Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Open
Open Çeviri Türkçe
447 parallel translation
Fin Best watched using Open Subtitles MKV Player
SON
Esteban, despliega tus hombres alrededor de la casa.
Esteban, spread your men around the house. Keep your eyes open.
¡ Abran esa roca!
Open that rock!
♪ Open your eyes ♪
# Aç gözlerini
Open 400.
- Kim 400 dolarına bahise giriyor?
¿ Ud. estará en la carrera Libra Open en Riverside al final del mes, ¿ verdad?
- Libra Open'da Riverside'da... - ay sonunda yarışıyorsun, değil mi?
# El amar comienza cuando el corazón se abre #
# Lovin'starts when open hearts # Aşk açık kalplerle başlar
Eso no existe, ¿ dónde lo leíste?
Bu adam Akron Open'ı kazandı, Vincent.
¿ Qué estuve leyendo?
Akron Open'a benzer başka bir şey yok. Nereden duydun bunu?
Best watched using Open Subtitles MKV Player
SON
y se grabó para una edición de Open University allá por 1973.
1973'te bir Açıköğretim programında kaydedildi.
Hemos visto fuera la parabólica. ¿ Se puede ver el Abierto de Kemper?
Dışarıda çanak anten görmüştük, Kemper Open Turnuvasını izleyebilir miyiz?
- Que hay de malo con open wheels?
- Problem nedir ha?
Corrección y Sincronización :
Visiontext alt yazılar : Ali Hikmet Best watched using Open Subtitles MKV Player
Algunos de ellos conquistaron el aire y otros, las grandes llanuras.
Some of them conquered the realm of the air and others, the great open plains.
Bienvenidos al partido.
Waterbury Open a hos geldiniz.
Me llamaron desde Dallas.
Dallas Open'dan telefon aldım.
LPGA, Tú ganaste el Denver Open, 1992.
LPGA. - 1992'de Denver Açık'ı kazandın.
Casas fueron compartidas open.... Y tú podía ver collares Ahorcamiento de secciones de árboles.
Evler ortadan ikiye ayrılmıştı ve ağaçlardan sarkan bir sürü kolye görebilmek mümkündü.
Nunca me han besado.
Beni hiç öpen olmadı.
Sospecho de cualquiera que besa la mano de una chica.
Bir kadının elini öpen adam hiç tekin biri olmasa gerek.
Pareces un alma en pena.
Yüzün ineği öpen yaşlı bir kadın gibi.
No sirvo mi licor a una banda de besadores de tomates - que empujan arados...
İçkilerimden hiç birini bu domates öpen ve... pulluk ittiren sürüye...
"El impúdico viento que besa todo cuanto encuentra,... se ha ocultado en la entraña de la tierra para no escuchar esto que has cometido ¡ ramera descarada!"
"Rastladığı her şeyi öpen çapkın rüzgâr susmuş. " Bir şey duymamak için, toprağın derinliklerine sığınmış. " " Ne yapmış?
Brad fue quien me puso el ojo morado por primera vez y... me dio mi primer beso.
Gözümü ilk morartan ve beni ilk öpen Brad idi.
¿ Ni uno sólo de los hombres que te han besado?
Bir kişi bile mi? Seni öpen onca erkek arasından bir teki bile mi?
Que el cosaco es un bárbaro ignorante que sirve para besar los pies de un polaco, o para luchar por ellos, pero no para caminar por las calles polacas. Ni para mirar a una polaca. Ni para gobernar su propia tierra.
Kazakların Polonyalıların ayağını öpen cahil barbar olduklarını, ya da Polonyalılarla savaşta savaşacak kadar iyi fakat Polonya sokaklarında dolaşamıyacak, ya da Polonyalı bir kadına bakamayacak, yada toprağını yönetemiyecek kadar kötü olduklarını ögrendim.
- Mi marido es guardia. - ¿ Guarda?
Sizi öpen adam mübaşir miydi?
- Bueno, ya me han besado antes.
- Daha önce beni öpen oldu.
Ahí está, Abner, ése es el que me besó.
İşte orada, Abner, beni öpen adam.
La mujer que lo besó Y poseyó
" Onu öpen ve dürtükleyen kadın
Oíamos cómo sus labios húmedos te buscaban...
Seni öpen dudaklarının sesini duyabiliyordum.
Él dice de su pintura que "en realidad, todo esto es..." es una mujer besando a un hombre la nuca.
Bu tablodan, gerçekte bütün olay sadece bir adamı ensesinden öpen bir kadından ibaret diye bahseder.
¿ Por qué no asustas a Konrad, ese vago al que besabas en el café?
Neden Konrad'ı korkutmaya çalışmıyorsun, Kafe de seni öpen o ayıyı?
Encontremos nuevos nombres para ella ¡ Lengua de Sol!
Ama şu vajinamıza bakalım, onu keşfedelim, nasıl da pembe! O her zaman birbirlerini öpen küçük ve büyük dudaklara bakalım!
¡ Besar la mano!
El öpen biri?
Qué raro. Había un hombre igual que tú besando a un cerebro.
Gölde tam sana benzeyen ve bir beyni öpen bir adam vardı.
¿ Ninguno de los hombres que te ha besado?
Seni öpen erkeklerden hiç biri mi?
Quizás querrías ser el que la está besando.
Belki de onu öpen tek kişi olmak istemendendir.
¡ culón, polla agujona, maricón, aliento a banana, caca de pájaro, cagada, cerdo, chupamedias, lameculos, cagón, impotente!
Kıç yalayan, uzun alet, iyi emen, - yumuşak dirsek, muz nefesi, bokböceği, böcek boku, bok surat kıç öpen, kızarmış burun, maço, sönmüş alet!
¿ Fue el primero que besó esos labios?
Bu dudakları öpen ilk erkek o muydu?
Quiero que seas el primero en besarme.
Beni ilk öpen erkeğin sen olmasını istiyorum.
Entonces, cuando estábamos en la noria, ha sido... como si una anciana besara a un niño. ¿ Verdad?
O halde, dönmedolapta... o küçücük oğlanı öpen çok yaşlı bir kadın vardı. Değil mi?
No espero nada! Menos de un tipo que ante los polis se baja los pantalones!
Bir şey sanmıyorum, polisin kıçını öpen birinden beklentim olmaz.
¿ Está bien, besa madres?
Tamam mı, anne-öpen?
"Besa madres".
Anne-öpen.
¡ Tú besaste a mi mamá!
Annemi öpen sendin.
Tu me besaste primero
- Beni ilk önce öpen sendin.
- Hey, man, no es esa Dashiki besando a ese idiota?
Hey, dostum şurdaki aptal adamı öpen dashiki olamaz değil mi?
Le hice un pequeño mono, para que la divierta y la bese, y él enloquece de celos.
Modele onu öpen ve okşayan bir maymun yaptım, böylece ressam kıskançlıktan hasta olsun diye.
Haz tu servicio y seré el primero que te bese.
Sen işini yap, o zaman kara kıçını ilk öpen ben olacağım.