English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Kus

Kus Çeviri Türkçe

10,265 parallel translation
- Parece que huele a asesino de pájaros.
- Bir kuş katili kokusu alıyor musunuz?
Red Hook tiene mucha seguridad ahora.
Red Hook'ta su an kus uçurtmuyorlar.
Estudiar a los pájaros.
Kuş gözleme.
Pero estudiar a los pájaros se parece a lo que nosotros hacemos.
Ama kuş gözleme farklı. Bizim yaptığımıza benziyor.
El pájaro en las manos es como...
Eldeki kuş da şey gibi...
¿ Hay algún club de amantes de los pájaros en la zona?
Bölgede kuş severler için bir kulüp var mı?
García, ¿ hay algún centro o club de ornitología en la zona?
Garcia, bölgede doğa merkezi ya da kuş gözlem grubu var mı?
Hay un grupo de ornitólogos llamado los Flappers, con una media de edad de 89 años.
Yaşlılardan oluşan Flappers adında bir kuş gözleme grubu var, yaş ortalaması 89 falan.
Gertie Mallick es uno de los fundadores del grupo de ornitología.
Gertie Mallick, kuş grubunun kurucu üyelerinden.
Donnie Mallick, que heredó su granja y... compra suficiente pienso para pájaros como para indicarme que debería enviaros su dirección.
Adresini yollamam gerektiğini bilecek kadar çok kuş yemi alıyor.
¿ Qué te había hecho ese pájaro?
O kuş sana ne yaptı ki?
Me envió para encontrarte, pajarito.
Beni seni bulmam için yolladı, küçük kuş.
Bien hecho, pajarito.
Aferin sana, minik kuş.
Dos pájaros de un tiro muy sangrienta.
Bir taşla iki kuş.
Hay un nido de pájaro dentro, con crías.
Orada içinde yavrularla birlikte bir kuş yuvası var.
Bien, mira.
Yönlendiricide kuş yuvası var.
Los actores son homúnculos inútiles con la cabeza hueca, pero aquel adecuado, en el papel adecuado, puede cambiar el mundo.
Aktörler değersiz, kuş beyinli homunkulüslerdir ama doğru rolde, doğru oyuncu olduğunda dünyayı değiştirebilir.
Hay que irse, pajarito, así es la vida.
- Gitme zamanı, küçük kuş. Bu işler böyle.
Gracias a ti, ese pájaro tiene toda su vida de pájaro por delante, para volar, conocer chicas pájaro, incluso formar una familia pájaro.
Sayende, o kuşun önünde koca bir kuş hayatı var. Uçup, dişi kuşlar bulup, bir kuş ailesi kurabilecek.
No hay lugar más seguro que este basurero en el desierto en medio de la nada, Octavio.
- Dünyada bu kuş uçmaz kervan geçmez çöl mezbeleliğinden daha güvenli bir yer bulamazsın Octavio.
Acabo... acabo de pensar en una forma estupenda de matar dos pájaros con la misma piedra pero necesito que me digas dónde está Strauss.
Az önce aklıma bir taşla iki kuş vurmanın müthiş bir yolu geldi ama Strauss'un nerede olduğunu bana söylemen gerek.
Dos pájaros, una piedra.
Bir taşla iki kuş.
Y ya sabes lo que dicen, el pájaro madrugador consigue cocinar al pájaro.
Ne derler bilirsin, erken kalkan kuş erkenden yemek yapar.
Solo estoy haciendo una casa para pájaros.
Kuş yuvası yapıyorum da.
Con la casa para pájaros, voy a dársela a mi nieta de regalo de cumpleaños, lo que significa que tengo que terminarla antes de que cierre la tienda de papel de regalo lo que significa que tengo que acabar ya con esto.
Kuş yuvasını yani, doğum günü hediyesi olarak torunuma vereceğim de toparlamak için Pat'in Hobi Dükkanı kapanmadan paket almam lazım o yüzden de şu davayı toparlamamız gerekecek.
No lo sé. Un pajarito me dijo que puede ser algo más.
Bilmiyorum bana bir kuş Bu işin düşündüğünden daha derin bir mesele olduğunu söyledi.
Desayuno de campeones.
Bir kuş sütü eksik.
Va a encargarse del tema de los pájaros en el campo.
Sahadaki kuş sorununu çözecek kişi.
Va a encargarse del tema de los pájaros en el campo.
Helen sahadaki kuş sorununu halledecek kişi.
¿ Y ese pájaro muerto?
Ölü kuş ne için?
A la familia Finney le gustaría hacer una donación al Proyecto Aviario de California.
Finney ailesi, Kaliforniya Kuş Evi Projesi için bağış yapmak istiyor.
El Agelaius tricolor es un pájaro con patrones migratorios muy específicos.
Agelaius Tricolor, belirli göç yolları olan çok özel bir kuş türü.
Se va a encargar del tema de los pájaros en el campo.
Kendisi sahadaki kuş sorununu çözecek kişi.
Así que, hay un aviario allí, justo en el centro...
Kasaba merkezinin kuzeyinde kuş ambarı var...
"Cuando un ave deja la parvada, toda ella se queda preocupada."
"Bir kuş ayrılırsa sürüsünden, Diğerleri yüreğinde duyar bunu derinden."
Tendría que ser un ave bastante grande.
Öyleyse oldukça büyük bir kuş olmalı.
Parte gato, parte ave, según dicen.
Yarı kedi, yarı kuş olduğu söylenir.
Las jaulas de aves son un lindo toque.
Kuş kafeslerin gerçekten çok hoşmuş, Düşes.
La última vez que te vi tu madre te traía aquí como un pájaro herido.
Geçen defa seni gördüğümde annenin kollarında kanadı kırık bir kuş gibiydin.
Dijo que estaba observando aves.
Kuş gözlemlediğini söyledi.
Va a hacer que parezca un pájaro grande.
Beni minik kuş gibi gösterecek.
De la manera que estos excéntricos hablan ahora, pensarías que todo el mundo tiene que cuidar de todos los demás, y todos mezclados, como abejas en una colmena.
Bu kuş beyinliler bugünlerde öyle bir konuşuyorlar ki sanırsın herkes diğer herkesle ilgilenmek zorunda aynı kovandaki arılar gibi iç içe geçmişiz.
A veces los cantos de los pájaros, son silenciados por la guerra.
Bir kuş şakıdığı zaman bazen savaş bile sessizleşir.
Escucha, Harry, trae este libro de vuelta. antes que el editor de Molly lo lea, Voy a masticar una costilla y alimentarte como un pajarito.
Beni dinle Harry, bu kitabı, Molly'nin yayıncısı okumadan geri alırsan, eti önce ağzımda çiğneyip sonra da seni yavru bir kuş gibi beslerim.
Si dejamos que Royalle mate a Wolfe eliminamos dos amenazas de una.
Eğer Royalle'nin Wolfe'u öldürmesine izin verirsek bir taşla iki kuş vurmuş oluruz.
Johnny puede matar veinte pájaros de un tiro.
Johnny bir taşla 20 kuş vurabilir.
Me pregunto si esa ave habrá visto el mar.
Şu kuş sence okyanusu görmüş müdür?
¡ Schwing!
Kuş ötüyor!
Esa puta me atacó en mi territorio delante de mi gente.
O kuş kafalı benim bölgemde, halkımın önünde bana saldırdı.
Aquí el señor manos caca de pájaro del tejado.
Bay kuş boku elli buraya.
¡ Un pájaro!
Kuş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]