Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Mensa
Mensa Çeviri Türkçe
113 parallel translation
Carol era poetisa y Doctora Honoris Causa.
Carol bir şairdi. Mensa üyesiydi.
Esos libros le dieron a Matilda un mensa je lleno de esperanza :
Kitaplar, Matilda'ya umut dolu bir mesaj verdi :
- Bueno, aparentemente llevaba a Frederick y a dos amigos suyos a una reunión usual.
Frederick ve iki arkadaşını küçükler için Mensa toplantısına götürüyormuş.
Estudiantes, miembros de Mensa, alumnos que no terminaron los cursos.
Bunlar üniversite öğrencileri, Mensa üyeleri, okuldan ayrılanlar.
Fue fascinante, señores, un poco como una velada de debate en Mensa
Bazılarına göre oğlum saçlı doğacak demekmiş. Dua et de sadece saç olsun.
Vale, no sé nada de niños prodigio o de genios. Mensa nunca me quiso.
Pekâlâ, üstün yetenekli ya da dâhi çocuklar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Es por eso que nunca se ve un frasco sin abrir en una convención de genios.
Zaten bu yüzden Mensa toplantılarında açılmamış turşu kavanozu yoktur.
¡ Bienvenida a Mensa, Lisa!
Mensa'ya hoş geldin, Lisa!
¿ Quieren que me una a Mensa?
Mensa'ya katılmak ister misin?
¡ Bienvenida a Mensa!
- Mensa'ya hoş geldin!
Y, además, director de Mensa en Boston.
Ayrıca, Mensa'nın Boston bölümü başkanlığını yapıyorum.
Yo soy presidenta de Mensa en Providence.
Ben de hazırlık bölümü başkanıyım.
Eres el filósofo más importante por aquí.
En kalın kafalı Mensa üyesi olmalısın.
Empecemos y no paremos hasta demostrar que es normal.
Araştırmaya başlayın. Ve bu adamı Mensa'ya kapatana kadar durmayın.
Les encanta jorobarme porque no estoy en Mensa. Todavía no.
- Henüz değil.
Vamos arriba y fíjate si puedes meterme en Mensa.
Beni üst kata çıkar. Bakalım beni Mensa'ya götürebilecek misin?
Claro, lo hizo, justo antes de su reunión con la Mensa.
Tabii gidecekti. Mensa toplantısından hemen sonra.
Mensa es un club para genios.
Mensa dahiler kulübüdür.
- Sé lo que es Mensa.
- Ne olduğunu biliyorum.
No tiene la culpa, porque enfrentémoslo no va a Johns Hopkins o a anotarse en el club de genios sino que tiene un maldito trabajo en el Depto. de Policía de Baltimore.
Adamın suçu değil çünkü kabul edelim ki Johns Hopkins'e gitmedi, Mensa'ya katılmadı. Koduğumun Baltimore Polis Departmanında işe girdi.
Luke le ha contratado así que le daremos una oportunidad.
Tamam, Mensa ona tişört göndermeyecek olabilir ama Luke onu işe almış ve ona bir şans vermeliyiz.
Parece una noche de debate en Mensa.
Mensa'da gece tartışmak gibi.
- Mensa.
- Kazan kafa.
Son demasiado inteligentes.
Mensa canavarları gibi.
Pero sí fui superdotado.
MENSA'ya katılmam için teklif aldım.
- Voy a dejarle un mensa - - ¡ No, no lo harás!
Mesaj bırakıyordum.
Es una prueba de la MENSA.
Bir Mensa IQ sınavında vardı.
¿ Eres miembro de la MENSA?
- Sen mensa üyesi miydin?
No puedo creer que no mencionaras lo de la MENSA.
Bu mensa olayından hiç bahsetmediğine inanamıyorum.
Terminarás tan mensa como yo.
Yoksa benim gibi bir aptal olur çıkarsın.
BOLETÍN MENSA
MENSA BÜLTEN
Es una mensa que piensa que haciendo ruido va a conseguir algo.
Sesimizi yükseltmenin bir şeyleri değiştireceğini sanacak kadar aptal.
Es muy activo en el club de la Mensa que tenemos allí.
Bizim oradaki Mensa klübünde çok aktif.
¿ En serio señor Mensa del universo paralelo? ¿ De qué se trata esto?
Gerçekten mi, Paralel evrendeki Bay Mensa, neyle ilgiliymiş bu?
En Mensa creo.
Mensa İleri Düşünce.
Os conocistéis en una reunión de Mensa?
Siz ikiniz Mensa'da mı tanıştınız?
¿ Entonces le digo al Sr. Hearst que no hay mensa?
Bay Hearst'e bir mesaj olmadığını mı..
- Pues claro, mensa.
- Tabii ki senin, tatlım.
Mi pequeño genio.
Küçük Mensa'm.
Edgar, tú y los rechazados de la Mensa, salgan de mi casa, ahora.
Edgar, kendi kıçını ve Mensa'nın reddettiği bu çocukları alıp hemen evimden defol.
Es tu cabello mensa.
Onlar saç örgülerin.
Sociedad de Honor Nacional Mensa, Yale con mención honorífica, toda esa basura.
Ulusal Onur Birliği, Yale ve tüm benzer saçmalıklar.
Sabes, él podría haber entrado en la MENSA.
Mensa'da olabilirdi.
Ya se largó con una mensa de San Patricio, ni te preocupes.
Bir sürtükle kaçtı. Telaşlanma.
- Abre los ojos, no seas mensa.
Gözünü aç, aptal olma.
- Sí, hago parte del Mensa, me gradué de octavo en mi clase.
Üstün yeteneklileri destekleme derneğindenim. Sınıfımı sekizinci sırada bitirdim. Gerçekten mi?
No estoy en casa... deje un mensa je después del tono.
Lütfen mesajınızı bırakın.
Pero eres demasiado joven para discutir o jugar con abogados.
Mensa Vakfı bana hiç müracaat formu göndermedi.
Rygel ha sido poseído por algun tipo de virus, que deposita huevos...
Bir çeşit Mensa virüsü Rygel'ı ele geçirdi.
¿ Mensa?
Mensa mı?
Bien pensado. ¡ Podría haber entrado en la Mensa!
Mensa IQ testi bile olabilirdi.