Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Sabìa
Sabìa Çeviri Türkçe
19 parallel translation
- No, no lo sabìa.
- Hayır, bilmiyordum.
Yo no sabìa que el dinero podía pesar tanto.
Paranın bu kadar ağır olacağını bilmiyordum.
Ese, Sr. McCarthy tenìa un caràcter, que diablos, usted sabe usted sabe, si sabìa que otra persona le habìa disparado a sus aves se hubiese puesto realmente furioso.
O, Bay McCarthy, Öfkeli biriydi, bilirsiniz. Bilirsiniz, eğer bir başkası onunla aynı sahada atış yapıyorsa, öfkeyle ağzına geleni söylerdi.
No, no, no precisamente sabía que iba a estar unos pocos dias de vacaciones pero no sabìa exactamente la fecha nuestro coche local, me llevò hasta la granja desde el pueblo.
Hayır, hayır tam olarak değil. Bir kaç gün tatil için geleceğimi biliyordu, ama tam tarihi bilmiyordu. Yerel taşıyıcı beni köyden alıp çiftliğe kadar getirdi.
Sabìa que entrarías en razòn.
Aklının başına geleceğini biliyordum.
Fran, yo no sabìa nada de eso.
Fran, hiçbir fikrim yoktu.
No sabìa que hacer con ello.
Bundan ne çıkaracağımı bilemiyordum.
Sabìa que dábamos una fiesta.
Bir parti verdiğimizi biliyordu.
No sabìa que habìa tantas claustrofobia, aracnofobia, cleptofobia, falofobia.
Bu kadar fazla olduklarını bilmiyordum. Klostrofobi, araknofobi, kleptofobi, cinselfobi.
Sabìa que ella tenìa una relaciòn, pero Vanessa lo tenìa en secreto.
Sanırım devan eden bir şeyi vardı ama ağzını sıkı tutuyordu.
Yo no sabìa què habia pasado.
Bilgim yoktu.
Me preguntò si yo sabìa algo sobre la muerte de ella.
Kızın ölümü hakkındaki bildiklerimi sordu.
No sabìa que ella estaba muerta.
Onun öldüğünü bilmiyordum.
Muchos de nosotros nunca nos permitimos querer lo que de verdad queremos porque no podemos ver cómo se va a manifestar, si haces una pequeña búsqueda te va a resultar evidente que cualquiera que haya logrado algo, no sabìa como iba a hacerlo.
Çoğumuz, gerçekten ne istediğimizi söylememiz hususunda kendimize izin vermeyiz, çünkü bunun nasıl olabileceğini görmeyiz. Biraz araştırırsanız göreceksiniz ki bir şeyi başaran herkes nasıl yapacaklarını bilmeseler de, başaracaklarını biliyorlardı.
Sabìa que no iba a funcionar.
İşe yaramayacağını biliyordum.
Sabìa que estarías.
Senin olduğunu biliyordum.
Es que no sabìa que yo era otro problema.
[Laughs] Başka sorunların olduğunu bilmiyordum.
Sabìa que solo los fuertes me serían útiles en Italia.
Ve İtalya'da isime yarayacak olanlar, sadece güçlülerdi.
Sabìa que los romanos nos considerarìan un blanco fàcil. Aùn debilitados por la larga marca.
Romalilar'in bizi, o uzun yolculuktan sonra zayif düsmüs kolay bir lokma olarak gördüklerini, biliyordum.