Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Nadó
Nadó Çeviri Türkçe
104 parallel translation
Se zambulló en el whisky y nadó hasta mi cama.
Viskinin içine daldı ve dosdoğru yatağımın kenarına kadar yüzdü.
- ¿ Por qué no nadó hacia ella?
- Neden ona doğru yüzemedin?
Uno saltó, y nadó tranquilamente a casa.
Bir tanesi düzgünce atlayıp rahatça yüzerek evine gitti.
Nadó hasta la orilla desde la lancha que llevaba aquella joven francesa.
Fransız kızın sürdüğü bir tekneden kıyıya yüzdün.
La primera vez que Osso se tiró al agua, nadó un rato y volvió a salir.
Werner ilk atladığı zaman biraz yüzdü ve tekrar dışarı çıktı.
Nadó hasta mi barco entre la niebla.
Siste benim botuma yüzdü.
Mi hijo nadó hacia él. El agua fría y la altura...
Oğlum ona doğru yüzüyordu ama soğuk su ve derinlik- -
¿ Por qué nadó así?
Neden gittin?
¿ Por qué nadó así?
Yüzmekteki amacın neydi?
Me tiré al agua y nadó por aquí y entonces me vino a la roca y allí fue donde me quedé.
Suya atladım ve bu tarafa doğru yüzdüm. Şurda görülen kayaya tırmanarak karaya çıktım.
"Tripulación aún a bordo, Nadó hacia U-96,"
"Ekip güvertedeydi hala. U-96'ya yüzdüler."
¿ Me dices que nadó 128 kilómetros hasta la orilla... después de dispararle cuatro veces?
Dört kez vurulduktan sonra 15.000 kilometre.. ... yüzüp kıyıya çıktığını mı söylüyorsun?
Se vistió de mujer, se escondió en un pajar, se arrastró por debajo de una alambrada, nadó en dos ríos y viajó de polizón en un barco a vapor hasta aquí.
Buraya gelebilmek için kadın kılığına girip bir saman balyasına saklanmış. Dikenli tellerin altından sürünmüş, birkaç nehri yüzerek geçmiş ve bir tramp gemiye kaçak binmiş.
Mientras jugábamos una partida me dijo que nadó desnuda en una piscina con Charles Boyer.
Bir bezik oyunu sırasında, bana Charles Boyer'le bir havuzda çıplak yüzdüğünü söylemişti.
Ella nadó a través del Mississippi en Navidad..
Mississippi boyunca yüzmüş hem de Noel'de.
La rata nadó tres minutos antes de ahogarse
Fare, boğulana kadar üç dakika falan yüzmüş.
Y salta hacia el agua, y esa hija de puta nadó 45 minutos antes de ahogarse
O da suya atlamış ve boğulana kadar, tam kırk beş dakika yüzmüş.
Saltó al agua y esa hija de puta nadó 45 minutos antes de ahogarse - ¿ Nick, qué estas haciendo tío?
Suya kendi çabasıyla atlamış ve boğulana kadar, tam kırk beş dakika yüzmüş.
El buen senador sobrevivió a su caída. Y nadó hacia la costa.
İyi senatör düşünce ölmedi ve kıyıya yüzdü.
Habría jurado que nadó hasta la costa con el dinero.
Parayla sahile yüzdüğünden emindim.
Porque, verá... el Beowulf del que oí hablar... nadó contra Breca y perdió.
Çünkü biliyorsun, Benim duyduğun Beowulf, Brecca'ya karşı yüzdü ve kaybetti.
Si voló, nadó o se arrastró sobre esta tierra, ya Io comimos.
Dünyada uçan, sürünen ve yüzen ne varsa yedik.
- ¿ Crees que nadó?
Yüzdü mü dersin?
Mamá también nadó.
Annem de yüzdü.
Hay quienes realmente creen... que el Suboficial Mayor nadó hasta las Islas Aleutianas.
Bazı insanlar başçavuşun Aleutian Adaları'na yüzmeyi başardığına inanıyor.
Les digo que me siento más acelerado que Peter cuando nadó con los toros.
Bu beni Peter'ın boğalarla yüzmesinden daha çok heyecanlandırdı.
Nadó el canal Ingles en un bikini de cuero.
Deri bikinisiyle Manş Denizi'ni geçti.
Caminó a través de las playas, nadó, trepó los roquerios y meditó.
Sahil boyunca yürüdü, yüzdü, kayalara tırmandı ve düşünüp taşındı.
Porque, verá, el Beowulf del que oí nadó contra Brecca y perdió.
Çünkü benim duyduğum Beowulf Brecca'ya karşı yüzdü ve yenildi.
Ella siempre nadó como un pez.
O her zaman balık gibi yüzerdi.
- Ella nadó tanto.
- Oradan buraya mı yüzmüş?
- Dices que un pez nadó hasta...
- Yani yukarı doğru yüzen bir balık...
Nadó en los siete mares.
Yedi denizde yüzdü.
Tenemos un testigo bastante creíble que dice que nadó en la piscina junto a la mujer.
Onun havuda kadınlarla yüzdüğüne tanıklık eden güvenilir tanıklarımız var.
Quizá nadó con el reloj. No.
Belki de saatle beraber yüzüyorsun.
Habrá escuchado que vendríamos a Inglaterra, y en la noche nadó hasta el barco y se subió.
İngiltere'ye doğru yola çıktığımızı duymuş, gece gemiye yüzüp güverteye çıkmış.
Se puso el traje de baño y un respirador, y la luna nadó
# Mayosu ve şnorkeliyle beraber Bilin bakalım ne yapmış. Aydede yüzmüş #
Hasta que una noche, nadó hasta el fondo más oscuro del mar.
Bir gece, bütün gücünü toplayıp okyanus tabanına doğru yüzmüş.
Nadó por la costa hasta aquí.
Sahil boyunca yüzerek buraya gelmiştir.
Nadó hasta mis brazos me miró a los ojos e... inhaló y dejó de inhalar después.
Kollarıma doğru yüzdü ve gözlerimin içine baktı derin bir nefes aldı ve başka almadı.
Nadó en Kiddie Pool ( piscina )
"Çocuk havuzunun derinlerinde"
De alguna manera, fue empujado fuera del barco, nadó por el río y... encontró una gruta, y en la gruta había este templo... y en el templo había este rubí llamado...
Bir şekilde, olay olurken, güverteden düşmüş ve kıyıya yüzmüş ve bir mağara bulmuş ve bu mağarada bir tapınak varmış ve o tapınakta bir mücevher varmış. Adı da...
Nadó en el oceano.
okyanusta yüzdü.
Nunca nadó en ese río.
O nehirde asla yüzmezdi.
Tal vez nadó hasta el otro lado.
Belki diğer kıyıya yüzmüştür.
Probablemente nadó al otro lado. ¡ Vamos allá!
Muhtemelen diğer kıyıya yüzdü. Haydi. Gidelim.
Desde lejos, muy lejos... se zambulló, nadó...
Çok uzaktaydı. Hemen atladı.
Nadó río arriba por el Támesis, se metió por el desagüe y le dio a la cocinera, a mamá y a la Sra. Whittaker un gran susto.
Thames Nehri'nden yüzmüş, tapa deliklerinden girmiş çıkmış ve sonunda aşçıyı, annesini ve Bayan Whittaker'ı çok şaşırtmış.
Pero, estoy bastante seguro de que nadó lejos.
Ama yüzerek uzaklaştığına oldukça eminim.
Una chica que nadó como zorra en la piscina de Clay esta mañana.
Bu sabah Clay'in havuzunda fahişe gibi yüzen piliç işte.
Luego se deshizo de sus ropas, bajó por la soga, nadó nuevamente acá para encontrarse con Mr. Latimer.
Sonra giysilerini çıkardı, halattan aşağıya inip Bay Latimer'le buluşmaya gitti.