English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Partí

Partí Çeviri Türkçe

202 parallel translation
Nuevamente partí al norte, esta vez únicamente para hacer la película.
Kuzeye yine gittim.Bu sefer filmi, tek başıma yapacaktım.
Desde que partí en el Bounty cuatro años atrás he visto cómo el hombre puede sufrir cosas peores que la muerte.
Bounty ile yola çıktıktan sonra ölümden beter acılar nasıl çektirilir öğrendim.
Tras esta declaración... tengo que decir que hoy tengo 54 años... que partí de muy abajo... que si no subí mucho, al menos si fui lejos, que solo viví del dinero de los demás, que fui rico... y hoy estoy al borde de la miseria.
Böyle bir beyanat verdikten sonra şunu söylemeliyim ki, şu an 54 yaşındayım ama zamanında epey zorluklarla bu yola çıktım çok fazla yükselmediysem, sebebi geldiğim noktayı yeterli gördüğümdür! Diğer insanların paraları ile geçimimi sağladım durdum ve bu şekilde milyonlar kazandım. Şimdiyse meteliğe kurşun sıkıyorum.
- Partí las drizas con un hacha.
- Bir baltayla yelken ipini kestim.
Partí de mi hogar, de lo que quedaba de él, hace tres semanas.
Üç hafta önce evimi terk edip doğru buraya gelme nedenim.
La conoció el 6 de junio, el día que partí a Nueva Orleans.
Onunla 6 Haziranda tanışmış, New Orleans'a gittiğim gün.
Cuando me enzarcé con Ely Jacobson y le partí la mandíbula por dos sitios y tuvieron que sujetársela con alambres, comprendiste.
Yine tıpkı Ely Jacobson ile birbirimize girip de çenesini iki yerinden kırdığımda tellerle tutturdukları seferki gibi, anladın değil mi.
Dejé a los muchachos en un club nocturno y partí en el jeep.
Çocukları bistroda bıraktım ve ciple dolaştım.
Recuerdo la mañana en que partí.
Ayrıldığım sabahı hatırlıyorum.
Pero lo partí.
Çok zordu. Ama baklayı çıkardı.
- El día que partí?
- Yola çıktığım gün mü?
Pero nunca partí siquiera.
Başlayamadım bile.
Kawanishi partí a las 10 : 00 con un cheque de 50 millones.
Kawanishi, saat 10 : 00'da 50 milyonluk bir çekle yola çıkıyor.
Fui a ver al comerciante armenio y le vendí una nutria y una marta, compré pimiento y partí para casa.
Ermeni bir tüccara birkaç samur ve kunduz postu sattım biraz biber aldık, sonra da eve tabi.
Me despedí y... llené mi carruaje de historias románticas que había comprado en Cádiz, y partí hacia Madrid.
Arabamı Cadiz'den satın aldığım... aşk romanları ile doldurarak veda ettim ve Madrit'e doğru yola çıktım.
Eres un encanto. ¿ Crees que me partí la pierna para conocerte?
Çok çekicisin. Seninle görüşebilmek için bacağımı kırmalıyım.
El viaje desde Sudán lleva un mes, por lo que partí antes de estos sucesos,
Sudan dan bu olaylar olmadan bir ay kadar önce ayrıldım, efendim
Citemos al autor : "Sí, partí de la nada", afirma Roubier. " Comencé como ciclista.
"Ben Kendimi Yetiştirdim" sıfırdan başlayan bir adamın aydınlatıcı macerası.
Unos días después partí hacia la escuela militar Donde una vida excitante me aguardaba.
Birkaç gün sonra askeri okula gidecektim. Oradaki heyecan dolu hayata.
Partí en busca de mi madre Pero la calle estaba llena de sombras... Y ninguna me respondió.
Annemi arayarak oradan uzaklaştım, sokak gölge doluydu, kimse bana yanıt vermedi.
Ayer me partí el culo, para sacar 8 dólares, y aquí estoy.
Dün sekiz papel için kıçımı yırttım. Yüce Tanrım. İşte gene bu otobüsteyim.
Partí al día siguiente.
Ertesi gün gittim.
Fui allí a pintar, compré un burro y un carro... llené el carro con pinturas y lienzos y partí de viaje.
Resim çizmek için oraya gittim, bir eşek arabası aldım... Arkayı resimler ve tuvallerle doldurup yolculuğuma başladım.
Yo partí para Ostia.
# Ostia'ya gitmiştim.
Me partí el culo...
Çalışmaktan k. çım - "
Cuando partí, estuvo en mi caja fuerte con una cámara.
Ben yokken, kameramla güvencem altındaydı.
Tenga en cuenta, que me partí el pecho por usted.
Hiç önemli değil. Aslına bakarsan senin için çok üzüldüm.
Más tarde, aquel día, partí para Mombasa... a emprender el viaje a casa, a Dinamarca.
O gün, daha sonra, Danimarka'ya dönmek üzere... Mombasa'ya hareket ettim.
De mis dos hijos, a uno le pagué la universidad ; al otro, le partí la cara.
İki oğlumdan birini koleje soktum birini de duvara.
juega tus cartas bien, tal vez puedas conseguir un ascenso partí su labio como a un conejito, Steve.
Kartlarını doğru oynarsan, terfi bile edebilirsin. Adamı tavşan dudaklı yaptım.
Me partí el trasero para darte lo que él nunca me dió.
Bana vermediği ne varsa sana vermek için kıçımı yırttım.
Recordando las palabras del caballero... partí hacia el interior de la isla para espiar a Silver y sus hombres.
Kontun sözlerini hatırlayarak Silver ile adamlarını gözetlemek için sahilin arkasına doğru ilerledim.
¡ Le partí la cara, le machaqué la cabeza!
Tutup kafasına vurmaya başladım, yüzüne yüzüne geçiriyordum.
A ver Jack, sabes que la última vez que hicimos esto, te partí el culo.
Baksana Jack. Hatırlıyorsan bunu en son yaptığımızda, kıçını tekmelemiştim.
Me partí el trasero toda la semana y solo me dieron 50 centavos. Cuando tenía tu edad, 50 centavos era mucho dinero.
tüm hafta eşek gibi çalıştım ve sonunda elime geçen sadece 50 cent ben senin yaşındayken, 50 cent çok büyük paraydı
AI mexicano del cuchillo le partí la pierna con una pala. No lo maté ni nada.
Bıçak çeken Meksikalının kürekle bacağını sakatladım, hepsi o kadar.
Me despedí de mis compañeros y partí con la mujer que amaba. Tenazas.
Hücre arkadaşlarıma elveda dedim ve sevdiğim kadınla buluşmak için ayrıldım.
- Creo que partí el concreto, Bri.
Lanet olsun. Sanırım bir tane buldum kardeşim.
En cuanto partí, sentí las lágrimas de la chica en mi cara.
Oradan uzaklaşırken kızın gözyaşlarının yüzümde ağır ağır kuruduğunu hissediyordum.
Sobre el día en que partí esta escrito en el almanaque.
Ayrıldığım gün yıllıklar şöyle yazıyordu :
Me partí el culo para escribirlo.
O ödevi yazarken kıçımdan ter damladı. Üç kere baştan yazdım.
Yo la partí con mi tractor.
Traktörümle devirdim.
Me partí la columna, ¿ verdad?
Boynum kırıldı, değil mi?
No lo partí.
Onu kırmadım.
Dígale que me partí una pata y me dieron un balazo.
- Ayağımı kırdım ve iğne yaptılar.
Como me partí las piernas no me llevan a la cárcel.
Her iki ayağım da kırık ve beni hemen hapse atamayacaklar.
No sólo eso, también le partí a él los pulgares.
Dahası da var, başparmaklarını da kırdım.
Dije adiós y partí.
Ne mi görüyorum?
Como cuando partí. Siéntese.
Oturun.
Mi cocinero renunció esta mañana... mi psiquiatra está de vacaciones, mi Mercedes se descompuso... me partí una uña y mi esposo tiene un romance con una de la oficina.
Aşçım bu sabah işi bıraktı. Psikiyatrım tatilde. Mercedesim bozuldu.
- Me partí el alma en esto.
İşte bu benim, yalnızca bir iş!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]