Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Meatball
Meatball Çeviri Türkçe
109 parallel translation
- Intentó derribar a Meatball.
- Ne yaptı? - Arabayı üzerimize sürdü.
- Intentó derribar a Meatball.
Kesin dedim. - Arabasını üzerimize sürdü.
Pitbou, Álava, recojan las cosas del Sr. Keith.
Meatball, Horrible, bay Keith'in eşyalarını alın.
Pitbou, ríase otra vez y tendrá problemas.
Meatball, bir daha gülersen başın derde girer.
- Qué pasa, Pitbou?
- Kaptan? - Ne var Meatball?
¡ Aclamad al rey albóndiga!
Herkes Kral MeatBall'a Selam!
- Hola, Meatball.
Selam Kofte. - Selam
¡ Basta, Meatball, eso es mentira!
- Sacmalama Kofte cok sacma bu!
How I Met Your Mother 6x20. The Exploiding Meatball Sub.
Çeviri : nazo82 İyi seyirler.
Meatball.
Ben Köfte.
Puedes llamarme... señor Meatball.
Bana Sir Köfte diyebilirsiniz.
He revisado las reglas generales, y por la ausencia de la parte contraria, declaro a Sir Meatball ganador.
Kuralları gözden geçirdim ve, rakibi gelmediği için Sir Köfte'yi galip ilan ediyorum.
Sir Alcalde Lavon Hayes reto a Sir Meatball por la mano de la reina Lemon.
Sir Başkan Lavon Hayes, Sir Köfte'ye Kraliçe Lemon'un eli için meydan okuyorum.
Sir Meatball acepta el reto.
Sir Köfte meydan okumayı kabul ediyor.
Sir Meatball le concede la victoria.
Sir Köfte yenilgiyi kabul ediyor.
Meatball dijo que Carter se iba a comer mi corazón.
Köfte, "Carter kalbini bile yer" dedi.
¿ Meatball?
Köfte?
Vale, no eres Meatball. ¿ Chicken?
Tamam, Köfte değil. Chicken?
Queremos llegar a la Tienda de las Velas, la Casa del Dulce, El salón de la Fama de las Cremalleras, el Globo de Nieve y el "Taj Albondigal".
Mum mağazasına, Fudgerama'ya Zipper Hall of Fame'e, Snow Globe World'e ve Taj Meatball'a uğramak istiyoruz.
Este es Meatball.
Bu Meatball.
Escucha Meatball tiene el día libre así que vamos a tomarnos un par de cervezas.
Meatball işten izin aldı birkaç bira atmaya gidiyorduk biz de.
Pero Meatball está ya aquí.
Meatball senin için buraya kadar gelmiş.
El festival de la carne es así, las estuvo haciendo en el capó del coche
Meatball acayip sarhoş oldu. Adam arabasının kaportasına yaptı.
Meatball ¿ por qué estás aquí?
Meatball burada ne işin var?
Bueno, estuvimos ensayando en el garaje de Meatball la pasada noche hasta que el señor Albóndiga nos echó.
Dün gece Köfte'nin garajında prova yapıyorduk, büyük Köfte bizi atana kadar.
Las letras de Meatball pueden parecer simples al principio, pero como las cebollas, tienen muchas capas por debajo.
Köfte'nin sözleri başta basit gibi gelebilir, ama bir soğan gibi, onların da çok katmanları var.
Entonces, le he estado dando vueltas en mi cabeza y nuestra única opción es raptar a Meatball. mantenerlo en algún lugar aislado, cómodo aun así, hasta que termine el concurso de bandas.
Kafamda tekrar üzerinden geçtim, ve tek seçeneğimiz Köfte'yi kaçırmak.
Vale, Mind Face nunca va a ganar un concurso basado en los votos de la audiencia, vale, porque Meatball, su voz, suena como un lobo atrapado en un triturador de basura.
Pekala, Dikkat Yüz * izleyicilerin oylarına dayanan bir yarışmayı asla kazanamayacak, tamam mı, çünkü Köfte, onun sesi, çöp öğütücüye sıkışmış bir kurtadama benziyor.
Sé que ya está todo listo para que Meatball toque contigo mañana por la noche.
Yarın gece Köfte'nin seninle çalması için tamamen hazır olduğunu biliyorum.
Y no vas a querer escuchar esto, pero no creo que Meatball sea genial.
Ve bunu duymak istemeyeceksin, ama ben Köfte'nin harika olduğunu düşünmüyorum.
Creo que estás cometiendo un error con Meatball.
Bence Köfte'yle bir hata yapıyorsun.
¿ quieres que ponga en marcha Meatball y contrate a Lily Anne, quien estuvo flirteando conmigo la última vez que la vi?
Köfte'yi kovmamı istiyorsun ve Lily Anne'i işe almamı, onu son gördüğümde bana asılan Lily Anne?
De ninguna manera en este infierno yo, Meatball Reuther, cantaré una versión.
Ben, Köfte Reuther'ın cover söylemesinin dünyada hiçbir yolu yok.
Sí, pero es mi banda, Meatball.
Evet, ama bu benim grubum, Köfte.
¿ Donde está Meatball?
Köfte nerede?
Sí, Meatball decidió que no quería venderse, así que...
Evet, Köfte satış yapmak istemediğine karar verdi, yani...
Wade echó a George del grupo y fue con Meatball.
Im... - Wade, George'u gruptan atıp Köfte'yle devam etti.
Probablemente sólo esté en casa de Meatball, curando sus heridas.
Büyük ihtimalle Meatball'da yaralarına baktırıyordur.
Claramente no en el que está Meatball, pero tendría en cuenta en el que está George Tucker.
Kesinlikle Köfte'yle olanı değil ama George Tucker'la olanı düşünebilirdim.
Hola, Meatball.
Hey, Köfte.
Aunque mirando más de cerca, me estoy dando cuenta la mayoría de eso es de Meatball
Ama yakından bakınca anladım ki çoğu Köfte aslında.
Otra vez Meatball.
Yine Köfte.
Porque es un hombre, ¿ no? Nos vemos después. ¡ Dios, Meatball, mira por dónde andas! Nos vemos en mi casa en una hora.
Bir erkek, değil mi? Sonra görüşürüz. Of Köfte, önüne baksana.
No puedo dejar de practicar sexo con Meatball.
Köfte'yle sevişmekten kendimi alıkoyamıyorum.
¿ Con Meatball, o con una albóndiga?
Bizim Köfte'yle mi yoksa yiyecek köfteyle mi?
Y todas las que crean que deberíamos confiar en la opinión de Lemon Breeland, quien, os recuerdo, ha tenido relaciones con Meatball recientemente, levantad vuestras manos.
Ve Lemon Breeland'ın sözüne güvenmeliyiz diyenler ki hatırlatırım yakın zamanda Köfte ile bir ilişkisi vardı, elini kaldırsın.
¿ Por qué mostrar demasiado afecto para una criatura llamada Meatball y luego alejarse de las Belles?
Neden Köfte denen adama o kadar kapıldın? - Neden Belle'lerden uzaklaştın?
Meatball, ya hemos pasado por esto.
- Köfte, bunu konuşmuştuk.
¡ Meatball!
Köfte.
Eh, Pitbou!
Meatball, bak!
- Pitbou, vístete.
- Meatball, giyinebilirsin.