Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Paúl
Paúl Çeviri Türkçe
21,147 parallel translation
¿ Qué?
Ne var Paul?
Y lo que Paul dijo, es...
Paul'un ne dediğini biliyorsun.
Sólo llévame a casa, Paul.
Beni eve götür Paul.
Gracias, Paul.
Teşekkür ederim Paul.
¿ Sabías que Paul Winters pasó un tiempo en Irán?
Paul Winters'ın İran'da vakit geçirdiğini biliyor muydun?
Chef Paul, eso se ve increíble.
- Şef Paul, harika görünüyor.
¿ Qué dijo Paul?
Paul ne demişti?
- Paul, abrimos en una semana.
- Bu hafta açılış yapıyoruz.
Paul, dame una llamada cuando oigas esto, amigo.
Paul, bu mesajı aldığında beni ara dostum.
- Hola.
Paul aradı.
Paul acaba de llamar. Vuelve a casa esta noche.
Bu akşam eve geliyormuş.
Quedé con Paul y los niños que les llevaría el desayuno de camino a casa.
Paul ve çocuklara eve giderken kahvaltılık bir şeyler götüreceğime söz verdim.
- lngvar, Paul fue a Tailandia...
- Ingvar, Paul Tayland'a gitti.
Ayer Paul se fue a Tailandia con los niños.
- Paul dün çocuklarla Tayland'a gitti.
- Por cierto, ¿ quién es Paul?
- Bu arada Paul kim?
Paul Briggs.
Paul Briggs.
Paul Briggs, el salvador.
Paul Briggs, kurtarıcı.
Quiero decir, ¿ dónde estaría cualquiera de nosotros sin el gran Paul Briggs?
Harika Paul Briggs olmasaydı biz nerede olurduk?
Nuestro agente encubierto, Paul Briggs, llegará con los objetivos y la mercancía.
Gizli ajanımız Paul Briggs hedeflerle ve mallarla gelecek.
¿ Sabes? A mi amigo Paul Reiser no le dan el crédito que se merece.
Adamım Paul Reiser hakkettiği takdiri göremiyor.
Me llamo Paul Everett.
İsmim Paul Everett.
Es peligroso, Paul.
Çok tehlikeli Paul.
Se llamaba Paul Everett.
İsmi Paul Everett.
Crane, hay un mensaje que Paul Everett dejó para el FBI.
Crane, Paul Everett'in FBI'ya bıraktığı mesaj gelmiş.
Soy la agente Mills del FBI. Tengo algunas preguntas en relación a su asociación con Paul Everett.
FBI'dan Ajan Mills, iş arkadaşınız Paul Everett hakkında soru soracağız.
Ahí está Paul Everett.
Bu da Paul Everett.
Paul Revere.
Paul Revere.
Entonces intentaré encontrar la bolsa de no-dentista de Paul Revere.
Tamam, Paul Revere'in dişçi çantası olmayan çantasını bulmaya çalışacağım.
¿ Ha oído hablar alguien de Paul Revere?
- Paul Revere'i duyan var mı?
Como ve, la razón de esta convocatoria en verdad... es que este fin de semana es nuestra gran inauguración... y esperábamos, tal vez un poco fervientemente... que la bolsa de dentista de Paul Revere pudiera ser... el artículo destacado en nuestra exposición de estreno...
Göründüğü gibi bu istediğin sebebi bu hafta büyük açılışımız var ve Paul Revere'nin dişçi çantasının burada ilk sergimiz olan "Atalarımızın Oluşumu : Ustaların Ardındaki Adam." da sergilenmesi için oldukça heyecanlı ve istekliyiz.
Eso fue escrito por... su colega masón Paul Revere.
Bu Mason Paul Revere tarafından yazıldı.
El general Washington llamó a Paul Revere en su condición de armero arcano.
General Washington Paul Revere'i gizli silahların tasarlanması için çağırdı.
Mis condolencias, Paul.
Başın sağ olsun Paul.
Soy Paul.
- Ben... ben Paul.
¡ Paul!
- Paul!
Sir Paul McCartney saldrá de un pastel.
Pastadan Paul McCartney çıkacak.
¿ El Sr. Mantequilla de Maní hizo un pastel con Paul McCartney dentro?
Sence Mr. Peanutbutter Paul McCartney'li pasta yapmış mıydı?
No creo que puedas hacerlo con Paul McCarney dentro.
Paul McCartney'li pasta yapabileceğini sanmıyorum.
Primero lo haces y luego metes a Paul McCartney.
Önce pastayı yapıp sonra içine McCartney koyarsın.
Soy Paul McCartney.
Ben Paul McCartney.
Disculpe a Paul.
Paul'u mazur görün.
Paul era un buen hombre. Un buen amigo.
Paul iyi bir insandı.
Este es mi marido Paul.
- Bu benim kocam Paul.
Empleado Margen Paul Wemlinger oyó gritos, corrió, vio a dos hombres corriendo, llamó al 911.
Kâtip Paul Wemlinger çığlıkları duyup içeri koymuş ve iki adamı kaçarken görünce 911'i aramış.
Supongo que lo conoces como Pablo Wemlinger.
Sanırım siz onu Paul Wemlinger olarak tanıyorsunuz.
Paul Auster.
Paul Auster.
Llamé a Paul... cuando me di cuenta de lo que había hecho, y vino de inmediato.
Ne yaptığımı fark ettiğimde Paul'u aradım... 353 ve o halletti.
Paul evitó que fuera a la cárcel.
Paul beni hapisten kurtardı.
¡ No vamos a enviar a Paul a la cárcel!
Paul'u hapse göndermeyeceğiz!
Fue Paul Briggs.
- Bu Shiva'nın entrikaları değildi.
Sabes, eres mejor persona cuando creías en algo.
Bu Paul Briggs'ti. Biliyorsun, sen bir şeylere inanırken daha iyi bir insandın.