Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Posé
Posé Çeviri Türkçe
716 parallel translation
Yo mismo posé para esos cupidos.
Ben, kendim, Kupid'ler için poz verdim.
- Jamás posé. Ni una sola vez.
Hiç poz vermedim, bir kez bile.
Debemos hablar sobre esto lógicamente. Te amo... desde el momento que posé mis ojos en ti.
Seni sevdim llk gördüğümden beri.
Posé para una foto en U.S. Camera y se enojaron.
U.S. Camera'daki bir resim için poz verdim diye kızdılar.
Desde el momento en que posé mis ojos en ella, quedé perdido... totalmente atrapado por esta horrible obsesión.
İlk gördüğüm dakikadan itibaren tutku derecesinde bir bağlılığa yakalandım adeta.
Por eso posé para él.
Bunun için soyundum ona.
Recuerdo bien esa pose.
O pozu çok iyi hatırlıyorum.
- Señora, la pose.
- Madam, poz.
- ¿ Espera que pose aunque podríamos morir en cualquier momento?
- Hepimizin ölebileceği bir anda benden poz mu bekliyorsun?
Una pose muy mala, ¿ verdad?
Kötü çıkmışım, değil mi?
- Tu cinismo es simplemente una pose.
Alaycılığın sahte...
- Ser natural es una pose y la pose más irritante que conozco. Pero no me has contestado aún.
Doğallığın sahte, bu, bildiğim en sinir bozucu sahtekarlık.
Siempre he pensado que tu perversidad era una pose. Ahora lo sé.
Her zaman şeytani bir yönün olduğundan şüphelendim.
Pose para el. Vestida.
Kendisine modellik yaptım.
Yo tambien pose para el Sr. Nugent.
Kıyafetli. Ben de Bay Nugent'a poz verdim.
- Dickie quiere que pose para el.
- Dickie, onun için model olmamı istiyor.
Entonces, todo su cinismo no debe ser más que una pose.
O halde tün bu alaycılığınız bir numaradan başka bir şey değil.
El tío Neddy es una pose.
Numara yapan Neddy Amca.
Este rollo alcohólico es sólo una pose.
Alkolikliğine çok takılmamak gerek.
Unas tienen esta pose, otras ésta.
Bazılarının duruşu değişik sadece.
Si entretanto quiere elegir alguna pose...
Bir poz seçmekle başlayabilirsiniz.
No quieres que pose para no pagarme.
Poz vermemi istemiyorsan, paramı da ödemezsin. - O parayı bana borçlusun!
¿ Quieres que pose?
Sana poz vermemi ister misin Toulouse?
Venga, ponte de nuevo en la misma pose.
Tamam, şimdi aynı poza geri dön.
Pongamos la pose.
Poz ver.
Adopta una pose natural, no pienses en nada. ¿ Por qué?
Doğal ol, hiçbir şey düşünme.
Muy bien, la pose es perfecta.
- Kürekçiler bu tarafa lütfen!
La gramática incorrecta es una pose.
Kötü konuşman sadece bir maske.
Mira esta pose. ¿ Qué es Michele?
Michele senin neyin?
Aquí tenemos a la bella Lorraine en su pose más exótica y excitante, provocativa a más no poder.
İşte, en ekzotik, heyecan verici pozuyla sevgili Lorraine kışkırtıcı, tahrik edici, baştan çıkarıcı.
¿ Quiere que pose para usted?
- Sana poz vermemi mi istiyorsun?
Su pose, madame.
Pozunuz, Madam
Esa pose tampoco está de moda.
Bu duruşta demode Sonny Jim.
Todo esto es una pose, para que mis nietos puedan decir :
Bunu yapacağım ki torunlarım şöyle diyebilecek :
¿ Y esa pose aristocrática que tanto me gusta?
Nerede o çok hoşlandığım aristokratik duruş?
¿ Quieren que pose?
Model olmamı mı istiyorsunuz?
"... ove le belle membra pose colei che sola a me par donna... "
"... benim için tek olan kadının bedenini dinlendirdiği yer...
¡ Clávaselo, Pose!
Sapla, Pose!
Les has espantado tan sólo adoptando una pose.
Çarpıcı bir duruşla onları korkuttun.
Acaba de venir del infierno. Pose sus ojos en el paraíso.
- Sen şimdi cehennemden geldin, cennetse gözlerinde
La mujer se hacía fotografiar en pose de víctima.
Siyah günlükte maktulün poz verdiği fotoğrafları da var.
La víctima se muestra en situaciones eróticas reflejadas aquí... en pose de víctima por mi manía de fotógrafo amateur.
Maktul, D'Anunzio'nunki gibi erotik pozlar veriyordu.
Creo que si Chester pudiera retratarte con esa pose, sería una foto fantástica.
Chester sana o pozu verdirebilirse, bence gerçekten ortaya hoş bir şey çıkar.
Genial... No, esa pose es demasiado atrevida para el Billedstandard.
İyi.Hayır, bu poz Billedstandart için biraz fazla olur.
La piadosa esposa de Cristo, decía que cuando cogía el violonchelo... yo tenia siempre una pose indecente
- Neden? - Dindar kadın, viyolonsel çalarken uygunsuz oturduğumu düşünüyordu.
Y esta es una pose más difícil.
Şimdi daha zor bir poziyon ;
Sí, tengo esta pose.
Evet, pozum bu.
Me gustó la pose de Ironman.
Senin şu'Ironman'hareketini seviyorum.
Haz la misma pose de nuevo.
Aynı şeyi tekrar yap.
Haz una pose de frente con brazos arriba, así, Michelle.
Peki ya ön tarafdaki kaslar nasıl, Michelle?
Michael, enséñale la pose.
Michael, göster ona kaslı kimmiş.