Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Lamía
Lamía Çeviri Türkçe
47 parallel translation
Él me daba besos. - Le lamía.
Beni öper dururdu.
- Sí, me lamía.
- Seni yalamıştır o.
Ahora, ella me lamía el sexo mientras yo ayudaba a Paul a tirársela por detrás.
Kız benim vajinamı yalıyordu, ben de Paul'e onu becermesinde yardım ediyordum.
Para ser honesto conmigo mismo, Mick Sé que me lamía las botas.
Dürüst olmam gerekirse Mick, kendimi biraz fazla kaptırdım.
Primero la lamía de la cara de un hombre muerto.
Ölü bir adamın yüzünden kanı içmeye devam etti.
De vez en cuando, una de ellas se ponía a cuatro patas... y lamía el vidrio.
Bazen içlerinden 4 tanesi yere doğru domalıyor ve diliyle camı yalıyordu.
Nada me había dado tanto placer en mi anteriores experiencias, como cuando esta chica chupaba y lamía mi cuerpo.
Bu kızın diliyle bendenime yaptığı dokunuşlardan aldığım zevki daha önceki deneyimlerimden hiç almamıştım.
" Siempre que Josiane clavaba sus uñas en el cuerpo de Sylvie masajeaba sus pechos o lamía su coño peludo pensaba en Roger.
" Josiane, tırnaklarını Sylvie'nin vücuduna her geçirişinde memelerini her ovuşunda ya da kıllı vajinasını her yalayışında Roger'ı düşünüyordu.
"y lamía el polvo de encima de los radiadores".
"ve radyatörlerin üzerindeki tozları yalamışsın."
Mi mamá tiene seis pe _ ones y me lamía la barriga.
Benim annemin altı memesi vardı, ve göbeğimi yalardı.
Pero a veces se olvidaba de mí... y se lamía sola durante horas.
Bazen ise beni unutup..... saatlerce kendisini yalardı.
Soñé que una mujer con mal aliento me lamía la cara.
Ağzı kötü kokan güzel bir kadın suratımı yalıyordu.
¿ Qué te lamía, Hester?
Nerelerini yaladı?
Lamía. La suya.
Benim, sizin.
Mi hermana lamía una escultura de hielo y se le pegó la lengua.
Kız kardeşim buzdan bir heykeli yaladı ve dili yapıştı.
Digo, ¿ qué tal el otro niño que vi el que lamía el pizarrón?
Ya o tahtayı yalayan çocuk ne yapacak?
Lo lamía de sus dedos. Lo volvía loco.
Parmak uçlarından dondurma yalardım.
Es como lamía.
Aynen benimkine benziyor.
Es lamía.
Benim.
Cada sello de amor que lamía ridiculizaba su matrimonio.
Bir pulu her yaladığında evliliğinin ne kadar sahte olduğunu düşünüyordu.
- ¿ Lamía la licencia?
- Onunla yattın mı?
Llegaba bronceado, salado, ella me lamía la piel :
Bronzlaşmış ve tuzlu olurdum, denizden geldiğimi anlardı ve " Sen!
Y, a partir de ese momento, tuve más cuidado con las cosas que lamía.
O günden sonra, her yaladığıma dikkat ettim.
Y me he acostado con un pervertido que me lamía la panza mientras se la chupaba.
Ve üzerine eğildiğimde göbeğimi yalayan bir sapıkla yattım az bir süre önce.
Se sentaba en el sofá y le lamía el trasero.
Eskiden kanepeye oturup poposunu kemirirdi.
¿ Crees que el marido de la Dra. Silvestri lamía la jalea sobre ella?
Sence Doktor Silvestri'nin kocası da vücudunu yalamış mıdır?
Su boca se pegó a la mía, su lengua me lamía con gula, metiéndose dentro de mi garganta reseca.
Dudaklarıma yapıştı, dili büyük bir açgözlülükle, ağzımın içinde dönüyordu,... onu boğazıma kadar sokuyordu.
Y se lamía sus labios muy despacio...
Çok kötü bir laf ettin.
Pero estaba este tipo con manos tan suaves como su pene que me lamía los pies.
Fakat elleri de penisi kadar yumuşak olan ayaklarımı yalayan bir adam vardı.
- Después las lamía, las tocaba...
Sonra onu hissediyor, gözleri kapalı tabi.
- ¿ Se lamía los labios?
- Dudaklarını yaladı mı?
¿ Cómo lo lamía?
Nasıl yalıyordu?
Nos está diciendo qué hacer porque él lamía sus zapatos.
Bize ne yapacağımızı söylüyor. Kendi çizmelerini yalıyor.
Le encantaba Sean y todo el tiempo le lamía el rostro.
Sean'ı çok sevdi. Hiç durmadan suratını yaladı.
Husmeaba y lamía el bulto empujándolo hacia el exterior, cortando el cordón umbilical para liberar a la pequeña criatura de sus tejidos, y se comía la placenta.
Burnuyla paketi içinden çıkarıyordu ve göbek bağını dişleriyle koparıyordu. Minik yaratığı dokulardan kurtarıp, göbek bağını yiyordu.
Cuando ella lamía la mierda de mi verga, yo me sentía más liviano.
Sikimden bokunu yaladığında tüm zevkimi kaybetmiştim.
Tu perro Ashur... ¿ Siempre estuvo en tu correa, incluso cuando me lamía el trasero?
Senin itin, gözlerime bakarken bile bana ihanet ediyormuş.
De baja altura, moderna, geométrica... Cuando de repente sentí que algo me lamía... el corazón.
Halı almaya çıkmıştım, aynen dediğin gibi... kısa tüylü, modern, geometrik...
# Ella pataleaba y gemía, la doncella tan bella, # # pero él lamía la miel de su cabello. #
# Kız vurup ağladı, O güzel bakire # # Ama ayı yaladı Saçındaki balı #
Pero un día, mientras la lamía me clavé una astilla en la lengua.
Ama bir gün onu yalarken dilime kıymığı battı.
Solía de reírme de él en el recreo porque él lamía gusanos.
Teneffüste solucanları yalıyor diye onunla alay ederdik.
- Tal vez se las había puesto el que lamía. - ¡ Pervertido!
- Belki yalayıcı hepsini giymiştir. - Sapık!
¿ Sabe la historia esa que la conté sobre el coche - y el perro que me lamía la cara?
Hani trafik kazalı, köpeğin yüzümü yaladığı hikayeyi hatırlıyor musun?
Esa Harper lamía tanto el culo de Renata que hasta podría haberle masticado la comida.
Harper, Renata'ya öylesine yalakalık yapıyordu ki götünü bile yalardı.
¿ Te lamía?
Seni yaladı mı?
¿ Quién lamía la bolsa?
Torbayı kim yalayacak?
Anoche soñé con ello, soñé que lamía tu cuerpo.
Geçen akşam bununla ilgili bir rüya gördüm.