English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Máldito

Máldito Çeviri Türkçe

41,575 parallel translation
Sabes perfectamente bien qué es un maldito zopenco, maldito zopenco. - ¿ Qué?
Mankafanın ne olduğunu çok iyi biliyorsun, lanet olası mankafa.
Es un maldito zopenco.
O lanet olasıca bir mankafa.
Este tubo está programado para 1886, el día que la mandé al futuro y empezó todo este maldito caos.
Bu tip 1886'ya programlanmış halde. Aleti geleceğe gönderdiğim ve tüm bu karmaşanın başladığı tarih.
¡ Te voy a disparar en la cabeza. y tomaré a mi maldito perro!
Kafandan vuracağım ve lanet köpeğimi geri alacağım.
Hubo un maldito tiroteo.
Silahlı çatışma oldu.
Ellos... ellos tiraron al maldito perro por el puente.
Köpeği lanet olasıca köprüden attılar.
Pero no es como ser un maldito hombre lobo.
Ama lanet kurt adam olmak gibi bir şey değil, değil mi?
Dame el maldito teléfono, ya mismo.
Ve şu lanet telefonu, hemen!
Solo es un maldito desgraciado con suerte.
O sadece şanslı bir piç.
Eres un maldito idiota.
Tam bir sikiksin.
El maldito Noah Solloway.
Siktiğimin Noah Solloway'i.
Un maldito cuchillo se metió en tu garganta.
Boğazına bir bıçak girdi!
No siquiera sabía que ese maldito salió de prisión.
O aşağılık herifin hapishaneden çıktığını bile bilmiyordum.
... donde quiera, cuando quiera? ¡ Es un maldito hombre libre y estamos atorados en esta mierda!
O özgür bir adam ve biz bu bokun içinde sıkışıp kaldık.
¡ La dejé con su maldito padre!
Onu lanet olası babasına bıraktım!
- ¿ "El Templo Maldito"?
- Ne? Ne? - " İndiana Jones :
Digo, no fue hace mucho que te caíste de un maldito acantilado...
Sen o lanet falezden düşmeden çok önce değildi.
No atendías tu maldito teléfono tampoco.
O lanet telefonunu da açmadın.
Lo que sea, es el maldito "Cielo".
Çok da tın, cennetteyiz sonuçta.
¡ Vamos! Es decir, no fui el maldito Gandhi, pero era buena.
Tamam Gandi değildim belki ama kendi halimde bir insandım.
Ya sabes, moriste por mí porque estabas aburrido y te sentías atrapado por Helen, tus hijos tu maldito suegro. Y querías una aventura pero me escogiste a mí que había perdido un hijo y que estaba increíblemente triste. No me podías abandonar así que te convenciste de que me amabas.
Bana aşık oldun çünkü sıkılmıştın, Helen, çocuklar ve kayın pederin tarafından kapana kısılmış gibi hissediyordun ve bir ilişki yaşamak istedin çocuğunu kaybetmiş olan beni seçtin inanılmaz mutsuz olduğum için beni bırakmayacaktın bu yüzden kendini beni sevdiğine ikna ettin bende kendimi seni sevdiğime ikna ettim çünkü mutsuz birinin beni uzaklara götürmesine ihtiyacım vardı.
¡ Arranca el maldito bote!
Çalıştır şu lanet botu!
Lo sabía por todo el maldito grafiti en el muro.
Grafitileri yapanlardır bence.
¡ Cierra el maldito hocico!
Kapa lan çeneni!
¡ Maldito sea!
Kahretsin!
¡ Maldito asesino hijo de puta!
Katil deyyus!
No. Ese viejo maldito no tenía amigos.
Hayır, o yaşlı piçin hiç arkadaşı yoktu.
Este policía... este maldito y rudo sujeto uniformado, me gustaría verlo, encontrarlo en algún lugar.
Şu polisle silahlı ve rozet zımbırltılı adi herifle bir yerde karşılaşmayı çok isterim.
Porque si no lo haces, lo juro por todos los Cielos, ¡ iré al otro lado y te arrancaré el corazón de tu maldito pecho!
Çünkü söylemezsen, sana yemin ederim buraya tekrar geleceğim ve lanet olası kalbini söküp çıkaracağım!
Maldito estafador.
Seni pis hilekar herif.
Vamos a arrestar a ese maldito de Moondog y a cualquiera que lo esté ayudando.
Bu Moondog şerefsizinin kim olduğunu ve... ona yardım edeni de bulacağız.
Bueno, para usar tu analogía, tengo un maldito misil fabuloso.
Senin mecazını devam ettireyim o halde... Elimde bir devasa füze var.
Quizás su auto fue robado y el maldito se fue a dar un paseo.
Arabası çalınmış olabilir, ve aşağılık herif çalıntı bir arabayla bunu yaptı.
¡ Maldito seas!
Canın cehenneme!
Bueno, si no echas para atrás, me convertiré en su maldito abogado.
Eğer geri adım atmazsan onun avukatı olacağım.
Entonces, para cuando el hombre llega a la casa, toca el timbre, y cuando abren la puerta, les dice : "¿ Saben qué? Quédense con su maldito gato".
Kapıyı açarlar ve adam onlara dönüp "İstemiyorum lanet krikonuz sizin olsun." der.
- Sonríe, maldito hijo de perra.
- Hadi oradan.
- No. ¿ Nos matamos por salvar este maldito lugar y ella decide levantarse e irse?
Burayı kurtarmak için biz bir yerlerimizi yırtalım, o çekip gitsin mi?
No soy un maldito yonqui, Dra. Brockett.
Ben hap bağımlısı değilim Dr. Brockett.
Tienes que estar bromeando. ¿ Es un maldito informante?
- Yok artık, muhbir mi?
Nunca te metas con un maldito abogado de Harvard.
Asla bir Harvard avukatıyla uğraşma.
¿ Y por qué habría de ayudarte si fui a cuatro patas a rogarle a tu socio y de todas formas perderé mi contrato por comerme un maldito par de barras de salvado?
Peki ortağına el pençe divan gitmiş olmama rağmen sırf bir iki kepekli bar yedim diye kira kontratımı kaybedecekken neden sana yardım edeyim?
No tendría que prepararme para Cahill si hicieras tu maldito trabajo y desestimaras este caso.
Eğer lanet olası işini yapıp davayı düşürseydin Cahill için hazırlanmamıza gerek olmazdı.
- Jessica, el tipo es culpable. - Y tú eres su maldito abogado.
- Sen de onun avukatısın ve bu davayı üstlendin.
Y si solo es para mandarnos al pie de la montaña otra vez, entonces no me importa qué tengas que hacer. Gana el maldito caso.
Bizi tekrar aşağı yuvarlayacaksa, bedeli ne olursa olsun bu davayı kazanacaksın.
Yo solía conducir por todo el maldito lugar.
Önceden arabadan inmezdim.
Un maldito carro más rápido estaría mejor.
Daha hızlı bir araba olsaydı iyi olurdu.
Piensa que somos un maldito equipo.
Ekip olduğumuzu düşünüyor.
Dios mío, he estado corriendo varios kilómetros por ese maldito bosque.
Aman Tanrım! Az önce tenha bir ormanda kilometrelerce koştum!
El maldito Billy Gavros.
Siktiğimin Billy Gavros'u.
Sí, maldito ingrato.
Evet, nankör köpek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]