Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Musa
Musa Çeviri Türkçe
1,658 parallel translation
El Pequeño Jack bebiendo, Moisés sodomizando a Jinxy, ¿ y me dices que no ha habido monerías?
Küçük Jack içki içiyor, Musa sapık ilişki kuruyor ve sen ortada dalavere yok mu diyorsun?
Piense en su musa y en las colas alrededor del teatro.
Esin perinizi ve tiyatronun dışındaki kuyruğu düşünün.
Pásalo con tu musa.
Sanat tanrıçanla geçirmen için mi?
- Así es. Moisés dijo eso.
Musa söylemiş.
- ¡ Moisés!
- Musa!
Sé que todos recordáis que cuando Moisés bajó de la montaña
Musa'nın dağdan inişini hepiniz hatırlıyorsunuz.
¿ Qué hizo Moisés cuando vio a esos degenerados y enviciados pecadores?
Musa o günahkarları görünce ne yaptı?
En su ira, Moisés escarmentó a esos pecadores.
Musa o günahkarların yüzlerine vurdu.
Hola. Yo soy Helen, la musa de Quincy.
Merhaba, ben Helen, Quincy'nin ilham kaynağı.
Conocí a tu musa y a tu putita.
Hey, şimdi ilham kaynağın ve küçük fahişenle tanıştım.
" " Después de la muerte de Moisés, Jehová habló a Josué diciendo...
"Musa'nın ölümünden sonra, Tanrı, Yeşu'yla konuştu ve dedi ki :.."
" " " Mi siervo Moisés ha muerto.
"... Musa kulum öldü. "
Debo agradecerle a mi encantadora musa.
Güzel ilham kaynağıma teşekkür etmeliyim.
Esto es como encontrar la coleccion de DVD de Moisés.
Bu, Musa'nın DVD koleksiyonunu bulmak gibi.
Recita.. deleitanos con tu musa..
İlhamınızdan biraz da bize bahşedin.
Tu musa.
İlham perin.
- Los que Dios le dio a Moisés.
- Tanrı Musa'ya söylemiş, Rose...
Como Moisés al faraón.
Musa'nın Firavun'a yaptığı gibi.
¡ Estate callada, musa!
Kıpırdama, ilham perisi!
Santo Moisés, es precioso.
Kutsal Musa, bu çok güzel.
Jesús y Moisés se juntaron para comer hace un par de años y creo que fue así. Jesús y Moisés se juntaron para comer hace un par de años y creo que fue así.
İsa ve Musa, bundan bir kaç yıl önce buldular, sanırım.
¿ Qué es lo que tiene que ver Moisés con la Navinnukah?
Musa'nın Hanukkah ile ne ilgisi var ki?
Moisés y Jesús...
İsa ve Musa...
- ¿ Y el cantante y su musa?
- Şarkıcıyla, esin perisi?
¿ Acaso no habló Moisés con un arbusto?
Musa, bir çalıyla konuşmuştu, değil mi?
Me senté al lado de Chase Witherspoon creo que fue Moisés... Moisés, quien dijo, mientras miraba hacia el Mar Rojo : Ábrete, tengo que llegar a una reunión urgente.
Sanırım Musa'ydı, evet oydu, Kızıl Deniz'e bakıp dedi ki "Açıl, NRA toplantısına yetişmeliyim!"
Hola, Moses.
Merhaba Musa.
- ¡ Esto es una boda!
Musa, Düğün yemeği hazır!
¡ Moses!
Musa!
¡ Moussa, ven a arreglar este control remoto!
Musa, gel de tamir et uzaktan kumandayı!
Cruzando el puente de la musa de Mark Twain... y la tumba de Jeff Buckley... con el aire dándote... en la cara y saliendo por la otra ventana.
Mark Twain'in ilham perisi, Jeff Buckley'in ise... ölüm döşeği olan nehrin üstündeki... köprüden geçerken, akşam rüzgarı... saçını okşayıp diğer pencereden çıksın.
La musa y el ángel guardián en una persona.
Peri ve yardım meleği aynı bedende buluşmuş.
- Moisés.
- Musa.
Moisés, he vuelto a caminar.
Musa, tekrar yürüyorum.
Y cuando el destino era injusto con alguno de mis hijos, sentía que le prendía fuego a mi musa.
Ama felek sillesini haksız yere çocuklarıma savurduğu anda ilham perim zıvanadan çıkabilirdi.
Entonces Damiano conoció a su musa, Linda Lovelace, y todo cambió.
Sonra Damiano şans meleğiyle tanıştı, Linda Lovelace, ve herşey değişti.
Yo buscando Seyhmuz Abi. Yo Musa.
Ben Şehmuz abiyi arıyorsa.
Compatriota.
Musa ben, hemşeri.
Seyhmuz Abi, al fin te encuentro. Soy tu compatriota, Musa. ( ( en dialecto kurdo ) )
[KÜRTÇE KONUŞUR] ( Sonunda Şehmuz abi, seni buldum.
No te entiendo lo que decís
Ben hemşerin, Musa. ) Ne diyorsun sen?
Yo Musa. Qué pasha?
Ben Musa.
El pasha morir y enterrar Soy Musa.
Paşa rahmetli olmuş. )
Musa. De Hakkari. Hijo de Kadir.
( Ben Musa'yım, Musa.
¿ Es un Salmo de David?
Musa'nın Zebur'u muydu?
Todos fueron a ver al dueño, por supuesto.
Musa'ya ve bana geldiler tabii ki.
Tu Musa.
İlham Tanrıçanı.
Creo... ¡ que podrías ser mi musa! Te pintaré.
Sanırım... benim ilhamım olabilirsin!
¿ Moisés?
Musa Peygamber mi?
Vieja.
Musa kadar eski.
"¡ Venid a ver!"
Musa o zaman çok zor yürüyordu.
pero fué luego del primer retrato de mi hija Julia que me hice conocido pero la perdí - Así que ella es su musa
Annesi öldü.