Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Lió
Lió Çeviri Türkçe
124 parallel translation
¡ Y él se lió a golpes con ella!
Sonra kızı tokatladı.
Así nos lió a Liz y a mí.
Liz ve beni ele geçirdiği gibi.
No es nada comparado con la que lió en Jimtown.
Jimtown'da yaptığı şeyin yanında bu hiç kalır.
Estoy metido en un lió Nadie me cree.
Kimse bana inanmıyor.
Me he hecho un lió
Tamamen karıştırmış durumdayım.
Se lió con muchos hombres en Fuerte Bliss.
Fort Bliss'te çok erkekle ilişkiye girdi o.
Se lió con una chica del New Congress Club.
New Congress Kulübü'nden bir kızla ilişkiye girdi.
¿ Y cómo es que se lió con ese tipo del salón de baile?
Ve o dans salonu sahibiyle başını nasıl derde soktun?
Nunca esperé nada bueno de él, desde que se lió con mistress Shore.
Zaten Bayan Shore'la ilişkisinden sonra ondan daha iyi bir davranış beklemiyordum.
Troop se lió con su mujer.
Troop karısının peşinden koştu.
Un día la hermana se lió con un encantador jornalero.
Bir gün kız kardeşi yakışıklı bir çiftçi ile kaçmış.
No hay tiempo para explicarles, creo que hay un gran lió.
Açıklayacak zamanımız yok. Ne yazık ki bir sorun var.
El caso se lió.
Dava ona karşı işledi.
Se metió en un atraco de poca monta, se lió a golpes y mató a un anciano.
Küçük bir soyguna karıştın, ateş ettin ve yaşlı birini öldürdün.
Se lió con una chica trotamundos, y ha estado borracho desde entonces.
Bir eksik eteğe tutulmuş, o zamandan beri hep içiyor.
Entonces debió ser él quien la lió.
Demek kızı da o düşürdü.
Sabía que íbamos de escalada, y aún así se lió con la mujer de Montaigne.
Birlikte tırmanacağımızı bilmene rağmen Montaigne'in karısına yanaştın.
Millones de desempleados, un loco que se hará con el poder en Alemania y tan sólo se publica que una niña mimada dejó plantado a un Lord y se lió con el novio de su mejor amiga.
Milyonlarca insan işsiz, delinin teki Almanya'da iktidara gelmek üzere. Ama biz sadece, şımarık bir kızın, en iyi arkadaşının nişanlısı uğruna bir Lord'u terk ettiğini okuyoruz.
Sé que Jack se lió con Mabel Dodge, luego con otra tía... y después con Louise Bryant.
Jack önceleri Mabel Dodge'la birlikteydi. Daha sonra başka bir kızla sonra da Louise Bryant'la birlikte oldu.
¿ Por qué se lió con él?
Onu nereden buldun allah aşkına?
Vigilaré a todo el mundo, pero la verdad, se reduce a trincar a la pava desconocida... con la que se lió.
Herkesi kontrol edeceğim, ama aslına bakarsan... en önemlisi beraber olduğu... yabancı kadını bulmak.
- Lió el petate y se fue.
- Hayır, kalktı ve gitti.
Qué lió?
Karışık olan ne?
- Se lió con una cría. La cosa dio que hablar, un escándalo.
Sonra bir çocukla ilişkiye girdi, ortalıkta bir sürü söylenti dolaştı.
Vaya hay que aceptarlo. Creaste un gran lió
- Söylemeliyim ki, güzel bir bok fırtınası yarattın.
Resulta que él se lió con la vecina de abajo, una viuda.
Alt komşusu olan... dul bir kadınla ilişkiye girmiş.
Después de morir papá mamá se lió con Lloyd Abbott.
Babam öldükten sonra Annem Lloyd Abbottla ilişkide bulundu. Böylece babamın patentini annemden aldı.
! que lió ¡.
Her şey altüst oldu.
Pero me dolió, fue un reflejo. Se lió a darme patadas.
Ama canım yanmıştı ve refleksif olarak ona karşılık verdim.
Un gamberro se lió a tiros y le dio a ese pobre niño.
Bu serseri, başka bir serseriye ateş ederken, bir çocuğu öldürmüş.
Quizá la escuela de arte me lió aún más.
Belki de bu sanat fakültesi olayı beni fazla oyaladı bile.
Nick me lió para que lo hiciera... y ahora estoy fumadísima y no sé lo que va a pasar.
Beni Nick ikna etti... Şimdi gerçekten uçmuş durumdayım ve ne olacağını bilmiyorum.
El pasaporte y el visado son un lió.
Pasaport ve vizede zorluk çıkarıyorlar.
Pero mi madre se lió con un tio.
Ama annem yabancı erkekleri eve alıyordu.
Tú eres el que se lió con la fulana.
Şu fahişeyle iş tutan herifsin.
Los niños están confundidos por ello y..., Quitaría lo extraño si supiera que fueron los 3 cochinitos haciendo ese lió, solo eso.
Çocukların da kafası karıştı, ve eğer bunu yapanların, Lionel ve Wolfington kardeşler olduğunu öğrenebilirsem, hepimizin içi rahat edecek.
Se lió con una amiga mía y se lo quitó todo.
O hırsız benim bir kız arkadaşımla çıkmıştı.
¿ Por qué pone "Harbour" en el testamento? Se lió con los nombres.
Peki vasiyette neden Harbour'un ismi var?
Quise traerla a la selva y me la lió.
Onu ormana getirmeye çalıştım ama başıma dert açtı.
Se lió con unos ganaderos en la tienda.
Markette birkaç sığır çobanıyla kapıştı.
Envía a tu marido si estás en un lió, ¿ o no confías en él?
Ev sorunları varsa kocanı gönder. Yoksa ona güvenmiyor musun?
Oye, Phoebe, ya sé que Piper se lió con su último luz blanca pero de verdad que no estoy interesado, ¿ vale?
Bak, Phoebe, onu son whitelighter ile bağladım Biliyorum Piper, ama ben gerçekten, gerçekten ilgi değil, tamam mı?
Hey, ¿ recordáis aquella vez que Pacey se lió con la profesora y aún así no podia sacar sobresalientes?
Pacey öğretmeniyle yatıyordu ama "A" alamamıştı.
La Reina Isabel lo lió a mano durante sus años locos y estuvo enterrado con George Burns hasta que los hongos de las tumbas...
ÇıIgın yıllarında bunu Kraliçe Elizabeth sarmış ve George Burns'le gömülmüş. Ta ki mezar soyguncusu uzay mantarları...
Pero llegó Meredith y lo lió todo y empezó a llamarme de todo.
Sonra Meredith gelip ortalığı karıştırıp bana laf attı ki ben bunla ilgili hiç bişey bilmem hiç bile.
- Se lió la manta a la cabeza.
- Biraz aceleye gelmemiş mi?
Yo me metí en este lió. Puedo salirme de el.
Bu işe bulaştığım gibi, kendimi kurtarabilirim.
hasta que nuestro héroe conoció a una increíble nave viva... he hizo algunos nuevos amigos y se lió con esta chica de ensueño
Ta ki, kahramanımız yaşayan şaşırtıcı bir gemiye rastlayana oradakilerle arkadaşlıklar kurup hayalindeki kıza bağlanana dek.
Millones de desempleados, un loco que se hará con el poder en Alemania y tan sólo se publica que una niña mimada dejó plantado a un Lord y se lió con el novio de su mejor amiga.
Milyonlarca insan işsiz, delinin teki Almanya'da iktidara gelmek üzere. Ama biz sadece, şımarık bir kızın, en iyi arkadaşının nişanlısı uğruna bir Lord'u terk ettiğini okuyoruz. - Bazı insanların her şeyi vardır.
No quise meterme en un lió.
Bu pisliğe bulaşmak istemedim!
Se lió con algo.
Kesin bir nedeni vardır.