Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Llegó
Llegó Çeviri Türkçe
25,489 parallel translation
No llegó mi sombrero de la suerte.
Uğurlu şapkamı almadı.
Y cuando Wynonna llegó buscando el arma de Wyatt y me dejó colgando de una cuerda - y aquí estoy.
Ardından Wynonna, Wyatt'ın silahını geri almak için geldi ve bana asılı bir halat bıraktı, şimdi de buradayım.
Llegó meses después de su amante muerto.
Sevgilisi öldükten aylar sonra işlendi.
No sé qué planea, pero mi hija ha estado actuando de forma muy rara desde que llegó y ya es suficiente.
Kızım siz geldiğinizden beri çok garip davranıyor ve artık yetti.
Cuando llegó el día de descubrir el puente, ellos habían construido su parte demasiado baja.
Köprünün açılış gününde gördük ki kendi taraflarının boyunu çok kısa yapmışlar.
Este nunca llegó a entrar. Lo guardábamos cerca de la línea.
Bunu hic iceri sokmadik, sinir cizgisine yakin yerde tutuyorduk.
Él llegó aquí, ellos mueren.
O buraya geldikten sonra öldüler.
O tal vez otras personas no murieron porque él llegó.
Başka insanlar da o geldiği için ölmemiştir belki.
Yo sé cómo llegó ahí.
Nasıl oraya düştüğünü biliyorum.
¿ Te llegó el regalo de cumpleaños que envié?
Sana gönderdiğim hediyeyi aldın mı?
No, no llegó.
Hayır almadım.
Estaba muy nerviosa cuando llegó así que, le dimos un sedante suave.
Geldiğinde çok gergindi, o yüzden hafif bir sakinleştirici verdik.
Y nunca pensé en cómo llegó a su casa esa noche, y ahora - lo averigüé.
O gece eve nasıl gittiğini hiç düşünmedim ve şimdi öğreniyorum ki...
¿ Auggie nunca llegó a la corte?
Auggie hiç mahkemeye çıkamadı mı? Mahkemeden önceki gece ortadan kayboldu.
En otras noticias legales, el juicio extremadamente divulgado de Jared Morillo, alias Plunder, llegó a un final.
Diğer haberlere gelirsek, Jared Morillo, namı diğer Plunder'ın halka açık duruşması son buldu.
Después de tantos años, mi hermanito al fin llegó.
Onca yıldan sonra küçük kardeşim nihayet burada.
Ha estado totalmente al borde desde que el tal Ash, llegó a la ciudad.
Ash kasabaya geldiğinden beri diken üstünde zaten.
El Delta llegó y bien volado.
Delta bu sefer herkesi ezdi geçti.
Supongo que llegó la hora de cabalgar en el caballo pálido hasta las rebajas de la ferretería del cielo.
Sanırım, ölümün atına atlayıp gökteki indirimli nalbur dükkânına gitme zamanın geldi.
Mi papá llegó temprano.
Babam erken döndü.
¿ Llegó Luis a las oficinas de Los Ángeles?
Luis, Los Angeles ofisine geçmiş mi?
Puedes decirme si mi familia llegó a tierra firme?
Ailem karaya vardı mı, onu söyle bari.
LLegó el momento de golpear la puerta
Ön kapıyı çalmanın zamanı geldi.
Le diré que llegó su hora.
Zamanın geldiğini haber edeyim.
Sí, y aunque hemos fluido, nuestra relación ahora llegó a un reflujo permanente.
- Çekilme. Taşmamıza rağmen ilişkimiz kalıcı bir çekilmeye ulaştı.
Richard, lo siento, pero la caja llegó para quedarse.
Richard bak, üzgünüm. Ama sanırım kutu olayı kaldı.
Solo le llegó como nos llega a todos.
İçinde vardı, hepimizde olduğu gibi.
Nunca llegó.
Gelmedi.
Mi carrera llegó a su fin.
Kariyerim mahvoldu.
- ¿ Pero no llegó?
- Ama gelmedi. - Gelmedi.
- ¿ Cómo llegó eso allí?
- Ne? - Araya nasıl karışmış?
No, cuando llegó el momento, Troy... se asustó.
O an geldiğinde ise Troy tırstı.
¿ Cuándo llegó esto?
- Ne zaman oldu?
Pero, este disco, siempre me llegó y esta ni siquiera es una de sus canciones más famosas pero pienso que es muy bonita.
Her neyse, bu parçayı gerçekten seviyorum ve popüler şarkılarından bile değil ama bence çok güzel bir parça.
Pero es cierto, prefiero oír y respetar porque viéndola aquí puedo decir con certeza que viene de una familia que luchó muy duro para llegar a donde llegó.
Ama haklısın, seni dinlemeyi ve saygı göstermeyi tercih ederim. Çünkü sana bulundukları yere gelebilmek için epey mücadele veren bir aileden geldiğimi söyleyebilirim.
Cuando usted llegó, tenía hambre y conducido
Buraya geldiğinizde aç ve kararlıydınız.
Y el tren llegó antes de que pudiera decir "yo"
"Kabul ediyorum" diyemeden tren geldi.
La invité a todas las fiestas de cumpleaños, recitales de danza, pero nunca llegó.
Doğum günü partilerine, dans gösterilerine çağırdım ama hiç gelmedi.
Y entonces hoy, llegó el momento Sacar provecho de todo ese trabajo.
Bugün çalışmalarının karşılığını alma zamanı geldi.
Jacob, llegó tu papá.
Hi. Jacob, baban burda!
Apenas llegó al basurero.
Evet, Son yere kadar iyi yaptı, zar zor.
¡ Llegó el campeón!
Şampiyon burada!
¡ Llegó el Equipo Jerry! - ¿ Phil?
Evde jerry takımı, ırısbı!
La pregunta es, si estuvo aquí anoche, ¿ por qué no llegó hasta Braeston?
Asıl soru şu, dün akşam buradaysa neden Braeston'a gitmedi?
El vigía del campamento de Arban informa que el príncipe Jingim no llegó.
Arban'ın kampındaki gözcü Prens Jingim'in gelmediğini söyledi.
¿ No llegó?
Hiç varmamış mı?
Bueno, este asesino de niños se sentía tan poco bienvenido que llegó hasta el punto en que... saltó, o se arrojó de cabeza desde su litera superior.
Çocuk katilinin biri kendini o kadar kötü hissetmiş öyle bir duruma gelmiş ki, üst ranzadan kafa üstü atlama balıklama dalma noktasına gelmiş.
Sra. Grant, esto llegó para usted por mensajero privado.
Bayan Grant, bu sizin için özel kurye ile geldi.
Parece que un grupo religioso llegó en camionetas dos horas antes que FEMA.
Görünüşe göre birkaç dindar grup kamyonetlerle AKUT'tan 2 saat önce varmış.
Nadie llegó a Rindge antes que FEMA.
Hiçkimse AKUT'tan önce gitmedi.
Bien. Entonces la gente Meyerista que llegó ahí después de FEMA y se llevaron a refugiados de la tormenta a su campamento al norte de Nueva York.
Peki, öyleyse AKUT'tan sonra giden meyerizmciler hortumdan sağ kalan mültecilieri