Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Saber
Saber Çeviri Türkçe
111,481 parallel translation
Quiero saber a quién le vendiste el original.
Orijinal parçayı kime sattığını bilmek istiyorum.
¿ No te hace ilusión saber qué te ha dejado Constantine?
Constantine'nin sana bıraktığı şeyi görmek için heyecanlı değil misin?
Te haré saber si sucede algo sobrenatural.
Doğaüstü bir şeyler olursa sana haber veririm.
Antes de que la explotes con una bomba mágica, piensa que van a saber que estamos aquí.
Şey, onu büyülü bomba ile patlatıp açmadan önce, burada olduğumuzu anlayacakları aklında bulunsun.
Necesito saber que mi hija está a salvo.
Emin olmaliyim çocugumun güvenliginden.
No tenemos forma de saber quién tomará el lugar de Dominic como la mano derecha de The Hollow.
Hollow'un sağ kolu olarak Dominic'in yerine geçeni bilemeyiz.
Escucha, te diré todo lo que quieras saber.
Dinle, ne istersen söylerim tamam mı?
Pero deberías saber que cuando te vi tirada en el suelo hoy, estaba aterrorizada.
Ama bilmelisin ki seni bugün orda yatarken gördüğümde, dehşete kapıldım.
Deberías saber que tengo mis motivos.
Ama bilmelisin ki yaptığım şey için gerekçelerim var.
Necesito saber si está viva.
Onun hayatta olduğunu bilmeliyim.
Pero me gustaría saber quién lo tiene.
Ama kimin yaptığını bilmek isterim.
- que saber en lo que me estoy metiendo.
-... bilmekle aynı değil. - Freya.
Bien, si vas a ayudarme a luchar contra esta cosa, tendrás que saber contra qué estás enfrentándote.
Eğer bu şeyle savaşmakta yardım edeceksen neye karşı olduğunu bilmen gerekiyor.
Pero antes debéis saber a qué os estáis enfrentando.
Ama önce neyle karşı karşıya olduğunuzu bilmelisiniz.
No pueden acusarnos de terroristas sin saber quiénes somos.
O başlıkların altına bakmadan bize bin Ladin diyemezler.
Se lo haré saber.
Mesajını iletirim.
Porque tengo un amigo que quiere saber o conocer las estadísticas de con qué frecuencia las aseguradoras rechazan siniestros si sospechan que el asegurado se suicidó.
Çünkü bir arkadaşım var ve poliçe sahibinin intihar ettiğine dair bir şüphe bulunması durumunda poliçeyi düzenleyen firmaların kesin ya da istatistiki olarak hangi sıklıkta sigorta taleplerini geri çevirdiklerini araştırıyor.
Solo quiere saber con qué frecuencia pagan el siniestro después de la investigación.
Soruşturmanın ardından poliçe bedelinin ne sıklıkta ödendiğini öğrenmek istiyor.
Pero necesito saber como salvan al Sr. Banks.
- Ama Bay Banks'i nasıl kurtardıklarını öğrenmeliyim.
¿ Cómo no van a saber que no tienen éxito?
Başarısız olduklarını nasıl bilmezler?
Usted debe saber, Esta mujer me salvó la vida.
Bu kadının hayatımı kurtardığını bilmelisiniz.
Háganme saber si necesitan algo más, Sr. Donovan.
Bir şeye ihtiyacınız olursa söyleyin Bay Donovan.
Doctor, hay algo que tienes que saber.
'Doktor, bilmeniz gereken bir şey var.'
Os dieron monitores, insignias, para así saber cuando estabais demasiados infelices para vivir.
Onlar, sen monitörler, rozetler verdi Eğer yaşamak için çok mutsuz iken yüzden bilirdin.
necesitamos saber dónde comenzó.
Onu durduracaksak, işe nereden başladığını bilmemiz gerek.
Sólo quería saber cuánto se dura en elaborar un discurso como el que acabas de decir.
Az önce yaptığın gibi bir konuşma yapmak için ne kadar zaman geçmesi gerektiğini merak ettim.
¿ Qué crees saber?
Ne bildiğini sanıyorsun?
Cuando yo tenía su edad, deseaba saber cómo puede algo, la luz, puede viajar a través de la nada, espacio?
Ben sizin yaşınızdayken merak ederdim. Işık gibi bir şey uzayda, yani hiçlikte nasıl yolculuk edebilir?
Porque mientras estabas aprendiendo ese saber ancestral o a cómo correr como los tarahumaras yo he estado aquí peleando en la maldita batalla de las Termópilas.
Çünkü sen dışarılarda Yaqui gibi takılıp Tarahumara gibi koşmayı öğrenirken ben burada Termopylae Muharebesi veriyordum.
Esa garantía me mantiene aquí así que tienes que saber aceptar resultados como estos.
Durumumuz bu ki bu yüzden buradayım. Bu tarz sonuçlara hazırlıklı olmalısın. Olmalısın.
- Bien. - Pero él no puede saber que te dije.
Benim söylediğimi bilmemeli.
Está hecho. Solo necesito saber dónde será.
- Kabul ama nerede olacağını bilmem gerek.
Hazle saber que estás al tanto y que te preocupa que Arendt le traiga problemas a la firma.
Bildiğini hissettir. Mike Arendt'in şirketi yakacağına dair endişelerinden bahset.
Pues, si quiere saber, está auditando clases en Heidelberg y no regresará.
Çok merak ediyorsan Heidelberg'de derslere katılıyormuş ve geri dönmeyecekmiş.
Lo que quiero saber, señor, es, ¿ por qué?
Sadece şunu merak ediyorum : Neden?
Ya quiero saber quà © està ¡ haciendo.
Şimdiden neler yapıyor bilmek istiyorum.
Sà , me gustarà a saber.
Evet, soracaktım.
Es raro saber mà ¡ s cosas sobre tu exnovio que sobre ti.
Eski sevgilini seni tanıdığımdan fazla tanımam tuhaf.
Oye, amigo, no quiero que esto te resulte raro, pero Mandy me envià ³ aquà abajo para saber si quieres subir a conversar con ella.
Bak dostum, olayı tuhaflaştırmak istemem. Beni Mandy aşağı gönderdi ve yukarı gelip konuşmak ister misin diye soruyor.
Pero tú, mà ¡ s que nadie, deberà a saber lo que es tener un pasado con alguien.
Ama birisiyle bir geçmişe sahip olmanın ne demek olduğunu en iyi senin bilmen gerekir.
¡ Sí! Pero, ¿ quieres saber en lo que en verdad he pensado?
Evet ama ben aslında neyi düşünüyorum, biliyor musunuz?
¿ Puedo saber qué es lo que hace?
Ne yaptığını sorabilir miyim?
¿ Puedo saber por qué trabaja en una oficina de patentes?
Neden bir patent bürosunda çalıştığınızı sorabilir miyim?
¿ Sabe cuándo me necesitará de nuevo? - Te lo haremos saber, Jeff. - Está bien.
Bay Parker, dediğimi duyunuz mu?
Tienes la increíble habilidad de saber qué es bueno y qué es basura.
Neyin iyi neyin boktan olduğunu anlama yeteneğin var.
¿ Puedo saber si está teniendo relaciones con su esposo?
Kocanızla ilişki yaşıyor musunuz diye sorabilir miyim?
Quiero saber cómo entraste sin que te captaran las cámaras.
Oraya nasıl gittiğini bilmek istiyorum.
Oye, ¿ quieres saber algo vergonzoso?
Utanç verici bir şey bilmek ister misin?
- Queremos saber qué opinas.
Evet, konuş, Albert.
- En verdad queremos saber.
Evet.
Bueno... ¿ quieres saber lo que opino?
Ne düşündüğümü bilmek ister misin?