English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Parsons

Parsons Çeviri Türkçe

787 parallel translation
¿ Por qué no se lo dijiste al doctor Parsons?
Bu şeyleri niçin Dr. Parsons'a anlatmadın?
El pobre y confuso Parsons.
Oh, zavallı yaşlı şaşkın Parsons.
Si no se lo dices a Parsons, lo haré yo.
Sen bütün bunları Parsons'a söylemezsen ben söyleyeceğim.
- El doctor Parsons está aquí.
- Dr. Parsons burada.
No, lo siento, doctor Parsons, me temo que será inútil.
Hayır, üzgünüm, Dr. Parsons, korkarım bu işe yaramayacak.
¿ Qué debo hacer con este caso del doctor Parsons?
Bu Dr. Parsonsların dosyasını ne yapayım?
Dile a Parsons que he esperado nueve años para tomar este tren.
Dr. Parsons'a bu fırsatı yakalamak için 9 yıl beklediğimi söylersin.
Parsons dice que es una gran cazadora.
Parsons mükemmel bir avcı olduğunuzu söyledi.
¿ El doctor Parsons le dijo que podía salir ayer?
Dr. Parsons dün dışarı çıkabileceğinizi söyledi mi?
Ni usted ni Parsons pueden convertirme en una inválida.
Ne siz ne de Dr. Parsons beni çürüğe çıkaramazsınız. Ben gidiyorum.
Por eso le escondió ciertas cosas al doctor Parsons.
Bu yüzden Dr. Parsons'tan bazı şeyleri sakladınız.
Sí, y no te olvides del bueno del doctor Parsons.
Oh, evet, sevgili Dr. Parsons'u da unutmayın.
Dr. Parsons.
Sayın rahip.
- ¿ Sí? El viejo Parsons no conoce a Kittredge.
İhtiyar rahip, Kittredge'i hiç görmedi, değil mi?
¡ Parsons, sargento Early!
Parsons. Çavuş Early.
York, el sargento Parson acaba de proponer su ascenso a cabo con la misión especial de instructor de tiro.
York, Çavuş Parsons hedef çalışmasında eğitmen olarak onbaşılığa terfi etmeni önerdi.
- Parsons lo está pesando.
- Parsons altını tartıyor şimdi.
Apuesto a que el mineral vale más de lo que decía Parsons.
Eminim o cevher, Parsons'ın dediğinden daha değerlidir.
Ha despertado al viejo Parsons.
İhtiyar Parsons'ı uyandırdı.
¿ Quiere que lo mande al general Parsons?
- Onu General Parsons'a mı göndereyim?
El general quiere ver a todos los comandantes de compañía.
General Parsons bütün birlik komutanlarını ofisinde bekliyor.
Si sobrevivo esto, iré directamente al general Parsons.
Eğer buradan sağ çıkarsam, doğruca General Parsons'a gideceğim.
Es curioso, lo que usted me decía antes... sobre ir al general Parsons por alguna razón u otra.
Bir süre önce söylediklerini düşünüyordum da General Parsons'la konuşacağını mı söylemiştin.
No le dirás nada al general Parsons.
General Parsons'a hiçbir şey söyleme.
Quiero hablar con el general Parsons.
- General Parsons'la konuşmak istiyorum.
Habla el general Parsons.
Ben General Parsons.
- Patience Parsons prometió hacer...
- Patience Parsons söz vermişti...
- ¿ Parsons qué?
- Parsons ne?
- ¿ Quién atiende la centralita?
- Telefon santralıyla ilgilenen kim? - Patience Parsons.
Este último año lo he... - ¿ Desperdiciado?
Bayan Louella Parsons'u aramak istiyorum.
Aprender a desenvolverte no es una pérdida de tiempo.
Karşılıklı, arayan Chance Wayne. Evet, Bayan Louella Parsons, meşhur film yazarı.
Eso es. ¿ Por qué no?
Ama şaka bir yana dönmüş olmak harika. Louella Parsons cevap vermiyor.
Teniente Parsons, Marina Real.
Ulusal Donanma'dan Teğmen Parsons.
El joven Parsons de la Marina Real, por ejemplo- - el sujeto que está aterrizando.
Kraliyet Donanmasından genç Parson örneğin... şu anda iniş yapan kişi.
Teniente Parsons, ¿ dónde ha estado?
Teğmen Parsons nerelerdesiniz?
¿ Está usted bien, Teniente Parsons?
Teğmen Parsons iyi misiniz?
Cerca de la península, en el camino de Parsons.
Parson koyu yolundaki yarım ada yakınlarında.
¿ Está funcionando mejor ahora, Parsons?
Şimdi daha iyi çalışıyor mu, Parsons?
No desde que Meg Parsons murió.
Meg Parsons öldüğünden beridir görmedim.
Este es Parsons.
- Parsons.
Y no tiran ni a Louella Parsons.
Kimseyi deviremez onlar.
Parsons, como su nombre es Walter, y su padre se supone que es un experto en finanzas,
Papazlar. Adın da Walter iken ve baban da sözde finans uzmanıyken belki de anlatmaya çalışabilirsin.
Ben Parsons me dijo que Wheeler tuvo que dejarla marchar... porque no había entregado nada útil... aparte de la historia de un poli... que fue allí a conducir una ambulancia de la policía.
Ben Parsons, Louise polis ambulansı süren bir polis hakkında bir hikâyeden başka işe yarar bir şey yazmadığı için Wheeler'ın ona yol verdiğini söyledi.
- ¿ Tú eres Brooke Parsons?
- Sen Brooke Parsons değil misin?
Parsons... Admiro mucho tu trabajo.
Parsons, çalışmalarını hep takdir etmişimdir.
- Empezaremos contigo, Parsons.
Seninle başlayalım, Parsons.
Hola Parsons.
Parsons.
¿ Sra. Parsons? ¿ Tiene un destornillador?
Bayan Parsons, somun anahtarı var mı?
- Patience Parsons.
Arızalı, Otis.
Quisiera poner una conferencia con la señorita Louella Parsons.
Ya buraya gelirse baba.
Sí, la señorita Louella Parsons, la famosa cronista de cine.
Onu rahat bırakın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]