English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Mirándo

Mirándo Çeviri Türkçe

20,932 parallel translation
Si nos estaban mirando, es porque soy la bomba.
Bakıyorlardıysa bunun sebebi taş gibi olmam.
¿ Qué estás mirando?
Neye bakıyorsun?
Él sólo se sienta allí mirando a su cuerpo.
Orada durmuş annesinin cesedine bakıyor.
Una plantilla, que puedan contemplar. Es el hombre malo trajeado en el edificio mirando directo hacia el césped suburbano.
Yırtık kıyafetli işçiye yukarıdan bakan taşralı kadını hor gören bir figür.
Pero, a medida que el monstruo se está muriendo, el Agente se da cuenta que ha estado mirando en el espejo.
Ama canavar ölürken polis aynaya baktığını fark etmiş.
Y puesto que paso gran parte de mi tiempo mirando señales de satélites, decidí analizarlas con vuestros ordenadores que, por cierto, si alguna vez hacéis liquidación me lo hacéis saber.
Günümün çoğunu uydu sinyallerine bakarak geçirdiğimden ben de bilgisayarlarınızla analiz etmeye karar verdim. Bu arada zararına satış falan düşünüyorsanız haberim olsun. Her neyse.
Edgar está allí ahora mirando las grabaciones, comprobando su coartada.
Edgar şu an orada. Kamera kayıtlarından kadının doğru söyleyip söylemediğini kontrol ediyor.
Mirando el lado bueno, si no tengo agua, ¿ a quién le importa?
İşin iyi yanı, eğer sulamazsam ne olacağı kimin umurunda.
Sólo estaba pasando bien en Echo Park, mirando el lago, quien debe acercarse furtivamente a mi lado pero el agente especial Jay Griffin.
Echo Park'ta kendi kendime takılıyor göle bakıyordum. Yanıma kim sokuldu tahmin et Özel Ajan Jay Griffin.
Estabas demasiado ocupado mirando hacia otro lado.
Kafanı başka yöne çevirmiştin.
Ni siquiera me estás mirando ahora mismo.
- Bana bakmıyorsun bile.
Te he visto hoy mirando fijamente a tu taza de café durante un minuto.
Sağlam bir dakika baktın.
Resulta que, mirando a los cadáveres tipo de tuvo su efecto. ¿ Cuáles son las posibilidades estás en Tailandia en este momento?
Devamlı ölü bedenlere bakmak insanı yoruyormuş. Şu an Tayland'da olma ihtimalin nedir?
Creo que ahora nos está mirando desde el cielo.
İnanıyorum ki, şuan yukarıdan bizi izliyor.
Estamos mirando un crayón.
Bir boya kalemine bakıyoruz.
- Mylene, nos está mirando.
Mylene şu anda bizi izliyor.
Vi a un hombre mirando hacia arriba en la ventana de mi apartamento.
Penceremden içeri bakıyordu.
Disculpa el retraso, estaba mirando tu archivo.
Üzgünüm geciktim, dosyanı inceliyordum.
Siento que podría pasar el resto de mi vida sólo mirando esto.
Hayatımın geri kalanını buna bakarak geçirebilirim.
Estás mirando a la primera y única copia aquí mismo.
Tek kopyasına bakıyorsun şu anda.
¿ El tipo que está en el bar mirando en esta dirección, lo conoces?
Bardaki adam bu tarafa bakıyor tanıyor musun?
¿ Te quedas mirando mucho?
Dik dik bakma!
- ¿ Te quedas mirando mucho?
- Dik dik bakma!
Sigue mirando.
Bakmaya devam et.
¿ Qué estás mirando? No dispares.
- Neye bakıyorsun sen?
Estoy mirando tus fotos en este momento.
Şu an fotoğraflarına bakıyorum.
♪ miradas distantes pero mirando bueno y no a la inversa ♪
# Mesafeli görünüyor fakat güzel görünmesine rağmen başka yol yok #
Buen trabajo mirando hacia adelante.
Dümdüz ileri bakışın çok iyi.
Es oriental y nos está mirando.
Uzakdoğuluya benziyor. Sanki bize bakıyor.
Pero nos está mirando, ¿ no?
Ama sanki bize bakıyor gibi, değil mi?
Estaba mirando a Irving todo el tiempo.
Dava boyunca Irving'e bakıyordum. Ben de.
Muy bien. Estaremos mirando primero... la entrada del 30 de noviembre.
Pekala. 30 Kasım'a bakıyoruz ilk önce.
Miré a este Juez durante ocho semanas... y pensé que estaba mirando a la sabiduría, pero tal vez estaba viendo prejuicios.
Bu hakime sekiz hafta boyunca baktım ve bir bilgeye baktığımı düşündüm,... ama belki de sadece bir önyargıya bakıyordum.
Luego se quedó allí, mirando las llamas.
Sonra durup ateşleri izledi.
Los Fuller son como osos polares albinos que beben leche en una tormenta de nieve mirando Frozen.
Fuller'lar albino kutup ayıları gibi kar fırtınasında süt içip Frozen izleyen ayılar.
Y estoy mirando hacia arriba
Şimdi bakıyorum.
Nos dormimos mirando una película.
Film izlerken uyuyakalmışız.
Me estaba mirando con una gran sonrisa cuando lo hizo.
Yaparken bana bakıp kocaman gülümsüyordu.
Te estuve mirando toda la noche.
Tüm gece seni izledim.
Está mirando con desdén.
Gözlerini deviriyormuş.
¿ Para qué estoy mirando?
Ne amaçla bakacağız?
Estaba arriba mirando por la ventana.
Pencereden dışarı bakıyordu.
- ¿ Solo están mirando?
- Sadece bakıyor musunuz?
Y voy a los chicos... me están mirando... como si les estuviera acusando.
Ve bu adamları sanki kendilerini suçlarmışım gibi bana bakar durumda bulurum.
Todos la estan mirando.
Her birinin onda gözü var.
Hrafn se quedó mirando como queriendo matar a alguien.
Hrafn arkasından öldürmek ister gibi baktı.
Eso no quiere decir que no esté mirando.
Bu, izlemediği anlamına gelmez.
Me hiciste allanar un apartamento, robar un disco duro, y acabé mirando al cañón de una loca, que me dice que soy una tuerca en una rueda trabajando para algo llamado Samaritan?
Birisinin evine girdirttiniz. Oradan bir harddisk çaldım. Sonra bana silah doğrultup çarkın dişlisine takılmış ufak bir parça olduğumu ve Samaritan diye bir şey için çalıştığımı söyleyen bir kadınla karşılaştım.
El problema con la vigilancia masiva es que, nunca sabes quién está mirando.
Toplu gözetimin sorunu kimin izlediğini bilememek.
Me estás mirando.
Bana bakıyorsun.
[Llanto ] [ Sollozando más fuerte] ¿ Qué estás mirando?
Neye bakıyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]