Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Lláme
Lláme Çeviri Türkçe
23,318 parallel translation
Después de colgar la llamé y le pedí una cita
Telefonu kapattım sonra aradım ve randevu istedi
¿ Quieres que llame a la policía?
- Ne? Bana polisi aramak ister misin?
Deje que le llame a cualquier celebridad nombres que él quiere.
Hoşuna giden bir ünlünün adıyla seslenelim ona.
Llame al número de esta noche, y la D.U.I. desaparece.
Bu gece bu numarayı ara Gerisini FBI halleder.
¿ Y sabes lo asustada que estaba cuando llamé a tu casa?
Evini aradığımda ne kadar korktum haberin var mı?
Hazme un favor, dame el teléfono de este tipo, para que lo llame y le diga que corra tan rápido como pueda.
Bana bir iyilik yap ve şu adamın numarasını ver de onu arayıp hemen kaçmasını söyleyeyim.
No creo que se llame fantasma del piano.
Bence adı, Bayan Hayalet Piyanist değil.
Espero que no te importe, no te llamé ni te escribí.
Ben... Mesaj atmadım veya aramadım diye kusura bakmadın umarım.
Por eso te llamé, para que me dijeras si era lo mismo, pero ahora me oigo y sé que es diferente.
Seni öyle mi diye sormak için aramıştım ama kendi söylediklerimi duyunca anladım ki bu farklı. Sağ ol.
Sólo llamé para decir que no soy un "ella", soy un "él" ¿ Que?
- Şunu söylemek için aradım kadın değilim.
Sólo llamé para decirte que...
- Şunu söylemek için aradım...
Dale a Walt el nombre del extra para que lo llame y lo interrogue.
Pekâlâ. Adını Walt'a ver, onu bir güzel terletsin.
Cielos, nunca llamé al entrenador.
Keşke koçu aramasaydım.
Oye, así llamé Kevin a Jason.
Kevin, Jason'a öyle hitap ediyormuş.
Lo llamé "Meeja" toda su vida.
Jason'a hayatı boyunca "Meeja" demiş.
No es tan malo que él me llame "Homero".
Homer demesi yeterince kötü değil gibi.
Te llamé por teléfono, ¿ recuerdas?
Sana telefon etmiştim, unuttun mu?
Haz que Sacker llame a sus amigos de los fondos.
- Yoktu. - Sacker'a yatırımcı arkadaşlarını arat.
O mejor aún, espera cerca del teléfono hasta que esta gente te llame.
Ya da alma, belki bizi ararlar diye onların telefonunu bekle.
Lo llamé desde el auto y dije que no.
Hem de arabamdan aradılar ben olmaz dedim.
Si quiere quejarse a alguien, llame a su delegado del condado.
Şikayette bulunmak istiyorsan bölge komisyon üyenle konuş.
En cuanto le den el alta, llame a mi despacho y veré si puedo ayudarla.
Hastaneden ayrıldığında ofisimi arayın, duruma göre yardım etmeye çalışırım.
Estoy aquí por el tipo que llamé.
Hakkında aradığım adam için geldim.
- Te llamé, no respondiste.
- Seni aradım ama açmıyorsun.
¡ Llamé tres veces, no contestaste ninguna vez!
Üç kez aradım ve açmadın!
Llame a Bryan Connerty en este momento.
Bryan Connerty'i ara hemen.
Llame a los esquiroles.
Toplumsal müdahale ekibini ara.
Que alguien llame a una ambulancia.
Biri ambulansı arasın.
Cuando Melly llame, interprete al personaje en todo momento.
Melly aradığında, sürekli olarak karakterde kalmalısın.
Pues bien, cuando él llame, manténgalo en línea, que hable, arregle un encuentro y nos encargaremos.
Evet, aradığında onu hatta tut, konuştur, buluşma ayarla, sonrasını biz halledeceğiz.
¿ Quieres que llame una camioneta?
Nakliyeci çağırayım mı?
Última oportunidad antes de que llame a los guardias y haga que te muevan de la puerta de mi paciente.
Nöbetçileri çağırıp sizi hastamın kapısından sürükleyerek götürmelerini istememden önce son şansınız bu.
No pudiste salvar a como se llame.
Adını hatırlayamadığım kızı bile kurtaramadın.
- Anoche llamé al proveedor de arte de Hallward.
- Hallward'ın sanat tedarikçisini aradım.
Le llamé, pero...
Ona seslendim fakat...
Llame a un doctor.
- Doktoru arayın.
Llamé para saludar y también para decirte que más allá de lo que haya pasado entre nosotras, siempre serás mi madre.
Ben hem sana selam vermek hem de şunu söylemek için aradım ; Aramızda her ne yaşanmış olursa olursun sen her zaman benim annemsin.
Sólo llamé a Bella la Señora de los Globos, y no pude dejar de decir que sí.
Sadece Baloncu Abla Bella için aramıştım ve evet demeyi bir türlü kesemedim.
Sí, llamé a papi para avisarle.
- Evet, yola çıkmadan babanı aramıştım.
Yo lo llamé.
Onu aradım.
Lea, dile que llame a la policía.
Lea, Lea, ona polisi aramasını söyle.
Y cuando te llame, contesta el teléfono.
Ve aradığımda telefonu açarsın.
¿ Por qué no respondiste cuando te llamé?
Neden seni çağırdığımda cevap vermedin?
- ¿ Quiere que llame a la policía?
- Polisi aramamı ister misin?
Cuando vi que los chicos no se habían levantado esta mañana, llamé a su puerta.
Bu sabah çocukların kaldırılmadığını görünce gidip kapısını çaldım.
A ver si hay algo más que te llame la atención eso...
Bakalım bu saldırıların altında... altında...
Le dejamos un mensaje para que nos llame.
Şu an işteymiş. Bizi araması için ona bir mesaj bıraktık.
ORWELL : Así que calma regresó a la escena del crimen para recuperar un teléfono... e incluso entonces, no llame a la policía?
Yani telefonunu almak için gayet rahat suç mahalline gittin o zaman bile polisi aramadın mı?
El día que te conocí, llamé a mi madre y le dije : "Mamá, conocí a la mujer con la que me quiero casar".
Seninle tanıştığım gün annemi aradım. "Anne, evlenmek istediğim kadını buldum" dedim.
¿ Podría avisarle que lo llamé?
Lütfen aradığımı iletebilir misiniz?
Llamé a un tipo.
Birini çağırırım.