Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Puerta
Puerta Çeviri Türkçe
72,940 parallel translation
- Abre la puerta. ¡ Ábrela ya!
- Aç kapıyı! Hemen aç!
- No voy a abrir la puerta.
- Kapıyı falan açmıyorum. - Bak yemin ediyorum Chuck...
¿ Cuándo vas a abrir esta puerta?
Ne zaman açacaksın şu kapıyı?
No podemos volver a abrir esa puerta.
O kapıyı tekrar açamayız.
La puerta a presión no funciona en absoluto.
Basınç kapısı tamamen işlevsiz.
Creamos un fuego cruzado y la obligamos a salir por el agujero en la puerta.
Çapraz ateş açıp kapıdaki delikten çıkmaya zorlayacağız.
Así que sellamos ingeniería, la cubierta del reactor y el taller, los presurizamos de más a todos, explotamos la escotilla del sector de carga, volará la gran puerta de inmediato, junto a esa cosa.
Yani motor bölmesini, reaktör güvertesini ve makine bölmesini mühürleyerek hepsini aşırı basınca maruz bırakıp kargo bölmesinin kapağını açarsak büyük kapı o şeyle birlikte havaya uçar. - Holden orada sıkışmış durumda.
Está fuera de la puerta.
Kapıdan çıktı.
Pregunta por Luca en la puerta trasera.
Arka kapıdaki Luca'yla görüş.
¡ Mamá, abre la puerta!
Kapıyı aç!
Eras un niño de diez años dejado en nuestra puerta.
Kapımızın önüne bırakıldığında on yaşındaydın.
Si no abren esa puerta, los mataré.
Hemen o kapıyı açmazsan seni gebertirim.
Pero si no abres esa puerta... nos va a matar. ¡ Viene por mí!
Ama o kapıyı açmazsanız hepimizi öldürecek.
Y Ricitos de Oro resolló y resopló y voló la puerta.
Sonra sarışınlar allem etti kallem etti kapıyı açtı.
No puedo regresar a esa casa vacía, abrir la puerta y no oír sus uñas rayar el piso al correr hacia mí.
O boş eve geri dönemem. Kapıyı açıp koşarken yeri çizen tırnaklarının sesini duymazsam olmaz.
O sea, si Ana terminara conmigo cada vez que yo digo algo estúpido, necesitaríamos una puerta giratoria en mi apartamento.
Yani demek istediğim ; eğer Ana ben her aptalca birşey söylediğimde benden ayrılmak isteseydi, evime döner kapı taktırmak zorunda kalırdım.
Y para completar, iba bajando las escaleras para irme y adivina quién estaba en la puerta. Robert.
Ve bütün bunlarında üstünde, merdivenlerden aşağıya indim ve ön kapıda dikilen kimi gördüm dersin, Robert'ı.
- Claro. - ¿ Puedo acompañarte a la puerta?
- Sana eşlik edebilir miyim?
No podríamos ni atravesar la puerta.
Kapıdan bile geçemeyiz.
A la próxima, soy yo el que patea la puerta.
Bir dahaki sefere kapıyı ben tekmeleyeceğim.
Te concederé un regalo, y podrás salir por esa puerta y regresar a casa.
Sana bir hediye vereceğim ve bu kapıdan çıkıp evine gidebileceksin.
Sí. Primero, cierra la puerta.
Evet, önce kapıyı kapat.
Está bien que uses la puerta principal por una vez.
Giriş kapısını kullanman hoş bir şey.
¿ Has comprobado la puerta de salida de emergencia?
Acil durum çıkış kapısını kontrol ettin mi?
Aparte de quedarnos junto a la puerta y gritar muy fuerte, realmente no sé cuáles son nuestras opciones.
Kapıda durup avazımız çıktığı kadar bağırmak haricinde ne seçeneğimiz var bilmiyorum.
Aquí arriba parece que hay algún tipo de puerta.
Burada bir çeşit kapı var gibi.
Bueno, no podemos ponerlos en el ascensor y sacarlos por la puerta del frente, así que...
Onları ne asansöre koyabiliriz ne de kapıdan dışarı çıkarabiliriz, yani...
- ¡ Abran la puerta, ya!
- Hemen kapıyı açın!
La puerta exterior y los escudos están arruinados.
Dış kapı ve patlama kalkanları hasarlı.
¿ Mi expediente sobre qué hacer si una especie alienígena avanzada llama a nuestra puerta? Tiene tres páginas y comienza con : "Paso uno : encontrar a Dios".
Gelişmiş uzaylı türlerin gelmesi durumunda ne yapılacağına dair dosyam üç sayfa uzunluğunda ve şöyle başlıyor...
Eso explotará y se convertirá en una puerta.
Şu patlayacak ve bir kapıya dönüşecek. İyi avlar!
Um, de verdad tendrías que trabar la puerta, mujer.
Tuvaletin kapısını kilitlemen gerek dostum.
Tom abrió la puerta.
Tom, kapıyı açtı.
¿ Podrías cerrar la puerta?
Kapıyı kapatabilir misin?
Sólo... cierra la puerta.
Ah, sadece- - kapıyı kilitlemek.
Y cada vez que sales de la casa y cierras la puerta, aúllan cómo te hubieras ido para siempre.
Evden çıkıp kapıyı kapattığın her seferde ise sanki geri gelmeyecekmişsin gibi havlarlar.
Le van esos temas, así que le gusta que le abran la puerta trasera.
Düğmeci kerata. Yani arka kapıdan girişleri seviyor.
Una puerta al mundo de los Sidhe.
Aos Si'nin dünyasına açılan bir kapı.
Abre la puta puerta, Taylor.
Lanet kapıyı aç, Taylor.
Te juro por Dios que, si no abres la puerta ahora mismo...
Tanrıya yemin ederim, Bu kapının kilidini açmazsan Hemen şimdi.
¡ Abre la puerta, joder!
Kapıyı aç kilidini aç!
El coronel Irving informa que está cortando la puerta.
Ne? Albay Irving kapıyı kestiğini bildiriyor, efendim.
A juzgar por las ansias con las que quieren romper la puerta, dudo que ellos lo sepan.
Bu gerçeği göz önüne alırsak, Çocuklar çok vakit harcıyorlar Onu kesmek, Bunun hakkında bir şey bildiklerinden kuşkuluyum.
Seis, cortamos la puerta.
Altı, bittik kapıyı kes.
Voy a controlar la puerta.
Ben kapıyı kontrol edeceğim.
Hay poco más de cien oficiales del otro lado de la puerta preparados para matarte de nuevo.
O kapının arkasında seni tekrar öldürmek için bekleyen yüzlerce polis var.
Quieres salir por esa puerta y no volver jamás, no puedo pararte.
O kapıdan çıkıp asla dönmemek istiyorsan, seni durduramam.
Está trabajando en un caso. O está entrando por la puerta mientras hablamos.
Ya da biz konuşurken kapıdan giriyor.
Creo que es una puerta.
Bence bir kapı.
Hey. No hay puerta trasera, ni montacargas, no terminaremos bien.
Arka kapı yok, yük rampası yok, bunun iyi bitme şansı yok.
Diablos, me sorprende que los polis no hayan tirado la puerta ya.
Polislerin çoktan kapımıza dayanmamasına şaşıyorum. Rahat ol.