Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Mam
Mam Çeviri Türkçe
2,944 parallel translation
La relajación muscular los hace más fáciles de manejar. También libera cualquier toxina interna a través de los poros.
Kas gevşetici onları daha rahat taşımamı sağlıyor ve vücuttaki toksinleri çıkartıyor.
No entiendo el fracaso, amigo. Venga. ¡ Vamos!
Ben başarısızlık tanımam dostum.
Pero la verdad, no reconocería a Rembrandt aunque lo tuviese usted sentado encima.
Ama tepende dursa Rembrant'ı bile tanımam.
No conozco a esa chica.
O kızı tanımam bile.
Señora, en realidad no porto un arma.
Hanımefendi, aslında ben silah taşımam.
Gracias. pero ¿ no deberíamos conocernos primero?
Sağ ol, ama öncesinde birbirimizi tanımamız gerekmez mi?
Tengo que llevar mis negocios a alguna parte, y este me parece bien.
İşimi bir yere taşımam gerekiyordu ve burası bana iyi hizmet vermiştir.
Y como vamos a interpretar una pareja Deberiamos conocernos
Çift olacağımız için birbirimizi tanımamız gerekiyor.
Normalmente no siento pena por ella, pero...
Genelde ona acımam ama- -
Marcus sabía que Walton estaba tratando de transferirlo así que él me pidió que lo conociera y viera cuáles eran sus debilidades.
Marcus, Walton'un onu transfer ettirmeye çalıştığını biliyordu benden onu tanımamı, zayıflıklarının ne olduğunu öğrenmemi istedi.
Bueno, necesito conocer a los equipos si voy a dirigir el juego.
Eğer oyunu yöneteceksem, ekipleri tanımam gerekiyor.
Sí, bueno, obviamente nunca la conocimos muy bien.
Açıkça görünüyor ki, onu gerçekten tanımamışız.
Me han elegido a mí para llevar con orgullo nuestros colores.
Renklerimizi gururla taşımam için beni seçtiniz.
Tengo la extraña sensación de que debemos conocernos.
Birbirimizi tanımamız gerektiği konusunda içimde garip bir his var.
en realidad, conseguí una oportunidad de conocer a un grupo de gente que significa todo para mi y que, probablemente, no los hubiese conocido en otras circunstancias
Başarılı olamasam bile, benim için çok değerli insanlarla tanışma fırsatını yakaladım ki muhtemelen onları başka bir yerde tanımam mümkün olmazdı.
H-he cargado con el recuerdo del asesinato de mi padre durante 31 años... cuando lo que debería haber hecho habría sido tener el recuerdo de su vida.
Babamın öldürülmesinin hatırasını 31 yıl taşıdım. Asıl taşımam gereken şeyse. onun hayatının hatırasıydı.
¡ Soy un follador de primera, Tanya!
Sikişte üstüme adama tanımam, Tanya!
Nos esforzamos por dar buena imagen.
İyi bir yansımamız olması için oldukça çok çalışıyoruz.
Entonces, si yo pudiera pasarme a la cuarta dimensión, mi proyección tridimensional se distorsionaría, se reduciría, y finalmente parpadeando desaparecería de este mundo, volviéndose totalmente oscura.
Yani, eğer dördüncü bir boyuta geçebilseydim.. benim üç boyutlu yansımamın şekli değişip, küçülecekti. ve son olarak titreyerek, tamamen kapkara bir hal alacaktı.
Romeo es hijo único y no conoció a su padre.
Ailenin tek çocuğu olan Romeo babasını hiç tanımamıştır.
Eso es porque conozco a Bruce. Yo también.
Bunun nedeni Bruce'u tanımam.
Entonces no me conocen.
Öyleyse beni hiç tanımamışsınız demektir.
- No tendrás trato preferencial.
- Sana ayrıcalık tanımam.
Aparece sin avisar, me dice que va a estar aquí 72 horas y espera que lo deje todo y lo conozca, arriesgándome a cabrear a Daphne y a mis padres...
Haber bile vermeden arzı endam ediyor 72 saat daha burada olduğunu söylüyor. Benden, her şeyi boş verip onu daha yakından tanımamı istiyor. Daphne'yi ve ailemi kızdırma riskine rağmen...
Pero necesito conocerlos también a ellos.
Ama onları da tanımam lazım.
La medicina tiene que inventar una mochila porta-bebés que te permita llevar tu feto por fuera de tu cuerpo.
Tıbbi bilimin, fetüsümüzü vücudumuzun dışında taşımamızı sağlayabilecek bebek taşıma aparatı gibisinden bir şey bulması lazım.
Si no te hubiera conocido hubiera estafado a alguna otra fácilmente.
seni tanımamış olsaydım, herhangi birini kandırıp parayı kolayca bulabilirdim.
Tenemos que mover a la chica.
Kızı başka yere taşımamız gerekli.
Si ustedes dos no pueden aceptar esto, entonces no reconoceré a este hijo como mi heredero.
Eğer ikiniz bunu kabul edemiyorsanız öyleyse ben de çocuğu varisim olarak tanımam.
Ni te reconoceré a ti.
Aynı zamanda seni de tanımam.
Hey, puedo ver si pantano desde ahí...
Hey, kabuğundan yansımamı görebili...
Y a pesar de que solo hace unos pocos meses que la conocemos, Emily ya parece ser esa pieza del puzle familiar que ni siquiera sabíamos que nos faltaba.
Ve onu yalnızca kısacık birkaç aydır tanımamıza rağmen şimdiden Emily ailemizin hiç fark etmediğimiz kayıp parçası gibiymiş geliyor.
¡ no me conocés para nada!
Beni hiç tanımamışsın!
Entonces supongo que sois las chicas a las que hay que conocer.
Öyleyse tanımam gereken kız sensin sanırım.
Tu hombre quiere que traslademos drogas para el cartel.
Koca, kartel için kokain taşımamızı istiyor.
Tu hombre quiere que traslademos drogas para el cartel.
Kocan, kartel için uyuşturucu taşımamızı istiyor.
Son parte del ruido blanco del mundo que nos impide conocernos realmente los unos a los otros.
Dünyanın beyaz ses kirliliğidir, birbirimizi tanımamızı engeller.
Es desconcertante cuán bien nos conocemos, ¿ verdad?
Birbirimizi bu kadar iyi tanımamız sinir bozucu, değil mi?
De hecho nunca había conocido a un chico que llevara pañuelo, así que... que no sé... muy bien cuál es el protocolo.
Daha önce hiç yanında böyle mendil taşıyan birini tanımamıştım. O yüzden protokolü tam bilmiyorum.
¿ Cuántos más tenemos que mover? Cuatro.
- Taşımamız gereken daha kaç tane var?
Y ahora entiendo que pareciese que no se había robado nada... porque no tenía que robar nada.
Hiçbir şey çalımamış gibi görünüyordu, çünkü bir şey çalınmamıştı.
No. Sólo me dijo que lo guardara en el bolso.
Sürekli çantamda taşımamı söyledi.
Al menos Matty no te grabó, lo transmitió para todos sus amigos, y luego botado en el baile para salir con la tenebrosa Carrie.
Neyse ki Matty görüntülerini çekip, hiç kimseye göstermedi yoksa korkunç Carrie'yle takıldığın tuvaletten seni kazımamız gerekirdi.
Quiere que conozcamos a Beth.
Beth'i tanımamızı istediğinizi söylemiştiniz.
Esto es lo que ella dijo ella quiso que yo le reconociera también, - y quédate fuera.
Bana söylediği buydu... benimde adamı tanımamı... ve ondan uzak durmamı istemişti.
Y nunca llevo dinero encima, por cierto.
Bu arada asla nakit taşımam.
Necesito que le quiten el hormigón antes de poder hacer la autopsia, pero está bastante claro que murió de un disparo.
Otopsiden önce elle betonu kazımam gerekecek, ama açıkca görülüyor ki vurularak öldürülmüş.
¿ Puedo echarte una mano con eso?
Taşımamı ister misiniz?
"Vamos a tener que bajar el tanque y conducirlo hasta su casa".
Sonra dönüp şehir yolunda bu aracın gitmesinin imkanı yok dedi. "Aracı evine kadar bizim taşımamız gerekecek."
No lo conozco.
Tanımam etmem.
¿ dónde cualquier podría encontrarlo? No me conoces en absoluto.
Beni hiç tanımamışsın!