Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Prés
Prés Çeviri Türkçe
273 parallel translation
Creo que tu hermano Preston es el más afortunado de los hombres
Sanırım kardeşin Pres en şanslı adam.
Te deseo a ti y a Preston muchas felicidades, mucha salud y la mayor de las prosperidades!
Julie, sana Pres'le birlikte mutluluk dolu sağlık dolu... - ve zenginlik dolu bir yaşam dilerim. Sherry, efendim?
Dijiste exactamente las mismas palabras la última vez que Preston y yo nos comprometimos
Pres ve ben son nişanlandığımızda da tam olarak aynı şeyleri söylemiştin.
Preston es un banquero.
Pres bir bankacı, tüccar değil.
Estaré contenta dondequiera que Preston esté
- Pres'in olduğu her yerde mutlu olurum.
He tratado de inculcarles buen juicio en sus cabezas de chorlito durante años lo mismo que Preston trata de hacer ahora con no mejor suerte.
Yıllardır o koca kafalarınıza mantık sokmaya çalışıyorum. Tıpkı şuan Pres'in yapmaya çalıştığı gibi, ki hiç umut yok.
- ¿ Se acabó la fiesta?
- Parti bitti mi? - Evet, Bay Pres.
Ella entenderá - Si, Señor Preston.
Evet, efendim, Bay Pres.
No te preocupes por Preston.
Şimdi, sen Pres'i dert etme.
Preston no tiene derecho de decirme que puedo y que no puedo montar
Pres çok acımasızdı. Bana ne yapıp yapamayacağımı söylemeye hakkı yok.
Te rompiste una clavícula y tu compromiso
Köprücük kemiğini kırdın ve de Pres nişanı attı.
¿ El señor Preston dijo eso?
Bay Pres böyle mi dedi?
A Preston le encanta que vayas de blanco
- Pres seni beyazlar içinde görmeye bayılıyor. - Evet.
¡ Julie, piensa en Preston!
Ama, Julie, Pres'i düşün.
Estoy tan contenta de que haya venido.
- Pres, geldiğine çok sevindim. Sanmıştım ki..
No que yo sepa
- Hayır, Pres.
Julie, es Preston
Julie, ben Pres.
¿ Cuanto tiempo vamos a seguir así?
Julie, sence bu şekilde daha ne kadar devam edecek? Nasıl yani, Pres?
Cuando Preston venga, dale esto
Zette, Bay Pres gelirse, bunu O'na ver.
Espere. ¿ Tuvo usted un altercado con Preston?
Bir dakika. Sizin Pres ile randevunuz yok mu?
- Mejor que lo hagamos. A Preston no le va a gustar
Pres bundan hoşlanmayacak.
¿ teme que Preston lo rete?
Pres sizi düelloya çağıracak diye mi korkuyorsunuz?
- Buenas noches Preston - ¿ Julie está vestida?
- İyi akşamlar, Bay Pres. - İyi akşamlar. Julie hazır mı?
- Dile a la Srta. Julie que el Sr. Preston está aquí, que estamos listos para partir
Zette, Bayan Julie'ye Bay Pres'in burada olduğunu söyle.Gitmek için hazırız.
¿ Nos vamos, Preston?
Gidelim mi, Pres?
- ¡ Preston, por favor!
- Pres, lütfen...
Quiero irme
Pres, gitmek istiyorum. Neden?
Preston, déjame irme
Pres, bırak beni.
Adiós Preston
Hoşçakal, Pres.
Preston regresa
- Pres geri dönüyor.
Preston Dillard regresa a la ciudad por causa de ello
Pres Dillard bu sebepten dolayı geliyor.
¡ Preston va a regresar!
Pres eve dönüyor.
El Sr. Preston va a sentir como que ha regresado a casa
Bay Pres eve geri döndüğünü hissedecek.
- Mantente atento al Sr. Preston
- Gözün Bay Pres'te olsun. - Peki efendim.
No, pero una nota de Ted dice que llegará por barco al mediodía
- Hayır ama Ted'den bir not geldi. Pres öğleye doğru bir paketle gelecekmiş.
El es responsable de traerlo aquí
Pres'i O getirecekmiş.
Esos deben ser Preston y Ted
- Bu gelen Pres ve Ted olmalı.
- ¡ Preston, mi muchacho querido!
- Pres, canım benim.
¿ Preston, tu esposa?
Pres, karın mı?
Querida mía por supuesto que la esposa de Preston será bien recibida aquí
Oh, canım... Pres'in hanımı buraya hoşgeldi şerefler verdi.
El hermano de Preston ha sido tan agradable en su bienvenida... que me hizo pensar que todos ustedes también lo serían
Pres'in kardeşi beni o kadar içten karşıladı ki. Diğerlerinin de öyle olacağından emindim.
Encantados de tenerte de nuevo con nosotros, Preston
Tekrardan bizimle olmanız büyük mutluluk, Pres.
- ¡ Alabado sea, Señor Preston!
Seni tekrar gördüğüme sevindim. - İnşallah, Bay Pres.
¡ Pero Preston!
Pres...
Y la esposa de Preston es desde luego uno de los más honrados
Ki Pres'in karısı şeref konuğumuz olur.
Preston...
Pres.
¿ El gato te comió la lengua, Preston?
Dilini mi yuttun Pres?
Preston, que tontos fuimos
Pres, ne kadar aptalmışız.
No puedo creer que estés aquí
Pres, burada olduğuna inanamıyorum.
Preston, me arrodillo ante ti...
Pres, önünde diz çöküyorum.
¿ La esposa de Preston?
Pres'in karısı mı?