Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Lamba
Lamba Çeviri Türkçe
1,228 parallel translation
No deje que la lámpara eche humo, ¿ de acuerdo?
Lamba dumanına izin vermeyeceksiniz değil mi?
Veamos. Haremos chocolate caliente veremos la Teletienda y te compraré un aparato para que des palmas.
Üzülme sıcak çıkolata alır evden alışveriş kanalını izleriz. ve ben sana el çırpmasıyla açılıp kapanan lamba alırım.
iQuieres que coja una lámpara si me sobra una mano?
Anne boş kalan elimle sana da bir lamba falan kapmamı ister misin?
No es una lámpara común.
Sıradan bir lamba değil bu.
Un joven que, al igual que esta lámpara, era más que lo que parecía.
Tıpkı bu lamba gibi, göründüğünün fazlası olan genç bir adamın.
El resto del tesoro es tuyo, pero la lámpara es mía.
Hazinenin geri kalanı senindir, ama lamba benim.
Me meto a bañar y alguien frota la lámpara. ¿ Hola?
Ne zaman banyoya girsem, lamba ovulur.
Tiene la lámpara, Iago.
- Lamba onda, lago.
Con teléfono, lámpara, máquina contestadora... lápices, ninguna cajita negra.
Telefon, lamba, telesekreter. Bir kalem kutusu ama siyah kutu yok.
Muchachos, la cajita negra está sobre el escritorio... entre los lápices y la lámpara.
Çocuklar, Janek'in siyah kutusu masasında duruyor. Kalem kutusuyla lamba arasında.
- Hay luz?
- O lamba düğmesi mi?
¿ Cómo va esa maldita luz?
O kahrolası lamba ne âlemde?
Necesito una lámpara, un soldador y una palanca. ¡ Rápido!
Bir asetilen lamba, kaynak makinesi ve levye istiyorum.
Cuando la prendieron aparecieron millones de polillas...
İlk lamba yakıldığında milyarlarca güve :
¿ Hey, cual es el tema? ¡ Es una puta lamparita, cálmense!
- Hey bu şey de ne ; bu bir lamba, sakin ol!
Esta luz se cayó y casi golpéa a mi amiga en la cabeza.
Bu lamba aşağıya düştü ve neredeyse arkadaşımın kafasına çarpıyordu.
De noche lo tenía abrigado bajo una lámpara.
Geceleri, bir lamba altında güzel ve rahat tutum.
- Unos... Lo entendería si fuera farmacéutico.
- Birisi içeriye eski bir lamba almaya geliyor ve adamları tüm dertlerinden kurtarıyorum.
Tal vez deban regalarles las lámparas, también.
Doğru diyorsun. Hatta birkaç tane de lamba filen verirler.
Éste es uno de nuestros interruptores de luz.
Bu, birçok lamba anahtarımızdan biri.
- Sabe encender y apagar la luz.
Lamba anahtarının nasıl çalıştığını biliyordur.
Esa lámpara vuelve a humear.
Lamba yine tütüyor.
Cuídala bien. Para un minero su lámpara es como el sol.
Lamba, madencinin güneşi demektir.
- ¡ Uy la lámpara! - ¿ Qué? - ¡ Se mueve!
Lamba sallanıyor!
Todo fue cuidadosamente elegido, lámpara de Corbu, silla de Eames...
Her şey özenle seçilmiştir. Bu lamba Corbu. İskemleyi Eames'den aldım.
¿ Dónde está la lámpara?
Lamba nerede?
¡ Aladdin!
Lamba.
$ 5 la hora en una fábrica de lámparas.
Saati 5 dolara lamba yap.
No puedes recordarlo, para dibujar estas modernas farolas y mierdas.
Bu şeyleri hatırlamazsın, modern lamba direklerini ve benzeri zırvalıkları çizmek aklına gelmez.
Pensé que encendería una lámpara cada noche. Sabía que ya no podía ver de noche
Güneş battıktan sonra lamba yakıyor olsa da geceleri göremediğini biliyordum.
- Me quedaré ciega sin otra lámpara.
- Bir lamba daha olmazsa kör olacağım.
Lámpara, correo, rápido, real, victoria.
Lamba, posta, çabuk, krala ait, zafer.
La guerra trajo escasez de petroleo y aceite para Ias Iamparas.
Savaş yüzünden yakıt ve lamba yağı kısıtlıydı.
Perversamente, y con completa premeditación... con un auto... un atizador de fuego... unas tijeras... un aire acondicionado que tumbó... las llamas letales de una lata de aerosol... y sí... hasta una pierna de cordero.
Kötülükle ve tamamen kasıtlı, araba ile ezerek... şömine maşasıyla... makasla... havalandırma dış ünitesiyle... ve bir deodorantın öldürücü alevleriyle... ve, evet... hatta lamba ayağıyla.
Esta lámpara siempre está encendida, así que la cocaína se precipita.
Her biri % 0.04 oranında kokain içeriyor. Lamba her zaman yanıyor, dolayısıyla her zaman sıcak.
Leverton, la lampara.
Leverton, lamba.
Quebré dos lámparas y perdí tu correo.
İki lamba kırdım ve tüm mektuplarını kaybettim.
Atrás no hay luz.
Arka taraftaki lamba yanmıyor.
La lámpara que compramos en Nueva York es tuya.
New York'dan aldığımız lamba senin.
Tenía miedo y yo entré en tu casa e intenté encender una lámpara pero recibí una descarga y pensé que me había alcanzado un rayo.
Korkmuştum, sonra evinize gelip, lamba açmaya çalıştım, ama elektrik çarptı ve beni yıldırım çarptı sandım.
Su licencia.
- Arka lamba... Oh!
Una luz apagada.
Arka lamba mı bozulmuş?
A esconder la lámpara.
- Hangisi? - Lamba saklamaca.
Porque hacer un hogar feliz no es usar un interruptor para la luz.
Çünkü bir evi mutlu edebilmek lamba açıp kapamak kadar kolay değil.
Duh, un interruptor?
Lamba açmak mı?
¡ La lámpara!
Gak, lamba.
- La lámpara.
Lamba.
Está haciendo algo.
Bir de manyetik lamba.
Sí.
Lamba bozulmuştu, açık kablolar vardı.
Una lámpara.
Bir lamba!
Qué linda lámpara.
Güzel lamba.