Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Metro
Metro Çeviri Türkçe
6,475 parallel translation
El patrón del residuo de pólvora confirmó que fue un disparo cercano, poco más de un metro. Jesús. No es posible.
Adli tıp, yakın mesafeden, 3 veya 4 adımdan bir atış olduğunu doğruladı.
Testigos lo vieron ir hacia el metro.
Tanıklar adamın metroya gittiğini görmüş.
El hombre fue visto salir caminando tranquilo del vehículo e ingresando a la estación de metro cercana luego de que sus atacantes huyeran.
Saldırganlar kaçtıktan sonra araçtan çıkan adamın gayet rahat bir şekilde yürüyüp yakındaki metro istasyonuna girdiği görüldü.
La videovigilancia lo muestra allí, entrando a la estación de metro.
Mobese kameraları sizi olay yerinde, bir metro istasyonuna girerken görüntüledi.
Union Station. Línea Maglev. Westbound.
Metro, batı istikametindeki tren rayları.
Bueno, perdí 40 kilos, medio metro de pelo y un impedimento en el habla.
40 kilo verdim, 20 cm saçım döküldü ve konuşma bozukluğumu atlattım.
Hasta donde él sabe, el Proyecto Manhattan... no es más que un túnel con fugas del metro de Nueva York.
Onun bildiği kadarıyla, Manhattan Projesi IRT'de sızdıran bir tünelle ilgili.
Era policía metropolitano, rápidamente ascendió a detective, luego pasó a ser detective privado.
Bir Metro polisiymiş kısa sürede bir dedektif olmuş, sonra özel dedektife dönüşmüş.
No hay cambio para el metro.
Parkmetre için para bozamam.
10 de Diciembre, estudiante en el metro.
10 Aralik, Metro Ortaokul Ögrencisi.
¿ Revisaste las cámaras de vigilancia del metro?
Metro görüntülerini kontrol ettin mi?
Quiero un metro desde el lado de la x.
X'in kenarından 90 cm istiyorum.
Eso es como si tú y yo nos disparamos nuestra caca a metro y medio. Qué guay.
- Kakalarımızı 5 fit uzağa atmamız gibi.
Vendrás conmigo porque mido más de 1 metro 80 y tú no eres guapo.
Tehlike 5 devam ediyor. Benimle geliyorsun çünkü boyum kesinlikle 1.80'den uzun ve sen yakışıklı değilsin.
No, a menos que sus brazos midan más de un metro.
Bunun için kollarının 1.5 metre olması gerek.
Bueno, según esto, el asesino era más bajo, apenas un metro cincuenta y zurdo.
Bu sonuca göre, katil daha kısa, neredeyse 1.50 boylarında ve solak.
En una ocasión monté "A Chorus Line" en un andén del metro cuando nuestra compañía perdió el sitio.
Bir keresinde tiyatromuz yerinden olduğunda'A Chorus Line'ı metroda sahnelemiştim.
¿ Todavía está funcionando el metro?
Şu anda metro çalışıyor mudur?
Baje la aplicación del mapa del metro.
Metro haritasının uygulamasını indirin.
La última vez que la vi, media poco más de un metro y medio... 61 / 2... y estaba corriendo de arriba a abajo en el pasillo... en este pequeño overol rosado y con coletas.
Onu son gördüğümde şu kadarcıktı... 50 cm. Örülmüş saçları ve tulumuyla oradan oraya koşturuyordu.
Han valido la pena los cuarenta y cinco minutos de viaje subterráneo.
Kesinlikle 45 dakika metro yolculuğuna değdi.
Acabo de descubrir que parada de metro está más cerca de mi apartamento.
Evime en yakın metro istasyonunu daha yeni öğrendim.
¿ Jugar surfistas del metro? Nuestro primer baile. ¿ Qué estás haciendo?
Yoksa Subway Surfers mı oynayacağız? İlk dansımız. Ne yapıyorsun?
Mi tren salió en el momento que tu reunión estaba terminando, así que pensé que podíamos caminar juntos a casa.
Metro tam sizin toplantının bitiş saatinde burada oldu, Ben de eve beraber gideriz dedim.
¿ No podías haberme dicho que cambiaste de opinión... antes de entrar al metro así?
Metroya böyle çıkmadan önce bana fikrini değiştirdiğini söylemez miydin?
Mierda, es mejor que tomar el puto autobús y el metro y malgastar el dinero en taxi.
Metronun kaltağı olmaya ve taksilere deli gibi para vermeye devam et.
Y un hombre adulto en buena condición física puede saltar un metro y medio.
Fiziksel durumu çok iyi olan yetişkin bir erkek 1.5 metre zıplasa.
# Acábo de conocer a este chico de un metro setenta #
* Beş adım yedi parmak boyundaki bu adamı yeni tanıdım *
El metro fue mala idea.
Metro kötü bir fikirdi.
Y además después de ese pescado, necesitaría que me llevaras hasta el metro.
Bir de yediğim o balıktan sonra beni metroya kadar taşıman gerekebilir.
Sin taxis, sin metro, sin estrés, calles tranquilas y vida silvestre de verdad.
Taksi yok, metro yok, stres yok. Sessiz sokaklar ve vahşi hayat var.
Viajamos por subterráneo y en taxi.
Metro ve taksiyi kullandık.
En los túneles del subterráneo es donde están.
Metro tünellerinde dolanıyorlar.
Cubre el metro y los trenes de la ciudad, ¿ verdad?
Şehrin tren ve metrolarından siz sorumlusunuz değil mi?
Hubo un asesinato hace dos días. Un sin techo apuñalado en el andén del metro del Centro Cívico.
Evsiz adamın biri,... Civic Center'da bir metroda bıçaklandı.
Y pensé que era un poco sospechoso que Odum nunca me dijera que estaba en el andén del metro.
Odum'un bana o platformda olduğunu söylememesi oldukça şüpheli geldi.
Fue en el metro, la calle 30.
Caddedeki metro istasyonu.
¿ Puedes decirme lo malo que va a pasar en el metro?
Metroda ne gibi kötü bir şey olacağını söyler misin?
- No lo sé, no me lo quiere decir, sólo que tenemos que bajar a la estación de metro de la calle 30 cuanto antes, o algunas personas van a salir lastimadas.
- Bilmiyorum, bana söylemiyor. Tek söylediği " Bir an önce 30. Caddedeki metro istasyonuna gitmemiz gerekiyor...
Fuentes me dicen ha habido una explosión en la estación de metro de la calle 30.
Aldığımız bilgilere göre 30. Caddedeki metro istasyonunda bir patlama yaşanmış.
Policías y bomberos han sido desplegados a la escena, pero algunos de esos trabajadores de rescate están teniendo un momento muy difícil para llegar a la plataforma del metro.
Polis ve itfaiye erleri olay yerini ablukaya almış durumda. Ama kurtarma ekibi istasyon durağına ulaşmakta çok güçlük çekiyor.
Ha habido una explosión en la estación de metro en la calle 30.
30. Caddedeki metro istasyonunda bir patlama yaşanmış.
Ha habido un colapso parcial o completo de esa plataforma de metro.
Metro istasyonunda irili ufaklı çöküntüler yaşanmıştır.
Mamá, yo lo vi en el metro, tenía la bolsa de lona.
Anne onu metroda gördüm. Çantayı o taşıyordu.
Bueno, pensé que ambos querrían saber que la Oficina de Tránsito encontró una pistola en la vía de metro a un par de cuadras del departamento de Arthur West.
İkiniz de bilmek istersiniz diye düşündüm Ulaştırma Bürosu, Arthur West'in evinden iki blok ötede metro hattı üzerinde bir silah buldu.
Mide más de un metro noventa y es guapo.
Adam bir doksan ve muhteşem görünüyor.
A metro y medio de distancia.
Bir metre uzağında.
Llévame a la terminal del subterráneo en la novena.
Beni dokuzuncu cadde metro istasyonuna götür.
Hay como un metro de barro afuera.
Bahçede bir çamur birikintisi oluşmuş.
Por cualquier delito grave en el metro, nos envían una copia del informe. Sí.
Evet.
En el metro, atrapado debajo de...
Metrodayız.