Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Romance
Romance Çeviri Türkçe
3,424 parallel translation
Hey Walden, ¿ cuál es la política de la compañía? sobre los miembros de la junta que tienen un romance?
Hey Walden, yönetim kurulu üyelerinin birbiri ile ilişkisi olma hususunda şirket politikası nedir?
Es una gran oportunidad de tener un épico romance veraniego.
Romantik bir yaz aşkı için büyük bir şans.
Crucé el Pacífico Sur enrolado en la Marina Mercante. Pasé por varias ciudades exóticas del Extremo Oriente. Y viví un infame romance en París con una condesa húngara que desgraciadamente estaba casada.
Güney Pasifik'i bir ticari gemiyle geçtim Uzak Doğu'nun egzotik kasabalarında demir attık ve Paris'te maalesef bir Macar kontesiyle aşk yaşadım.
No le restriegues a Matty por la cara tu nuevo romance.
Sakın yeni aşk hikayeni Matty'nin yüzüne iğneleme.
¿ Qué pasa aquí? Sí, como... como que Sam necesita otro romance incómodo.
- Sam yeni bir romantizm yaşayacak galiba.
lo llevamos a los tribunales y se hace público que Charlotte es hija del hombre más odiado de los EE. UU. Es decir, que tuviste un tórrido romance con un terrorista.
Ya da "B" seçeneği, mahkemeye gideriz ve Charlotte'un Amerika'daki en nefret edilen adamın kızı olduğunu, yani senin bir terörist ile ihtiras dolu bir ilişki yaşadığını herkes bilir.
El romance nunca es perfecto.
Romantizm asla mükemmel olmaz.
Sra. Sutter, es posible que su esposo tal vez estuviera teniendo un romance?
Bayan Sutter, eşinizin başka bir ilişkisi olma ihtimali var mı?
Sabían que Kati estaba teniendo un romance con James Barca, pero no se lo dijeron a Sandy, porque, hubiera pedido el divorcio.
Kati'nin James Barca'la ilişkisi olduğunu biliyordun ama Sandy'e söylemedin çünkü boşanmak istiyordu.
Mujeres asocian el olor de vainilla con el romance... - Es un hecho.
Vanilya kokusu kadınlara aşkı çağrırtırır gerçek bu.
Sin embargo, la razón por la que estoy ganando es porque no me entierro en el romance.
Şüphesiz, zirvede olmamın sebebi romantizm batağına girmediğimdendir.
- A mi me gusta el romance.
- Romantizmi severim.
El frío invierno da paso a la alegría y el romance.
Soğuk kış mevsimi sevinç ve romantizm yolu verir.
El 14 de febrero, San Valentín, es un día sobre el romance. Pero el 13 de Febrero, es "Galentine", y es un día para celebrar las amigas.
14 Şubat Sevgililer Günü romantizmle ilgili, ama 13 şubat Kızlar günü * kadın arkadaşlarımla kutladığımız bir gün.
Leslie adora el romance, pero también adora tener razón.
Leslie romantik olmayı sever, fakat aynı zamanda haklı çıkmayı da sever.
No soy buena para lo relacionado con el romance.
Bu romantik şeyler konusunda hiç iyi değilim.
Da la casualidad que yo soy muy bueno para lo relacionado con el romance.
Bense, şansımıza, romantik konularda pek iyiyimdir.
Hombre, mujer, la noche y el romance.
Kadın, erkek, gece ve romantizm.
Es todo romance y sacrificio en vuestra pequeña buhardilla parisina.
Küçük Paris tavan arandaki romantiklik ve fedakarlık.
¿ Romance?
Romantik mi?
¿ Cómo va tu floreciente "romance" con Louis?
Ahbabın Louis ile aran nasıl?
Fue desmedido por tu parte tener un romance con un colega.
Meslektaşınla ilişkiye girmen nefsine hakim olamayışındandı.
Tuvieron un romance el verano pasado, mientras estaba prometida con este hombre, Mark Rothman.
Geçen yaz bir ilişki yaşamışlar. Ve o dönemde Mark Rothman'la nişanlıymış.
- Sólo responda a la pregunta. - Señoras y caball.... - ¿ Tiene un romance con Tia Ross?
Soruyu cevaplayın.
Pero hueles a romance y buenas intenciones.
Ama iyi niyet ve romantizm kokuyorsun.
Que Tengo un romance dentro de la mente del origen?
Kaynağın kafasının içinde yasak aşk ilişkim olduğunu mu?
¿ Dónde está tu sentido del romance, Jack?
Hiç mi romantik değilsin, Jack?
Parece que usted conoce romance, deseo y amor... de una pesquisa hecha en Internet.
Romantizmi, çekiciliği, aşkı internette araştırıp öğrenmişsin gibi görünüyor.
Estás teniendo un romance con un hombre casado, que no admitió públicamente ser homosexual.
Gizli eşcinsel, evli bir adamla ilişkin var. - Beni endişelendiren bu.
No puedes forzar el romance en la gente.
İnsanları romantik olmaları için zorlayamazsın!
Él rezuma romance.
Adamdan romantizm fışkırıyor.
- ¿ Así que tuvo un romance con David?
- David'le ilişkisi mi varmış?
En el romance está vinculado al ser vulnerable, y teniendo una real, sincera y única conexión debido a la vulnerabilidad.
Duygusallık basit anlamda, hassas olmaktır ve bu hassaslık sayesinde seyirciyle gerçek, samimi ve eşsiz bir bağlantıya sahip olmaktır.
Volviendo a su romance con Ben Wyatt, - quien es su jefe de campaña... - Buddy, no quiero hablar de eso.
Ben Wyatt ile ilişkine gelecek olursak şu anda kampanya yöneticin olan...
Que la fuerza de un romance del pasado sea suficiente para obligar a Florencia a ayudar a Estrada.
Onca yıllık mazisi olan bir ilişki Florencia'yı Estrada'ya yardım etmek zorunda bırakır.
No el romance. Eso sigue siendo malo.
İlişki kısmına değil tabii, o hâlâ kötü.
Yo preferiría tener un romance con un Buda de piedra.
Bir Buda putuyla ilişki yaşamayı beklemek daha mantıklı olur.
De hecho, el romance de George con Eden estaba entrando en su segundo trimestre, y yo ni siquiera había conocido todavía a la mujer.
Aslında, George'la Eden'ın ilişkisi... ikinici üç ayına giriyordu ve ben hala onunla tanışmamıştım.
Tuve un romance con el hermano de Jay.
Jay'in kardeşiyle gizli bir ilişkim var.
Un gran romance con Bing Crosby.
Bing Crosby ile büyük kaçamağı olmuş.
Chicos y chicas pueden ser amigos. Sin que automaticamente conduzca a algun profundo y oscuro romance.
Erkekler ve kadınlar sadece arkadaş olarak kalabilirler, bilirsin illa sevgili olmaları gerekmiyor.
Kerouac tenía un romance con la benzedrina.
Kerouac'ın ki, amfetamineydi mesela.
Tenías un romance con Jay.
Jay'le ilişkin vardı.
Y... esa es mi idea de un romance ideal.
Ve... ideal romantik için de bir fikrim var.
¿ Su jacuzzi, mi lady? Romance, tu nombre es Christopher.
Jakuziniz, leydim? Romantizm, senin adın Christopher.
"Lo creas o no, el mundo está loco después de mi romance."
İster inanın ister inanmayın aşık olduktan sonra hayatım oldukça değişti...
Cuando tu padre se vaya a la oficina, yo seguiré mi romance con tu hermana.
Baban işe gittiğinde, kızkardeşinle romantik dakikalar yaşayacağız.
El romance...
Romantizm...
¿ Tiene un romance con la esposa de Alderman Ross?
Meclis Üyesi Ross'un eşi ile bir ilişkiniz oldu mu?
Vamos a sacar el romance, tío.
Duygusal bir şeyler istiyorum. * Kelimelerden öte * * Seni sevdiğimi söylemek *
Bueno, no le estoy proponiendo romance, señor.
Romantizm peşinde değilim, bayım evlenme teklif ediyorum burada.