Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Sag
Sag Çeviri Türkçe
84,733 parallel translation
Gracias, Ted.
Sag ol Ted.
- Gracias. Qué amable.
- Sag ol. cok tatlisin.
Gracias, papá
Sag ol baba
- Gracias.
- Sag ol.
Gracias, Sandy. Sal del cuadro.
Sag ol Sandy. cerceveden cik.
Sí, gracias.
Evet, sag ol.
Gracias, Martin.
Sag ol Martin.
Me quedo con la de la esquina de arriba.
Ben sag ust kosedekini seciyorum.
Gracias, creo.
Sag ol yani.
Gracias, Arsenio.
Sag ol Arsenio.
Gracias.
Sag ol.
- Gracias, Bling.
- Sag ol Bling.
- Gracias, Quincelius.
- Sag ol Quincelius.
Gracias, Q-bert.
Sag ol Q-bert.
Gracias por hacer eso.
Bunu yaptigin icin sag ol.
Gracias por asustar al mapache acosador.
Takipci rakunu korkuttugun icin sag ol.
Gracias, Sandy.
Sag ol Sandy.
Peter es mi amigo, esté vivo, muerto o en estado vegetativo.
Peter dostumdur, ister sag, ister olu, ister bitkisel hayatta olsun.
Gracias por la oferta, ¿ sí?
Teklifin icin sag ol, tamam mi?
¡ Gracias, Linda!
Sag ol Linda!
¡ Gracias!
Sag ol!
Aquí vamos. Pantorrilla derecha primero.
Pekâlâ, basliyoruz. once sag baldir.
Gracias a ti.
Sag ol.
- Gracias, viejo, yo...
- Sag ol dostum, ben...
Sí, gracias, Willy.
Evet, sag ol Willy.
Gracias.
- Ne? Sag ol.
Gracias.
Sağ ol.
¿ Derecha o izquierda?
Sağ mı sol mu?
Derecha parece ser la dirección más popular.
Sağ daha popüler bir seçim.
- Gracias.
- Sağ ol.
Y gracias por no dejar propina nunca.
Hiç bahşiş bırakmadığın için de sağ ol.
RICK, GRACIAS POR SER MI MEJOR Y ÚLTIMO JEFE.
BU HAYATTAKİ EN İYİ VE EN SON PATRONUM OLDUĞUN İÇİN SAĞ OL.
Oswald volvió a casa sano y salvo un año después.
Oswald, bir yıl sonra sağ salim eve döndü.
Gracias, Frederick.
Sağ ol, Frederick.
- No acepto pelucas usadas, gracias.
- Kullanılmış peruk almıyorum, sağ ol.
Gracias por fastidiar el final de un gran fin de semana.
Harika olabilecek berbat bir hafta sonu için sağ ol.
En serio, Harvey, te agradezco que hayas seguido en esto.
Şaka bir yana, yanımda olduğun için sağ ol.
No, gracias, Pat.
Hayır, sağ ol Pat.
No, gracias, tengo que cuidar a un bebé, pero tírame el humo en la cara.
Yok, sağ ol. Bebek nöbetindeyim. Ama suratıma üfleyebilirsin.
Gracias por el sándwich.
Sandviç için sağ ol Joel.
- Gracias, cielo.
- Sağ ol hayatım.
Nuestros ancestros sobrevivieron a Praimfaya.
Atalarımız Praimfaya'dan sağ kurtuldu.
Por eso nos tenemos que centrar en sobrevivir a la radiación, encontrar un lugar seguro y lo bastante grande para albergar a los 500 que somos.
Bu yüzden radyasyondan sağ salim çıkmaya odaklanmalıyız. 500'ümüzü birden alabilecek güvenli ve büyük bir yer bulmalıyız.
Mira, no hay más, y sin ella, no duraremos ni un año en esta nave, mucho menos cinco.
Başka yok. O makine olmazsa beş seneyi bırak, bu gemide bir sene sağ kalamayız.
Fue canciller electo, y si eso no te importa, me mantuvo vivo durante tres meses.
Seçilmiş bir başkandı. Bu da umurunda değilse, beni üç ay sağ tuttu, söyleyeyim.
Gracias.
- Tamamdır, sağ ol.
La posibilidad de sobrevivir al fin del mundo.
Dünyanın sonundan sağ çıkma fırsatı.
Siento tu perdida, pero la tecnología del chip, nos afectó a todos nosotros, a cada clan.
Başın sağ olsun ama çip, teknoloji... Hepimizi etkiledi, tüm kabileleri.
Que los espíritus de los comandantes... lo guíen con seguridad a casa.
Önderlerin ruhu evine sağ salim kılavuz etsin.
Llegamos a conseguir esos rehenes salir vivo de allí, capitán.
Rehineleri oradan sağ çıkarmak istiyorsun, Komiser
Así que podemos conseguir el chico bueno y sano.
böylece çocuğu sağ salim geri alırız.