English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Mess

Mess Çeviri Türkçe

82 parallel translation
- ¿ Dónde está Mess- -
- Mesala...
Cañas, carretes, sedales, cebos, cucharillas, moscas, gusanos, de todo.
Bastonlar, makaralar, oltalar, kapanlar, fırıldaklar, sinekler, böcekler, kaşıklar... whole mess!
Qué horror.
Quel mess.
Contrariamente a lo que piensan los jactanciosos, salvo por esta masa y algunas páginas, Mozart me resulta aburrido.
Bütün dünyanın iddia ettiğinin aksine, şu Mess'i ve birkaç eseri dışında Mozart beni sıkıyor.
Que nadie se meta conmigo.
Don't know, but mess with me.
Ese fue Ray Charles con "Doin'The Mess Around". El clima parece estar aclarándose.
Ray Charles'ı dinlediniz, Doin'The Mess Around.
Mi pelo es un enredo
My hair is a mess
Don't mess with me.
Benimle uğraşma.
Adem s, todo ese quilombo de las proyecciones, las fotos, los actores, la verdad no se entendi ¢ un carajo.
And all that huge mess with videos, pictures, actors... Anlaşılması imkansızdı.
Con una sola mirada ya bastaba!
! WiTH JUST ONE LOOK I WAS A BAD MESS!
El esta en el Mess Hall.
Yemekhanede.
Neb, Mess, Ur, Mau.
Neb Mes Ur Maau.
¿ Hay alguna portátiles que mostró que había planes... conspirar para cometer cualquier cosa en particular... otros que humillante Tsutomu Shimomura... Shimomura, que cualquier idiota que ha conocido podría haber dicho... este no era el tipo a meterse.
Are there any notebooks that showed he had plans... to conspire to commit any particular thing... other than humiliating Tsutomu Shimomura... which any idiot who's ever met Shimomura could have told him... this was not the guy to mess with.
"Ya lo sé, parece divertido". "Mucho lío, mucho ruido, demasiado carmín".
Sounds fun, a real mess, lots of noise, too much lipstick.
"Un lío, cuatro manos..."
A real mess, four hands,
"Mucho lío, mucho ruido".
A real mess, lots of noise.
La Alférez Sato se ofreció para encargarse del comedor.
Teğmen Sato onun yerine Mess Hall'i önerdi.
Jez and Mess, los viejos compañeros.
Jez ve Mez. "El Dude Kardeşler".
Mess Around.
Adı, Çalkala.
Doin'the mess around
Çalkalayarak...
Ah, doin'the mess around
Ah, çalkalayarak...
They doin'the mess around,
Çalkalıyorlar...
Everybody doin'the mess around
Herkes çalkalıyor...
I declare, she can mess around
İşte bak çalkalıyor...
Everybody do the mess around
Durma, hadi sen de çalkala...
Estamos oyendo Mess Around... con Ray Charles.
Çalkala adlı yeni plağı dinliyoruz Atlantic Plak sanatçısı, Ray Charles söylüyor.
El domingo estará dedicado a la música gospel. Pero ahora volvamos a Mess Around.
Bütün Pazar günü, dinî müzik çalacağız ama şimdi, Ray Charles'tan biraz daha'Çalkala'dinleyelim.
Mess Around fue un paso adelante.
'Çalkala', bizim için olumlu bir adımdı, Ray.
¿ He - ru - mess?
He ru me su?
¿ Har mess?
Har me su? Hangisi?
Nunca jodas con un sangre azul.
Never mess with a blue blood.
- I'll mess your clothes.
- kıyafetlerin kırışacak.
Le doy un 6.5...
10 üzerinden 6.5, Mess.
En los seis mess previos, mis padres se han separado y... algunas otras cosas en las que no voy a entrar.
Son altı ayda, anne babam ayrıldı ve anlatamayacağım birkaç şey daha.
Un infierno de partido, Mess
- Müthiş bir oyun, Mess.
Sólo una canción, "Love is a hot mess." Fue un solo CD, ¿ no?
Hot Mess i biliyorum.Yeni single di mi?
Nos estábamos teniendo Una conversación pequeña bonita. ... Y usted tuvo que irse y mess él.
Biz kendi kendimize güzel bir konuşma yapıyorduk ve sen gittin ve herşeyi berbat ettin.
Muchacho, el ( la / los / las ) de su cámara que todos mess.
Dostum, kamera tamamen berbat.
No. Si usted quiere hacerlo / serlo engañar por aquí Y mess su propia vida, fino.
Hayır etrafında vida istiyorsanız Kendi hayatı, güzel berbat.
Esto es mess, ¡ vaya! .
Bu adam pislik.
Mira a Mess. Allá atrás.
Mess'e bakın, arka tarafta.
Oye. Mess. Mess.
Mess, Mess.
Mess, te lo advierto.
- Messer, seni uyarıyorum.
Buena decisión, Mess.
Güzel düşündün Mess.
" Mess, ¿ viste el partido de los Lakers donde Kobe evadió a ese sujeto y anotó brincando de espaldas?
"Hey Mess, Kobe'nin dün gece yaptığı hareketten sonra geriye sıçrayarak attığı şutu gördün mü?"
Mess.
Mess.
Mess, el juego está bien.
İnanılmaz bir maç oluyor.
¿ Sabes qué, Mess?
Biliyor musun, Mess?
Dicen que no se puede matar a un blanco en movimiento.
# How you tore your dress What a mess # Derlerki hareketliyse vuramazsin, bende durmadim hareket ettim.
Mess around
Çalkala...
Ah, mess around,
Ah, çalkala...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]