Meanwhile Çeviri Türkçe

Mientras tanto, John Markoff había accedido a hablar con nosotros.

Meanwhile, John Markoff had agreed to talk to us.

- Meanwhile... Como estaba diciendo- -

"Bu arada", biraz önce diyordum ki...

"Meanwhile" - -, no mires ahora, pero justo detrás de mi- -

"Bu arada", hemen bakma, ama tam arkamda...

Es un "meanwhile" total, y no tiene alma.

O mutlak bir "bu arada", ama ruhu yok.

- "Meanwhile" - -

"Bu arada"...

Había olvidado que Dennis conocía tantos "Meanwhile". Lo se.

Dennis'in bu kadar "bu arada" tanıdığını unutmuştum.

Tienes que tener religión para vivir en Meanwhile City.

Görüyorsunuz ya, Eş Kent'te yaşayabilmek için din şart.

Soy el único no creyente en Meanwhile City.

Tabii kentin de tek inançsızıydım.

Han aparecido caras conocidas en Meanwhile City.

Eş Kent'e tanıdık yüzler gelmeye başladı.

El Individuo regresará a Meanwhile City.

Şahsiyet, Eş Kent'e geliyor.

Próxima parada, Hospital de Meanwhile City.

Sıradaki durağımız Eş Kent Hastanesi.

El archivo de fieles de Meanwhile.

Kentin göstermelik sofularının toplanma noktası.

El cuartel General de la escoria de Meanwhile.

Eş Kent'in varoşları.

¿ Cuánto tiempo hace que está en Meanwhile City?

Ne zamandır Eş Kent'tesin?

¿ Meanwhile City?

- Eş Kent mi?

"Mientras tanto, cogí una gran cantidad de cera, la corté en trozos pequeños con mi afilada espada, cogí a todos mis hombres por turnos y les llené las orejas con ella".

"Meanwhile, I took a large round of wax, cut it up small with my sharp sword, I took all my men in turn and plugged their ears with it."

Meanwhile- -

"Bu arada"...