English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Oran

Oran Çeviri Türkçe

6,543 parallel translation
Garcia ha dado con el hijo de Dinah, que vive cerca de aquí, pero, me están vigilando, así que debería ir otro.
Demek Garcia oranın yakınında yaşayan Dinah'ın oğlunu izledi ama... Bütün dikkatler bende, başkası devam etsin.
Todo depende de la graduación alcohólica, ¿ verdad?
Her şey içkideki alkol oranına bağlı, değil mi?
- ¿ La tasa de éxito? - El 89 %.
- Başarı oranı?
El nivel de alcohol en sangre del alférez Tate era de 0,11.
Asteğmen Tate'in kanındaki alkol oranı 0.11.
¿ Y cuál me has dicho que ha sido... el ratio del colapso?
Kaçtı, çöküş oranı kaçtı?
El índice de extinción para cualquier genoma patógeno que es expuesto directamente a luz ultravioleta es superior al 90 %.
Gen bazlı patojenler ultraviyole ışığa maruz kaldığında ölüm oranı yüzde 90'dır.
La tasa de mortalidad de los mensajeros era bastante significativo.
Habercilerin ölüm oranı gerçekten oldukça yüksekti.
La multitud aumentará la tasa de infección.
- Kalabalık enfeksiyon oranını artıracaktır.
Siguiendo a un evento o circunstancia catastrófica, por no hablar de algo que desafía toda explicación científica, la incidencia de una ilusión profética crece dramáticamente.
Feci bir olay veya durumun sonrasında bilimsel açıklamasına karşı olanları şöyle dursun peygamberlik kuruntusu oranı dramatik bir şekilde yükselir.
¡ Ellos no irán a ningún lugar cerca de ahí!
- Oranın yakınına yaklaşmayacaklar!
La familia de mi esposa fue dueña de ella.
Karımın ailesi oranın eski sahibiydi.
La probabilidad es del 98.9 %.
Benzerlik oranı % 98,9.
Fue una noche romántica de verano... su verano... en una manta en el parque.
Romantik bir yaz akşamıymış. Oranın yazı tabii. Parkta bir örtünün üzerinde.
El abuelo de mi mamá era australiano, y ella pasaba sus veranos, los inviernos de ellos... visitando.
Annemin dedesi Avustralyalıymış ve annem yazları, yani oranın kışında, onu ziyarete gidermiş.
¡ Las relaciones de la India se están arruinando!
Hintli oranı mahvoluyor!
No, no es por el peso, es tu proporción.
Hayır, boy değil. Oranın uymaz.
¿ De dónde a dónde?
Neye ne oranı?
Ofrecí rebajar un 35 por ciento de mi salario.
Maaşımı % 35 oranında azaltmayı önerdim.
A las tres en punto, exactamente, habrá un incidente en el recinto para propietarios.
Saat tam üçte,... oranın sahibinin etrafında bir takım olaylar olacak.
Tiene millas de playas de arena blanca, los lugareños son geniales, y la mejor parte es, nadie allí va a estar buscándonos.
Km lerce uzanan beyaz kumlu bir sahil var. Oranın sakinleri biraz soğukkanlıdır. İşin en iyi yanıysa orada bizi arayan kimse olmayacaktır.
Lo compraré todo... a precio de mercado.
Hepsini alıyorum, piyasadaki faiz oranıyla.
Las escuelas parecen mausoleos, la asistencia ha disminuido drásticamente, ya que los padres mantienen a sus hijos seguros en casa.
Okullar türbeye döndü. Derslere katılım oranı azaldı çünkü ebeveynler çocuklarını güvende tutabilmek adına onları evden çıkarmıyor.
Probablemente tengas un exceso de testosterona.
Muhtemelen testesteron oranınız fazla.
Tengo un suéter de ahí.
Oranın adı yazılı bir svetşörtüm var.
Acabo de revisar los últimos resultados de tu última sesión, y me encanta anunciarte que tu índice de sedimentación señala una fuerte recuperación eritrocítica monoclonal.
Son seansının sonuçlarını inceledim ve memnuniyetle söyleyebilirim ki sedimentasyon oranın monoklonal eritrositlerinin çok iyi şekilde arttığını gösteriyor.
Acabas de dar 1,2 en el alcoholímetro.
Alkolmetrede oran 1.2 çıktı.
Hay una gran Línea Ley corriendo directamente debajo.
Oranın tam altında büyük bir Ley hattı var.
La acidez de la lluvia roja debió freír la parte superior del suelo.
Kızıl yağmurdaki asit oranı yüzey toprağını kızartmış olmalı.
Cambiando de tema, esperaba poder volver a la librería ya sabes, sé que Brendan no querría que estuviera desordenada y solo barrería para limpiar un poco.
Her neyse, kitap dükkanına geri gidebilir miyim diye soracaktım, Brendan oranın karmakarışık olmasını hiç istemezdi, ve bir süpürge kapıp düzene sokmak istiyorum.
Porque creo que el lugar tiene las posibilidades más fuertes de supervivencia y yo quería sobrevivir.
Çünkü oranın, hayatta kalmak için en güçlü imkânı sunacağına inanıyorum. Ben de hayatta kalmak istiyorum.
Después de la crisis económica de 2008, se nota un gran aumento en la preferencia de los clientes por el alquiler, o el alquiler con opción a compra de llantas.
2008'deki ekonomik çöküntünün ardından jantlarda kira seçeneklerini tercih eden müşteri oranında büyük bir artış olduğunu fark edeceksin.
29 por ciento a nivel nacional e incluso más en Georgia.
Ülke genelinde % 29 oranında, Georgia'da ise ondan bile fazla.
- Embajador... esa compensación es poco razonable.
- Elçi, bu oran mazur görülemez.
que reduzcan nuestras ayudas aún más en los dos años siguientes, 13-14 y 14-15, que puede llegar a ser de un 5 % cada año, eso es justo lo que nos han dicho.
Ancak 2013 / 14 ve 2014 / 15 yılları için kesinti oranı yılda % 5'e çıkabilecek. Bu da o zaman bize söyledikleri şeydi.
Por ejemplo, aquí sólo he presupuestado un aumento del 1 % en los gastos de personal sobre la base del Presupuesto del Estado.
Örneğin, sonbahardaki mali raporu esas alarak bütçedeki personel kalemini sadece % 1 oranında arttırdım.
- El rango de fluctuación.
- Salınım oranını.
¿ Cuántas operaciones tácticas terminan con un 100 % de muertos?
Kaç tane taktik operasyonun % 100 ölüm oranıyla bittiğini gördün?
Solo necesito que llegue al 60 %.
60 % oranında şarj etsem yeter.
Ese gimnasio tiene una función.
Oranın bir görevi var.
Pero odio la puta cuota de interés.
Şu faiz oranından nefret ediyorum.
¿ Las donaciones corporativas se mantienen, y las de efectivo suben un 3000 %?
Şirketlerin oranı aynı değerde kalırken nakit % 3000 yükseliyor mu?
- Sí, lo busqué y tienen una tasa de criminalidad muy bajo.
- Araştırdım ve suç oranın çok az olduğunu gördüm.
Bueno, ¿ cuál es la tasa de suicidios de los cómicos?
Komedyenler arasındaki intihar oranı ne?
La distancia entre tus ojos es el 44 por ciento de la anchura de tu cara.
Gözlerin arasındaki mesafenin yüzündeki genişliğe oranı % 44.
El sodio en su organismo habría acelerado el efecto de la droga.
Vucudundaki sodyum oranı ilacın etkisini hızlandırmış olmalı
No tengo que decirles que hay un índice de bajas del 88 %.
Size % 88 oranında kayıp olacağını hatırlatmama gerek yoktur.
Con la producción de acero cayendo a una tasa de casi el dos por ciento semanal.
Çelik üretimi haftada yaklaşık % 2 oranında düşüş yaşıyor.
Fijamos las apuestas en 100 contra 1.
Oranı bize karşı % 1 olarak belirledik.
Eso es bastante algo.
Çok yüksek bir oran.
¿ Es la cifra con la que te vas a quedar? Está bien.
Bu oranı mu kabul ediyoruz?
Gracias.
Bu birimi devraldığımdan beri,... mahkumiyet oranımız çok yükseldi. Teşekkür ederim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]