English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Kuma

Kuma Çeviri Türkçe

598 parallel translation
" Te haré caer retorcerte bajo tus ruedas y te pisotearé sobre la arena.
" Seni geçecegim. TekerIekIerin kiriIip seni kuma gömecek.
Demuestra que estamos espabilados, que no nos escondemos como avestruces.
Uyanık olduğumuzu... ve başımızı devekuşları gibi kuma gömmediğimizi gösteriyor!
¿ Arena profunda?
Kuma mı saplanır?
Sabemos que esos alemanes son parte de un batallón mecanizado... y armado que está en el primer pozo, y necesitan agua.
Öğrendiğimize göre o Almanlar bir mekanize taburun askerleriymiş. İlk kuyuda kuma saplanmışlar ve susuzluktan kavruluyorlarmış.
- Deja de esconder la cabeza bajo tierra.
Rick, başını kuma gömmeyi bırak.
Kumasan es muy vulgar y Kumachan me suena todavía peor.
... "Kuma-san" desen, bildiğin dangalak ismi,.. ... ve "Kuma-chan" da'yavru ayı'gibi oluyor.
¡ Resiste, Kuma!
Dayan, Kuma.
Cavan una tumba en la arena y tocan los tambores hasta que muere el enfermo.
Kuma bir mezar kazmışlar ve hasta adam ölene kadar davul çalmaya devam edecekler.
Qué hacía que nos quedáramos sobre aquella arena mojada mientras ellos jugaban?
Bizi, topların uçuştuğu o sıcak kuma getiren neydi?
- Al menos su cabeza no está en la arena.
- En azından başını kuma gömmüyor.
Regreso hacia el este.No estoy habituado al desierto y a las serpientes.
Ben doğuluyum. Kuma ve yılanlara alışık değilim.
Todo el mundo diciendo que la guerra es tan horrible que no volvería a ocurrir, escondiendo las cabezas en la arena como avestruces.
Herkes savaşın ne kadar lanet bir şey olduğunu ve bir daha olmayacağını... söylüyordu ama bu, başımızı devekuşları gibi kuma gömmekten farksızdı.
El que acabe con esos romanos hasta dejarlos sin orgullo.
Onun kibrini kuma gömecek adam.
Mejor la hubiera tirado al suelo.
O suyu kuma dökseydim daha iyi olurdu.
- No aceleres que nos vas a hundir.
- Kuma iyice batacağız.
¡ Este idiota nos entierra!
Bu salak kuma gömülecek.
Creo que nos hemos atascado.
Sanırım kuma saplandık.
Te lo diré, Kuma, ¡ Ya no lo soporto!
Fazla abartıyorsun.
Él y Kuma se emborracharon y lo soltaron todo.
E onun da, arkadaşı Kuma ile kafayı çekerken çenesi düştü.
Rosalía tomaba baños de arena porque sufría de una especie de artrosis cíclica.
Rosalia mafsal iltihaplarına iyi geldiği için, kendini kuma gömer.
- Si. Tontos malos.
Gidip kendilerini kuma sapladılar.
Eran arenas movedizas.
Benim yüzümden gevşek kuma battı.
Casi me quedo atascado en la arena.
Etrafından geçmeye çalışırken nerdeyse kuma saplanıyordum.
Esto lo podría terminar en un dos por tres.
Ben bu toprağı matkabı kuma dayamış gibi delebilirim.
Pero era una mujer honesta.
Benim üzerime en azından namuslu bir kadın kuma geldi.
Ella la entierra hasta el cuello, pone miel en toda su cabeza... y deja que las hormigas la devoren.
Onu boğazına kadar kuma gömer ve kafasına bal sürer ve böylece kırmızı karıncalar kafasına üşüşür.
¿ Acaso debo esconder la cabeza bajo tierra?
- Kafamı kuma mı gömeyim?
Cuando un cuervo lo coja, la arena se lo tragará.
Karga buraya gelirse kuma gömülecek.
- ¡ Es el viento agitando la arena!
- Rüzgarın kuma sürtme sesi o.
LLega el camión colmado de tierra fresca.
İlk kuma liderlik küreğini daldırıyor.
Efectivamente se trata de la ciudad perdida de Kuma.
Odak noktasının kayıp şehir Kuma olduğunu bilmek yeter.
Kuma, según la leyenda está situada en las montañas de la luna, a cientos de kilómetros de aquí.
- Kuma. Efsanevi bir şehir, Ay Dağlarında bir yerde olmalı... yüz mil güneyde bir yerde.
Si encontraremos la ciudad perdida y demostráramos que la leyenda es cierta sería el momento más importante de mi vida.
Kayıp şehir Kuma'yı bulsak, ve efsanenin gerçek olduğunu kanıtlasak, bu hayatımın en görkemli anı olurdu.
Tú mismo dijiste que si encontramos la ciudad perdida, sería el momento más importante de tu vida.
Sen söyledin, kayıp şehir Kuma'yı bulursan, ve efsaneyi kanıtlarsan, bu hayatını taçlandıracağın bir an olacak.
Ella me dio un mapa. Un mapa con tesoros de Kuma.
Bana bir harita verdi, Kuma hazinelernin haritası...
Vienen de la ciudad de Kuma.
Onlar Kuma Şehrinden geldi..
A él le dieron la posición más baja que puede tener un ciudadano de Kuma.
Kendisine bir Kuma vatandaşı olarak.. en düşük görev verildi,
Sí, indica el camino a la ciudad de Kuma.
Evet. Kuma Şehrinin yolunu gösteriyor.
Representa el símbolo del poder, la reina de Kuma.
Kuma Kraliçesi o'nun sembolü.
He venido para llevarles a Kuma.
Sizi Kuma Şehrine götürmeye geldim.
Lo hemos conseguido, hemos encontrado la ciudad de Kuma.
Kayıp Şehir Kuma'yı bulduk.
El avestruz esconde la cabeza en la arena y a veces en la bandera.
Deve kuşu başını kuma gömer bazen de bayrağa.
Ese día uno no decide enfrentar al mundo ¡ ese día decide dejarlo!
... ve yaşamak istemediğim bir gün varsa....... kafasını kuma gömmenin daha iyi olduğunu düşünenleri gördüğüm gündür!
-... Enterraron a Georgie... en una zanja no podía respirar..
Georgie'yi kuma gömdüler.
Encontrar una playa, quizá, y escudriñarla a fondo.
Belki bir kumsal bulup kuma çizerim.
Mira, he dibujado un mapa en la arena.
Kuma bir haritasını çizdim.
A mí no me agrada ser una amante secreta.
Gizli bir kuma olmaktan hoşlanmıyorum.
Debería darle vergüenza.
Bu insanlar bakışlarıyla kayaları kuma dönüştürebilir. Utanmalısın!
- Kuma
- Kuma.
- Enterrado en la arena, majestad.
- Kuma gömülü halde, efendim.
Esto no anda, Benjy.
Kuma saplandık, Benjy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]