Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Program
Program Çeviri Türkçe
25,046 parallel translation
Digo, la vitrina de trofeos fue vaciada, la casa estaba revuelta y la chica, lo que sea que estuviera haciendo ahí, solo pudo haber sido daño colateral.
Özür dilerim. Programında müsait bir yer açıldı ben de hemen atladım. Her şey çok hızlı gelişti.
Y me sacaron.
Umurumda bile değil. Sen ihtisas programının yöneticisisin.
Esa es la única cosa que hace sentido. Él... él era a quien le tenía miedo.
Bu sabah asistansız olmak programımı berbat etti.
Así que si los encuentro, puedo demostrar que yo hice el trabajo.
Yani onları bulursam programı benim yazdığımı kanıtlayabilirim.
Uno de sus contactos incluyeron un hombre en un programa de armas de destrucción masiva en el este de Alemania, y su especialidad era armamento radiactivo.
Bağlantılarının içinde Doğu Almanya'daki Kitle İmha Silahları Programından birisi var ve uzmanlığı da radyoaktif silahlar.
Nick, ¿ cuál es el horario para el fin de semana?
Hey, Nick, haftasonu programı ne?
Solo estoy haciendo los horarios y comprando cerveza.
Değil. Ben sadece program yapıp bira alıyorum.
No, cuando ya hayas salido porque si llego a la estación del tren muy temprano arruinará toda nuestra cronología.
Hayır, çıktıktan hemen sonra çünkü tren istasyonuna çok erken varırsam bu bütün programımızı bozar.
- La de él.
- Onun programı.
Y esos dos KLOCs cambiaron por completo la funcionalidad y el propósito del programa completo.
Bu 2 kodsa tüm programın amacını ve işlevini resmen değiştiriyor.
Si, dejame ver mi agenda y te aviso.
Evet, programımı bir kontrol edeyim, seni geri arayacağım.
No, yo creé un programa de recuperación para detectar el tamaño de la red.
Hayır, ağ boyutunu tespit edecek bir program yazdım.
¿ Pero es su contención que el software antivirus MacMillan es una variación del programa de recuperación?
MacMillan anti-virus yazılımının sizin bu programınızla bir alakası olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Cuando dice que le dio el programa en persona, ¿ Fue un regalo o una transacción?
Az önce programı kendinizin verdiğini söylediniz hediye miydi yoksa alışveriş miydi?
Esto depreca oficialmente el lenguaje.
Sizin o program dilini gömeli çok oldu.
Le explicaré todo.
Programın üzerinden birlikte geçeriz.
Marcus se reunió Edgar en algún club de lujo para obtener el programa de gusano.
Marcus Edgar ile pahalı bir kulüpte buluştu Ve virüs programını aldı.
Está bien, si todavía hay una copia del programa de gusano de aquí,
Tamam, eğer virüs programının bir kopyası hala buradaysa
Hayley era capaz de identificar que ha creado dicho programa de gusano?
Hayley o virüs programını Kimin yazdığını bulabildi mi?
Ese virus informático establecer el programa nuclear iraní retroceso de décadas.
O bilgisayar virüsü İran'ın nükleer programını onlarca yıl geriye götürmüştü.
Escucha, estaba mirando mi presupuesto para personal del tercer trimestre y quisiera ofrecerte unos días en un programa que estoy haciendo para Waze.
Üçüncü çeyreğin personel bütçesine bakıyordum da Waze için yapacağım program için sana birkaç günlük bir iş teklif ediyorum.
Parece que sí, pero no, el programa solo se oye en paradas en los semáforos y en la circulación.
İnsan öyle düşünüyor ama değil, program sadece kırmızı ışıkta ve trafik varken yayınlanacak.
Me han ofrecido un trabajo, escribir para el nuevo programa de Doug Benson.
İş teklifi aldım, Doug Benson'ın yeni programı için yazacağım.
Hablando de "ido mal" Acabo de recibir mi carta de rechazo final a partir de un programa de juegos.
"Ters gitmek" demişken bir oyun programından son ret mektubumu da aldım.
Pero tenía todas las horas ocupadas.
Ama ders programım çok doluydu.
Ha usado un programa muy sofisticado para esconder su posición, pero hemos sido capaces de encontrarle en una ciudad llamada Coalport.
Oldukça sofistike bir program kullanmış saklanırken, Coalport denen bir köyde bulduk ama izini.
Por lo tanto, estoy de acuerdo en ingresar a un programa aprobado de tratamiento si así logro que mi licencia vuelva a ser restituida.
Ayrıca, eğer lisansımı geri alabileceksem, onaylı bir tedavi programına da katılabilirim.
- Y parte de... ¿ Siendo alimentado por el programa?
- Bir program tarafından beslendiğini?
Sobre todo cuando mis hijos me dicen algo y lo único que deseo es echarme frente a algún ridículo reality show.
Özellikle çocuklarım bir şey söylediğinde. Aslında tek istediğim saçma bir televizyon programının karşısına geçip yalnız kalmak oluyor.
Hay críticas al programa del alcalde, pero ¿ quién creó el tren y extendió el metro?
Başkan'ın programı eleştiriliyor. Ama tramvayı açan ve metroyu uzatan kim?
Es un programa de becas tradicional con un componente caritativo.
Bağış unsurlu geleneksel bir burs programı bu.
¿ Me das una copia del horario de la semana que viene?
Önümüzdeki haftanın programını alabilir miyim?
No, estoy solo, ya sabes, sólo estoy aquí, uh, haciendo mi programa de vigilancia vecinal.
Yok, sadece komşu kolaçan etme programını uyguluyordum.
Ni haber dejado que Einstein se ocupara - del horario de la patrulla de seguridad. - Vete a cagar, Pope.
Ya da Einstein güvenlik şirketinin devriye programını keşfe çıksın.
Vi a Kelly vendiendo ese nuevo sitio de pescado en un programa de entrevistas matutino.
Kelly'yi bir sabah programında yeni balıkçısından bahsederken görmüştüm.
La mayoría de mis días, mi horario se va al traste antes de terminar mi café.
Çoğu zamanlar daha kahvemi bitirmeden önce programım dolar.
Bueno, lo único que sé sobre sus horarios últimamente es que está muy ocupado con un gran contrato de un complejo.
Son zamanlardaki programıyla ilgili bildiğim tek şey büyük bir imar anlaşmasıyla çok yoğun olduğu.
Están creación de un programa de bloqueo permanente que me parará redirigir el misil,
Beni füzeyi yeniden yönlendirmekten alıkoyacak kalıcı bir engelleme programı yazıyorlar.
Te imaginaba trabajando de mula de droga o de rellena-asientos en The View.
Ben senin uyuşturucu kaçakçısı ya da The View programında seyirci işinde olduğunu düşünmüştüm.
Si nos lo entregas, podemos meterte en protección de testigos.
Onu ele verirsen, seni tanık koruma programına sokabiliriz.
Él dijo que esto no era un juego y que Toby no se iría con los regalos de despedida como en un programa de juegos, ¿ quién apuesta que nos vio cuando Sylvester estuvo en "El Precio Justo"?
Bunun bir oyun olmadığını ve Toby'nin bir televizyon programındaki gibi veda hediyesiyle ayrılmayacağını söyledi, yani kim bizi Sylvester The Price Is Right? yarışmasına katıldığında gördüğüne bahse girmek ister?
Collins ve a nuestro equipo en el programa de juegos, grabándolo, entonces le quita la tarjeta de memoria a la grabadora de video
Collins bizimkileri televizyon programında görmüş kaydetmiş, sonra da kaydediciden hafıza kartını almış...
El horario puede cambiar de golpe.
- Program bir anda değişebilir.
Bueno, yo me encargo de conseguir las nuevas ruedas, pero tenemos que recuperar el tiempo perdido, así que deberías empezar a codificar para tracción básica... y luego lo subiremos apenas lleguen las nuevas ruedas.
Tamam, ben yeni tekerleri halledeceğim ama kaybettiğimiz zamanı telafi etmeliyiz, o yüzden siz kodlamaya başlasınız iyi olur düz sürüş için ve sonra tekerlekler geldiğinde programı yükleriz.
Lo siento, es que ando revisando lo de mi horario de trabajo.
Afedersin, çalışma programımın üstünden geçiyordum.
También tenemos un programa autónomo.
Ayrıca otonom programımız var.
Él lleva una lista de invitados.
Programı daha başarılı hale getirebilir miyiz diye bakacak.
El horario.
Millet, çalışma programı.
Un programa no le serviría.
- Program onda işe yaramaz.
No está con nosotros.
Program onda işe yaramaz.
- ¿ Hiciste su reconocimiento facial?
Yüz tanıma programından kimliğini bulabilir misin?