Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Miserables
Miserables Çeviri Türkçe
1,002 parallel translation
- Y ahora pregúntate, qué podría obligarme en este mundo a delataros a vosotros, miserables criaturas, a ese hombre único.
"Ve söyleyin bana, böylesine müstesna birini... "... siz sefil insanlara ifşa etmeye... "... hangi kuvvet beni zorlayabilir? "
Querida Patsy, Lamento abandonarte tan pronto, pero me ha surgido la ocasión de alquilar un coqueto piso para mí sola, entenderás que no puedo permanecer en alojamientos miserables.
Sevgili Paley, senden bu kadar erken ayrıldığım için üzgünüm ama kendime küçük bir daire tutma şansını yakaladım, artık ucuz meskenlerde kalamayacağımı anlayacağından eminim, neredeyse köle gibiyim.
Miserables muchachos!
Bu okuldan kovulacaksınız.
Hasta la vista, miserables.
Hoş çakalın zavallılar.
Hemos comprado este banco tranquilo y distinguido, y será más rentable que vaciar unas miserables... Cajas fuertes.
Bu sessiz, zevkli, küçük bankayı satın aldık ve bize daha çok kar sağlayacak, zavallı kasaları bulup da soymaktan.
Una muerte es uno de los raros acontecimientos que se pueden rodar en estos pueblos miserables.
Ölüm, bu bedbaht köylerde gerçekleşen ender olaylardan biridir.
Ésta se encuentra en uno de los pueblos más miserables.
Burası en sefil köylerden biri.
Con la ayuda de los antifascistas de todo el mundo, la calma, el trabajo, la felicidad, reemplazarán a la guerra civil y harán desaparecer para siempre los miserables hogares que este film os ha mostrado.
Tüm dünyadaki antifaşistlerin yardımlarıyla sivil savaş huzur, istihdam ve mutluluk getirecek ve bu filmde gösterilen sefalet içindeki evler sonsuza dek yok olacaktır.
¿ Unos dólares miserables, si tendrás todo el capital?
Bütün mirasa konabilecekken, birkaç dolar kazanmayı mı?
Santifica estos abundantes platos para nosotros miserables pecadores.
Biz sefil günahkarların bu cömert yemeğini kutsa.
Una vez, me compro por unas miserables $ 10.
Önce siz beni ucuz bir £ 10'a satın aldınız.
¡ Malditos sean por abandonar asi a su capitan... traidores miserables, Judas Iscariote, viboras en el cesped... lobos en piel de oveja!
Bu yolda kaptanımızı yalnız bırakanlara yazıklar olsun. Sizi aşağılık yılanlar. Sizi koyun kılıklı kurtlar!
Algo como "Los Miserables".
"Sefiller" gibi bir şey.
Borrachos miserables...
Sefil sarhoşlar sizi!
Vale más que las vidas de cien miserables marineros podridos de ron. Es la perfección.
Mükemmelliğini onca denizcinin hayatına mal olmasından alıyor.
Son un puñado de miserables rompecorazones.
- Bu iş kalp kırıklıklarıyla dolu bir iş.
Esos miserables cobardes... Bob y Charlie Ford.
Alçak korkaklar, Bob ve Charlie Ford yapmış.
Esos miserables alemanes.
Rezil Almanlar.
¿ Recordais cuando leimos Les Miserables?
Sefilleri okuduğumuzu hatırlıyor musunuz?
Serán aplastados en el lodo como miserables lombrices.
Mendebur solucanlar gibi çamurun içinde b.k yiyeceksin!
Ignorante, asquerosos, arruinan el campo abierto... con sus miserables cercas.
Aşağılık, iğrenç herifler. Açık arazilerimizi kahrolası çitleri çekip yağmalayacaklar.
Si le parece se la daré a los miserables fracasados como usted, o al imbécil de su hermano para que la despilfarren.
Sen ve aptal kardeşin gibi beceriksizlere mi vermeliyim?
Sólo con 500 miserables dólares de una póliza de seguro de vida.
500 dolar değerinde bir hayat sigortası dışında hiçbir şey.
Sólo doce miserables peniques.
Sadece on iki adi peni vereceksiniz.
Para él, tuvo que hacer los trabajos más miserables.
Bu adam için, en aşağılık işleri yapmak zorunda kaldı.
¡ Fuera, ladronzuelos, miserables inoportunos! ¡ Eh!
Size, beni rahatsız etmek neymiş göstereceğim!
Y no con 11 miserables dólares.
Onbir kokuşmuş dolarla değil.
Esperaba poder mostrar un escarmiento con ellos por si alguno de estos miserables dudaba a quién servir.
Bu sefillerin bana hizmet etmeye tereddüt etmeleri halinde ne olacağını göstermeyi dört gözle bekliyordum.
Miserables tramposos, metanse en sus cosas.
Avareler takımı sizi! Kendi işinize bakın!
- Fano! .. miserables..
Fano çikolataları!
Los más miserables no visten a la moda.
Son dönemde fakirler sizin gibi giyinmiyor.
Una de esas casas donde vive una multitud de seres andrajosos y miserables... y con escaleras mugrientas
Kirli merdivenleri olan sefillerle dolu bir apartman.
¿ Por qué algunos siempre se divierten... y otros somos tan miserables?
Neden bazıları bu kadar şanslıyken.. ... diğerleri bu kadar zavallı oluyor?
Seréis miserables e hipócritas...
Neden sizi sefil, sizi ikiyüzlü- -
Habrá que evitar que esos miserables se organicen y empiecen a protestar.
O aptallar saçma sapan sorunlar yaratabilir.
¡ Qué miserables!
Siz ve sizin gibiler...
Si tan solo tuviéramos mil dólares miserables
Vermeliyiz sadece bin kayme
Te dejo a ti y a esta gente con sus miserables pueblos y tu guarida de superstición si pierdo.
Eğer kaybedersem, senle birlikte kutsal batakhaneni ve bu kokuşmuş... köylerdeki sefilleri bağışlarım.
Pienso que talvez ahora serán lo suficientemente fuertes como para aguantar todos los miserables e interminables días que tenemos por delante.
Belki de önümüzdeki zavallı ve... sonsuz günlere dayanabilirler.
¿ Crees que es uno de esos miserables pastores?
Onun, o alçak koyun çobanlarından biri olduğunu düşünmüyorsun değil mi?
Rodear a esos miserables.
Dilencilere yandan saldıracağız.
Tontos miserables.
Zavallı aptallar.
¡ Sois unos miserables!
Çok acımasızsın. Bu kadar yeter.
Sabe, señora, cuando unos tipos como nosotros marginales, vagabundos, miserables, perdedores llámenos como quiera.
Ne zaman bizim gibi bir yığın dışlanmış, serseri, silik, aylak, hayata yenilmiş ne dersen de.
Buenas noches, imbéciles miserables.
İyi geceler, zavallı sersemler.
Fui allí... abrí Ia caja y sólo había 12 miserables dólares.
Oraya yeni gelmiştim. Kasayı boşalttım ve 12 berbat doları aldım.
¡ Barred a esos miserables!
Kurşunları ziyan etmeyin. İleri!
Todo por veinte miserables dólares.
- Tüm bu eziyet kıytırık bir 20 papel için.
Y en cuanto al ganado, esos miserables sacos de pulgas...
Sığırlara gelince, onlar sefil, sıska pire torbalarıdır...
Sois la pandilla de miserables más grande que he visto en mi vida.
Hayatımda gördüğüm en sefil adamlarsınız.
En la República Soviética no debería haber niños miserables y sin hogar.
Sovyetler Birliği'nde olmamalıdır.