni öğrendim. Doğu tarafında.
Debería haber un grifo por algún sitio.
Burada bir yerde bir kol olmalı.
Así que... soy un pez de aletas lobuladas, esta es mi aleta delantera, ahora lo llamamos extremidad. Pero he aquí la aleta delantera de Tiktaalik.
Ben bir balığım, bu ön yüzgecim, biz ona şimdi kol diyoruz işte bu da Tiktaalik'in ön yüzgeci.
Así que este es el húmero. Todos tenemos un húmero, que es el primer hueso en el apéndice frontal.
Bu'humerus'yani bir ön kol kemiği.
Debiste haberte quitado las colleras, "JR".
Kol düğmelerini çıkarmalıydın, "J.R."
Emily, eres tan afortunada de tener a este tan cerca.
Ah, Emily, çok şanslısın kol boyu mesafede buna sahip olduğun için.
Desde afuera, se ven dos potentes brazos en espiral que definen su aspecto.
Dışardan bakıldığında ise, iki adet kudretli dönen kol göze çarpıyor.
Estoy buscando alguna palanca en el interior.
İçeriden kol arıyorum.
Disculpe, árbitro. ¿ Qué pasa con todos esos brazaletes negros?
Affedersiniz hakem, neden siyah kol bandı takmışlar?
Tampoco se encontró ningún reloj de pulsera en la escena.
- Olay yerinde kol saati de bulunmamış.
Esmalte, reloj, lentillas.
Tırnak cilası, kol saati, kontakt lensler.
- Por su reloj.
- Kol saatine dayanarak.
Seres gigantes con cuerpos musculosos que usan cosas que se parecen a los relojes de pulsera.
Kasları olan dev varlıklar, kanatları ve kol saatine benzer şeyleri var.
Emily, tienes tanta suerte de tenerle tan cerca.
Ah, Emily, çok şanslısın kol boyu mesafede buna sahip olduğun için.
Junto a él, un collar de mujer, descuidadamente echado a un lado, enredado y caído con unos gemelos de hombre.
Yanında bir kadın kolyesi, dikkatsizce bir kenara koyulmuş bir erkeğin kol düğmelerine takılıp, dolaşmış.
Vas a permanecerar dentro del alcance del personal del FBI todo el tiempo.
Sen içinde kalacak kol boyu of SORUŞTURARAK personel her zaman.
Dentro del alcance, ¿ lo recuerdas?
Kol boyu, hatırladın mı?
Y la has tenido a la distancia de un brazo desde el momento en que la viste. Se está yendo.
Ve onu gözlerine baktığından beri kol boyu mesafesinde tutuyorsun.
Oye, disculpa, árbitro. ¿ Por qué tienen esas bandas negras en los brazos?
Affedersiniz hakem, neden siyah kol bandı takmışlar?
Una fractura en espiral - en el húmero derecho.
Sağ kol kemiğinde ince çatlaklar buldum.
Por supuesto, pero basándome en las manchas de sangre, estas heridas cortantes en los carpianos posteriores, metacarpos, falanges proximales, cubito y radio son perimortem.
Kesinlikle ama kan rengine göre iç bileklerdeki, el taraklarındaki parmaklardaki, ön kol ve dirsek kemiklerindeki keskin kuvvetli hasarlar ölmeden önce meydana gelmiş.
La mitad de los brazos, la mitad del precio.
Tek kol, ücretin yarısı.
Y entonces, Barney hizo algunos groseros gestos, Ted se fue a ver a Lisa en un humor muy incierto.
Sonrasında Barney yaparken kaba saba el kol işaretleri Ted Lisa'yla buluşmaya gitmişti, kafasında türlü türlü kavak yelleri.
Lleva diez minutos ponerse el esmoquin, doce dependiendo de los gemelos.
Frak giymesi 10 dakika, kol düğmelerine göre 12 dakika tutar.
¡ Goldenfold ha aterrizado el avión y ha construido un brazo mecánico para recoger a la señora Pancakes mientras nosotros caemos al gigante pozo de lava!
Goldenfold uçağı indirmiş ve Bayan Pancakes'i havada kapıp bizi bir tank dolusu lava düşmemizi sağlayacak mekanik bir kol yaratmış!
Y hay una fractura por avulsión del olécranon del cúbito.
Kol kemiğinin dirsek çıkıntısında bir avülzyon kırığı var.
- Voy a hacerte un cabestrillo.
Kol askısı yapayım sana.
Unos centímetros a la derecha y podría haberte dado en la arteria braquial.
Bir kaç inç daha sağına gelseydi kol arterini vurabilirdi.
- El brazo está...
- Kol... - Ne?
¿ Cómo sabría la mano izquierda que la mano derecha se siente así?
Sol kolun çektiğini sağ kol nasıl anlayabilir?
Generalmente los brazos y piernas se paralizan.
Kol ve bacaklara bağlı eklemlerde veya vücudun alt bölgesinde felç gelişebilir.
- Es uno izquierdo.
- O, sol kol.
- Necesito uno derecho.
- Bana sağ kol lazım.
- La perilla roja.
- Kırmızı kol.
Y que tendría brazos y piernas.
Ve kol, bacak.
Las personas que tienen extremidades que han sido amputadas todavía sienten el dolor en esa extremidad, a pesar de no estar allí.
Kol ve bacaklarini kaybeden insanlar var Hala bu aciyi yasiyorum Yerinde olmasa bile...
Nannuf no puede poner sus brazos sin atarse a él mismo.
Nanev tek kol hareketini kendisini öne sürmeden yapamaz.
Agarre al brazo.
Kol sürükleme.
Emparejémonos. Trabajen lo que les enseñé.
Toplanın ve kol çekme üzerinde çalışın.
Lo básico.
Kol sürükleme ve çırpma.
Esta es una prótesis.
Takma kol.
Eso es lo que conseguí de esta enfermedad. Tu mente permanece tan jodidamente fuerte, mientras que los brazos y las piernas...
Bu hastalıkta beni şaşırtan şey aklın tamamen yerindeyken kol ve ayaklarını kullana- -
Papá conduce al hospital con un brazo roto y una herida en la frente.
Babam kırık bir kol ve alnında bir kesikle hastaneye doğru sürüyor.
- Me codeaste el músculo del brazo.
- Dirseğin kol kaslarıma girdi.
- Quiero que veas los brazos.
- Kol kesişini kontrol etmeliyiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]