Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Meté
Meté Çeviri Türkçe
4,206 parallel translation
Alimentado a través del tubo que se mete en mí
# Bana bağlı bir tüple besleniyorum #
El pánico se mete en la carne, la ensombrece, mata el sabor.
O panik de etine süzülür onu karartır ve tadını bozar.
Cuando a Martin se le mete algo en mente, nunca se rinde.
Martin bir şeye başladı mı, hayatta vazgeçmez.
Pero cuando se les mete en la cabeza cómo quieren tener sexo son como un tren sin frenos.
Nasıl sikişmek istediklerini bir kere kafalarına koydular mı, durduramazsın.
Le doy sus pantaletas y las mete en su bolso y me mira para ver qué opiné.
Ben de iç çamaşırını verdim. Çantasının içine koydu ve nasıl bulduğumu anlamak için bana baktı.
Se mete totalmente bajo tu piel.
Kendini kaptırıyorsun.
Por ello odiamos realmente si alguien viene, se mete y jode todo ese duro trabajo.
Ve birden ortaya çıkıp sıkı çalışmamızın içine edenlerden hiç hoşlanmayız.
Un trasero como ese se te queda en la vista tanto como ella se mete en tu bolsillo.
Böyle kısa kuyruklar gözünün içine bakarlar. Tabii elleri de cebinin içinde olduğu sürece.
Explora sentimientos, pero se mete debajo de su piel.
Duygu ve düşüncelerini açığa vuruyor ama kızı uyuz ediyor.
Si se mete con nosotros, ya verá.
Bizimle savaşırsan seni mahvederiz.
Quiero decir, quien mete "El Mentalista" en una lista de sus series favoritas?
En sevilen TV dizisi olarak Mentalist'i kim listeye koyar ki?
Ella no lo puede ver porque la gente se mete en el medio.
Bunu göremedi, çünkü aramıza hep insanlar girip duruyor.
¿ Enserio vas a escuchar a este tipo quién ni siquiera se mete la camisa?
Tişörtünü bile pantolonunun içine atmayan bu adamı gerçekten dinleyecek misiniz?
Cuando esto pasa, se mete en mi cabeza.
Böyle olduğunda, kafama takarım.
Y cuando se me mete en mi cabeza...
Kafama taktığım zamanda- -
Bueno, pero cuando se mete alguien, la gente normalmente cambia de llave.
Normalde eve hırsız girdi mi, insanlar anahtarları değiştirmek isterler.
¿ Se mete con ellas?
Kendini de yıkıyor?
La boca de mi padre. - Mete, saca...
Ian'ın siki, babamın ağzı girişler, çıkışlar, girişler, çıkışlar...
La próxima vez, mete algo de Debbie, de Carl o de Liam con la suya.
Bir dahakine yanında Debbie, Carl ya da Liam'ınkileri de atarsın.
Hace años que se mete en problemas.
Yıllardır başını belaya sokuyormuş.
Huele tus camisas. Mete la nariz en tus camisas y calcetines.
Kadin senin gomleklerini ve coraplarini kokluyor.
Mete el dedo allí. Ellos lo van a chupar.
- Parmağını buradan batır.
¿ Porqué demonios se mete en la parte de atras?
- Ne diye arkaya oturuyorsunuz ki?
- Se mete con tu metabolismo.
- Metabolizmanı bozar.
Se mete en su confortable cama por las noches. Sin tener ni idea de lo que pasa de verdad ahí fuera.
Çoğu kişi dışarıda yaşananlardan bihaber gece sıcak yatağına yatıverir.
¿ No ves en qué lío nos mete el conejito de tu amigo de mierda?
"Tavşan" ın ne yaptığını gördün mü? O zavallı omurgasız arkadaşının!
Aquel que se mete con nosotros, los colgamos al revés.
Eğer benimle dalaşırsan seni baş aşağı sarkıtırım.
Proust mete miedo.
Proust adamı korkutuyor.
Nadie hace lo que hiciste y se mete en la cárcel.
Canının istediğini yapıp kendini içeri tıktıramazsın.
a veces Nos sentamos Juntos viendo al mar y este cuando se mete el sol ahi en la playa siento su cuerpo vibrar cerca de mi.
Bazen yanyana oturmuş denizi seyrediyoruz güneş ufuk çizgisinden kaybolurken sahilde o küçücük bedeninin titreyişini hissediyorum.
Si alguien se mete contigo, házmelo saber
Sana bulaşan olursa, bana haber ver.
lo que, sin importar la agitación a este chico aquí se mete en, yo estaré allí.
benim orada onun yanında olacağıma seni ikna edeceğini düşünüyorum.
Si dejo mi brazalete en la cocina, ¡ lo mete a un cajón de la cocina!
Mesela bileziğimi mutfak tezgâhında unutmuşsam mutfak çekmecesine koyuyor.
Es horrible cuando se sale y se mete en tu boca.
Bunlar yırtılınca ağzına tüyler giriyor.
Si alguien se mete con tu familia, estás obligado por honor a encargarte tú mismo.
Birisi senin ailenle uğraşırsa, bunu kendin halletmeyi onur meselesi yaparsın.
Y tu amiga siempre se mete en mis asuntos de cualquier forma, así que creo que esto lo nivela.
Arkadaşların da benim işlerime karıştıkları için durum eşitleniyor.
Sabes como se mete Kenzi en algunas cosas...
Kenzi'yi bilirsin, birşeyleri patlatmakta üzerine yoktur..
Si, el chico es salado, se mete debajo de mi piel.
Evet. Çocuk bir tuzlu...
Tan pronto abro la puerta, se me mete en casa.
Ve ne zaman kapıyı açsam, hemen evimin içine giriyor.
Y Billy le agarra del brazo, se lo mete en la freidora hasta aquí, y lo aguanta ahí dentro, con cuchillo y todo.
Billy adamın kolunu tutar. Buraya kadar fritözün içine sokar, ve öylece tutar, bıçak ve diğerlerini.
Cuando se te mete dentro, nunca más vuelve a salir.
Sonra içine girer ve dışarı çıkmaz.
Entonces eso mete a Julian y Robert en el juego, mucho.
Öyleyse Julian ve Robert üzerine bahisleri açalım.
Al igual que una anciana que vive en un ático en su propia y mete sus gatos después de su muerte.
Tavan arasında yalnız yaşayan ve ölen kedilerinin içini dolduran yaşlı bir kadın kadar.
Mete las manos y cógele el móvil.
Elini sok, telefonu kap.
Mete la cabeza y relaja el cuerpo.
Düşme anında kafanı öne eğ ve kaslarını gevşet.
Mete tu culo en el camión.
Sen içeri geç otur.
¡ Mete el amuleto en la bolsa! Vale, no estas muerta.
Tılsımı poşetin içine koy. Pekala, ölmemişsin.
¿ Por qué se mete en esta casa?
Neden bu eve gelip duruyor?
Nadie se mete con alguien con cáncer.
Kimse kanserliyle uğraşmaz.
El nacimiento se mete con la química de su cerebro hasta que no pueden diferenciar que es real y que no.
Doğum ; neyin gerçek olup olmadığını anlayamayıncaya kadar beynin kimyasını darma duman ediyor.
Tú eres el que se mete en problemas, amigo.
- Derdi olan sensin dostum.