English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Sainte

Sainte Çeviri Türkçe

163 parallel translation
Pero no adelantemos acontecimientos, volvamos a Sainte-Maxime...
Ama bu kadar hızlı gitmeyelim. St. Maxime'ye geri dönelim.
Dejé Sainte-Maxime en abril del año siguiente... para entrar como empleado en el hotel St-Raphaël, un establecimiento muy popular en aquella época.
İzninizle. Bir sonraki nisan St. Maxime'yi terk edip bellboy olarak çalışmak için o zamanlar gittikçe popülerleşen St. Raphael Grand Hotel'e geçmiştim.
Cuando entramos a Sainte me alegré, nos recibieron bien.
Saintes'e girdiğimizde iyi karşılandığımıza sevinmiştim.
- Sí, soy de Sainte Marie.
- Evet, St. Marie Kilisesi'ndenim.
¿ Hace cuánto está en Sainte Marie?
Ne zamandır St. Marie'desiniz?
Larrue piensa que es Logan de Sainte Marie.
Larrue, St. Marie Kilisesi'nden Logan sanıyor.
Es íntima del Sr. Sainte-Croix, y este señor tiene los personales en Montenegro.
Bay Saint-Croix'i iyi tanır, buralarda zor durumdaydı.
Nuestra cita es mañana por la mañana a las 5 : 00, en Pointe Sainte-Anne.
Randevumuz yarın sabah 5'te Sainte-Anne Burnu'nda.
Quill contrató a Mary Pilant al norte de Sault Sainte Marie.
Quill, Mary Pilant'ı Sault Sainte Marie'nin kuzeyinde işe almış.
¿ Quieres que te lleve a la Sainte Chapelle, esa joya gótica?
Araban yok mu? Tüm bu hıyarlarla birlikte Sainte-Chapelle'e gitmek ister misin?
¿ Queda lejos la Sainte Chapelle?
Bu Sainte-Chapelle de nerede?
Llegamos a la Sainte Chapelle, joya del arte gótico.
İşte Sainte-Chapelle'e geldik!
ALEXANDRE RENAUD Alcalde de Sainte-Mère Église
ALEXANDRE RENAUD Sainte-Mère-Eglise Belediye Başkanı
Se montó el camino que los alemanes pueden usar para llegar a nuestro flanco norte.
Sainte-Mère-Eglise, Almanların kuzey kanadımıza girmek için kullanabilecekleri tek yol. Alınması gerek.
Si nos excedemos, caemos como palomas en el centro de Sainte-Mère Église.
Eğer geç atlarsak, kendimizi balçıktan güvercinler gibi Sainte-Mère-Eglise'in ortasında buluruz.
SAINTE-MÈRE ÉGLISE 02 : 03 HORAS
SAINTE-MERE-EGLISE SAAT 02 : 03
No, pero deben ir en dirección a Sainte-Mère-Église.
Yok. Ama Sainte-Mère-Eglise tarafında olmaları gerek.
Por allí es Sainte-Mère-Église.
Sainte-Mère-Eglise o yönde.
- De Sainte-Mère.
- Sainte-Mère-Eglise.
Vinimos a tomar Sainte-Mère-Église.
Buraya Sainte-Mère-Eglise'i almaya geldik.
Los americanos tienen Sainte-Mère y cortaron la ruta.
Amerikalılar Ste-Mère-Eglise'i aldı ve anayolu kesti.
"Sainte-Mère-Église en manos de la unidad 82".
"Sainte-Mère-Eglise, 82. Hava birliklerince ele geçirildi."
Si una bomba falla... podría caer en... Notre Dame. La Sainte Chapelle.
Bir bomba ıskalayıp Notre Dame'ı vurabilir.
Papá, me llevo a Shirley a la capilla de St. Clotilde.
Baba, Shirley'le Sainte Clotilde kilisesine gideceğiz..
- A St. Clotilde.
Sainte Clotilde kilisesine.
Yo también. Veámonos en el bar frente a Sainte-Marthe.
Ordugahın önündeki barda buluşalım.
Os repatriaron juntos desde Argelia. Estabais en Sainte-Marthe, pero ¿ no se conocen?
Cezayir'de birlikteydiniz birlikte döndünüz ordugahta birlikteydiniz ve tanımıyorsun?
La Haye Sainte.
La Haye Sainte.
Abajo, en el cruce, la alternancia regulada de los frenazos, de las paradas, de los arranques, de las aceleraciones, ritma el tiempo de forma casi tan segura como la gota incansable, como el campanario de Saint-Roch.
Araçlardan çıkan ardışık gürültüler frenleri durmaları hareket etmeleri... yorulmak bilmeden damlayan suyla ya da Sainte-Roch'un çanlarıyla adeta ritim tutuyor zamana.
Sainte-Menehould, Clermont...
Sainte-Menehould, Clermont...
¡ Sanite-Menehould, Châlons, Montmitrail, Meaux, París!
Sainte-Menehould, Châlons, Montmitrail, Meaux, Paris!
Los han detenido a la entrada de la ciudad un puñado de patriotas alertados por monsieur Drouet, el jefe de postas de Sainte-Menehould.
Sainte-Menehold karakol komutanı Bay Drouet'nin haber saldığı bir avuç yurtsever Kent girişinde durdurdular
- De Sainte-Menehould.
- Sainte-Menehould'dan.
Es monsieur Drouet, jefe de posta de la ciudad de Sainte-Menehould.
Bu Bay Drouet, Sainte-Menehould şehri karakol komutanı.
Al hospicio de Sainte Marie-du-Mont.
Saint Marie-du-Mont bakımevine.
¿ Sainte Marie-du-Mont?
Sainte Marie-du-Mont?
¿ Cazaste las pieles en Sainte Marie?
"Bunları nerede avladın, Sainte Marie"?
Se llamaba Sr. de Sainte Colombe.
Adı, M. de Sainte Colombe idi.
En la primavera de 1660... cierta tarde el Sr. de Sainte Colombe... estaba junto al lecho de un amigo, el difunto Vauquelin... que había manifestado su deseo de morir... con un poco de vino de Puisey y con música.
1660 ilkbaharında bir öğleden sonra... M. de Sainte Colombe'un bir arkadaşı, bir kadeh şarap... ve müzik eşliğinde ölmeyi arzuluyordu.
Esa misma tarde de primavera... la Sra. de Sainte Colombe murió.
Aynı öğleden sonra, ilkbaharda, Madame de Sainte Colombe öldü.
El mismo Sainte Colombe les había inculcado... las claves y las notas.
Bay de Sainte Colombe kızlarına notaları ve anahtarları kendisi gösteriyordu.
Él temía que sus hijas no fueran bien instruidas... por un hombre que estaba solo.
M. de Sainte Colombe kızlarının yalnız bir erkek tarafından iyi eğitilemeyeceğinden korkuyordu.
Cierta mañana, antes del alba, Sainte Colombe se levantó.
Bir sabah, şafaktan hemen sonra M. de Sainte Colombe uyandı.
Los conciertos para tres violas de Sainte Colombe fueron renombrados.
Sainte Colombe'ların üçlü viyola konserleri gitgide ünleniyordu.
Los Sainte Colombe daban sólo un concierto por temporada.
Sainte Colombe'lar her mevsimde sadece bir konser veriyorlardı.
Cuando llegué para mi primera lección... Madeleine me abrió el portón.
İlk dersim için geldiğimde, büyük kapıyı Madeleine de Sainte Colombe açtı.
Ella me ofreció todo lo que tenía.
Madeleine de Sainte Colombe bana tüm bildikleriyle birlikte herşeyi verdi.
Cuando cumplí 20 años, en el verano de 1676... anuncié a Madeleine... que entraba a la corte como "músico del Rey".
1676 yazında, yirmi yaşıma bastığımda... Mademoiselle de Sainte Colombe'a, artık kraliyet müzisyeni olduğumu bildirdim.
Entonces, él no podía dejar de pensar en su esposa... y en la pena que sentía por no haber asistido a su muerte.
M. de Sainte Colombe karısının düşünü görme isteğinden kendini alamıyordu... ve ölümünde yanında olamamasından dolayı büyük üzüntü duyuyordu.
Madeleine se fue debilitando y cayó en cama. Estaba embarazada.
Madeleine de Sainte Colombe yatağın içinde çok çaresizdi çünkü onu hamile bırakmıştım.
¡ Es de sentido único!
Hey Sainte Clotilde o tarafta değil!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]