L Çeviri Türkçe
963,810 parallel translation
Vaya, ¿ cómo lo sabías?
Wow, bunu nasıl bildin?
¿ Cómo lo sabes si nunca has hecho otra cosa?
Başka birşey hiç yapmadıysan, bunu yapmayı istediğini nasıl bilirsin?
¿ Cómo estás llamados desde un área con código 000?
000 alan kodundan nasıl arıyorsun?
¿ Cómo planea Shepherd acabar con el edificio más seguro del planeta?
Shepherd gezegenin en güvenli binasına nasıl ulaşmayı planlıyor?
¿ Cómo planea Shepherd atacar la Casa Blanca?
Shepherd Beyaz Saray'a nasıl saldırmayı planlıyor?
Su líder fue asesinado la pasada semana durante un trato que salió mal.
228 00 : 10 : 17,439 - - 00 : 10 : 18,977 Sandstorm hakkındaki bütün bu bilgiyi FBI'ın nasıl paylaştığına benzer gibi mi demek istedin? Geçen hafta, liderleri kötü bir anlaşma yüzünden öldürüldü.
¿ Cómo quieres hacer esto?
Bunu nasıl oynamak istiyorsun?
¿ Jane se va?
Jane ayrılıyor mu?
¿ Cómo?
Nasıl?
¿ Cómo vamos a encontrar las armas nucleares de Shepherd?
Shepherd'ın nükleer silahlarını nasıl bulacağız? Ne zamandan beri CIA ile çalışıyoruz?
- ¿ Cómo te sientes?
- Nasıl hissediyorsun?
Tengo dos policías a nuestras seis.
Bizim altılıdan 2 polis var.
¿ Golpear, cómo?
Nasıl vurulmak?
¿ Cómo te sientes?
Kendini nasıl hissediyorsun?
Acabasteis con Shepherd, entonces ¿ cómo es que Roman sigue ahí afuera?
Siz çocuklar Shepherd'ı aldınız, peki Roman hala nasıl dışarıda?
¿ Cómo va a sentirse cómodo con ella si no dejas que la conozca?
Nasıl rahat edeceğini bilir Onu tanımasına izin vermezsen?
¿ Qué tal este sitio para un pícnic?
Burası bir piknik için nasıl?
Separación de poderes.
♪ Dun-da-dun, da-dun, dun-na ♪ Güçler ayrılığı.
todos los hombres son creados iguales y nacidos con derechos innegables e inviolables.
Tüm erkekler eşit yaratılır Ve vazgeçilmez bazı haklara sahip!
¿ Cómo puedes estar celosa de que me salga antes la barriga?
Bebeğimle ilk karşılaşmamın kıskandığını nasıl bilebilirim?
- Sigue provocándome.
- Kes şunu! - Bana bir dolandırıcılık kazandırın.
¡ Soy parte de ese compromiso, Erica!
Bu bağlılığın bir parçasıyım, Erica!
Claro. ¿ Pero como voy a decirselo?
Tabii ki. Ama ona nasıl söyleyeceğim?
Dios, espero que recuerde cómo hacerlo.
Tanrım, umarım bunu nasıl yapacağımı hatırlıyorum.
¿ Cómo vas con este sentimiento, Carol?
Bu his nasıl, Carol?
Como en El Club de los Cinco con el conserje que era los ojos y oídos del instituto.
Bilirsiniz, The Breakfast Club'da olduğu gibi O kapıcı okulun gözleri ve kulakları nasıl.
Lo más probable es que no las necesitemos.
Büyük olasılıkla buna ihtiyacımız bile yok.
Dice : ¡ No puedo esperar para conocerte... dentro de cien de años!
"Sizinle tanışmak için sabırsızlanıyorum..." diyor. Ah... "Yüz lanet yıl sonra!"
¿ Cómo puedo dejar de fijarme cuando lo único que oigo es a Erica tocando la marcha de la muerte en el didgeridoo?
Duyabildiğim her şeyi yapmayı nasıl durdurabilirim? Erica ölüm kapısında adım attı mı?
Sé como es un culo de bebé, Todd.
Bebeğin kıçını nasıl hissettiğini biliyorum Todd.
¿ A que esto es más divertido que quedarse en casa con todos esos gritos y quejidos?
Şimdi, evde takılıp oynamaktan daha eğlenceli değil mi Bütün bunlar bağırıyor ve çığlık atıyor?
¿ Cómo hacemos eso, Gail?
Bunu nasıl yapacağız Gail?
Feliz Aniversario, Lois.
Mutlu yıl dönümleri Lois.
Damas y Caballeros el Vuelo 427 a Philadelphia ha sido cancelado.
Bayanlar ve baylar. 427 sayılı Philadelphia uçuşumuz iptal olmuştur.
Atrapada en México.
Meksika da takılıp kaldı.
¿ Cómo puedo llevarlos cuando nunca estuve aquí?
Buraya hiç gelmemişken onları nasıl götürebilirim ki?
¿ Cómo vas a cuidar de dos bebes?
Bu bebeklerle nasıl idare edeceksin?
¿ Y cómo?
Niçin ve nasıl?
¡ Por que... y... como!
Niçin ve nasıl?
Mira lo cansado que esta de solo hacer ese giro.
O dönüşü yaparken nasıl da nefessiz kaldığına bak.
Este lugar se ve bien rudo.
Çok sıkıntılı bir yer gibi duruyor burası.
¿ Cómo conseguirás que El Chapo ayude?
El Chapo'nun yardım etmesini nasıl sağlayacaksın.
Lo sé, pero, wow ¿ viste como Chris se encargó de esos niños?
Biliyorum ama vay canına, Chris'in o çocuklara nasıl göz kulak olduğunu gördün mü?
¿ Cómo nos encontraste?
Bizi nasıl buldun?
¿ Cómo descubrirías el nombre de la actriz real que hace de la chica de ATT?
ATT'nin reklamında oynayan kadının esas adresini bulmayı nasıl başardın.
¿ Cómo sabes que mis brazos son gordos?
Kollarımın şişko olduğunu nasıl bildin?
¿ Cómo conseguiste este número?
Bu numarayı nasıl buldun?
Como cuando fui mentor de Kid Rock.
Tıpkı Kid Rock'a akıl hocalığı yaptığımdaki gibi.
- Sí.
- Nasıl çalıştığını biliyor musun?
Jasper,
Hey, Jasper, Melissa'yı nasıl söylediğimi hatırlıyor musun
Como se va a sentir si le digo que no lo hará.
Nasıl hissedecek