Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Sait
Sait Çeviri Türkçe
51 parallel translation
St Palais sur Mer? No sería discreto.
Denizin kenarındaki Sait Palais.. gizemli olurdu.
Perdona, pero tú mismo viste que él era quien me atacaba.
Pardon Sait, ama bana hücum edenin o olduğunu sen de gördün.
- No es sal sino...
- SaIt ( tuz ) değil ama?
Elle sait que vous êtes le plus fort.
Onu yeneceğini düşünüyor.
Es talaxis sait.
Siz Talax-ilzay'sınız.
Mis antepasados se hacían llamar talaxis sait en lengua antigua.
Eski dilde atalarım kendilerine, Talax-ilzay demeyi tercih ederlermiş.
- Tengo un número primo. ¿ Me lo quedo?
Elimde asal sayı var Sait.Onlar hep beni bulur.
- Said. ¿ Prefieres Niza a Argel?
Sait... - İçerde olmaktan daha iyi ha?
Said. Él quiere saber qué sé yo acerca del golpe.
Sait, benim bildiğim en iyieyi öğrenmek istedi.
Tengo un número primo, Said.
Elimde asal sayı var Sait.
Said.
Sait...
¿ Crees que tiene razón, Said?
Sence haklı mı Sait?
Said... él quiere saber lo que yo sé sobre el golpe.
Sait, benim bildiğim en iyi şeyi öğrenmek istedi.
Saeed.
kaç kişiyi arayacaksın? daha öncede Sait'le konuştun sana para verdi mi?
Jallal Said Khan.
Celal Sait Han'ı.
Jallal Said Khan.
Celal Sait Han?
¿ Encontraste a Jallal Said Khan?
Celal Sait Han'ı bulabildin mi?
Sus aliados lo obligaron a separarse de Henry. Al parecer cruzó la frontera con Uzbekistán en 1989. Mientras tanto, Said Khan se ha convertido en un muyahidín famoso, una especie de vaquero santo con un fusil AK-47 robado.
Müttefikleri Henry'yi bırakması için onu zorlamışlardı yanılmıyorsam 89'da Özbekistan'a geçti, bu arada Sait Han, elinde çalıntı bir AK-47 ile bir çeşit süper yıldız haline gelmişti.
Crees que Henry trabaja para Said Khan de nuevo.
- Henry'nin yine Sait Han'a çalıştığını düşünüyorsun.
Ayúdenme.
Bildiklerinizi söyleyin, suçlamada bulunmayacağız, bizi Sait Han'a götürebilir. Bana yardım edin.
Lo único que todos heredarán de Jallal Said Khan será una larga vida de dolor insoportable.
Celal Sait Han'dan miras kalan tek şey, onun dayanılmaz acılar içinde yaşadığı uzun ve berbat bir hayat olacak.
¿ Dónde está Jallal Said Khan?
Celal Sait Han nerede?
Quizá, pero logró ponerse en contacto con Said Khan.
Olabilir ama Sait Han'la temas kurmayı başardı.
Además, no hubo ningún otro testigo del tiroteo.
Ek olarak, bu vurulmaya baska kimse sait olmamistir.
Es sobre un pakistaní británico, Omar Saeed Sheikh.
Pakistan asıllı bir İngiliz'le ilgili. Ömer Sait Şeyh.
Selim, Ferit, Sait, Abdullah.
Selim, Ferit. Sait, Abdullah.
Imam Said.
İmam Sait.
Qué hay, Saheed?
Neler oluyor, Sait?
Tú, hija de Sait, Sevda Topal... ¿ Tomas por esposo al hijo de Mehmet, Ali Eren?
Siz, Sait kızı Sevda Topal Mehmet oğlu Ali Eren'i eş olarak kabul ediyor musun?
Interpretar a la jueza Sait Raven por 27 años ha sido un privilegio y siempre es tan gratificante conocer a aquellos a quienes les he cambiado la vida.
Son 25 yıldır Saint Raven'ı canlandırma gururu beni mutlu etmiş ve şeref vermiştir. Bu tür şeylerle karşılaşmak, beni duygulandırıyor ve çok etkiliyor.
Mi nombre es Sait.
Ben Deniz Sait.
Sait Bey.
- Sait Bey!
Sait, míralos
Sait, bak onlara.
Cuando veo las acciones que haces Que me recuerdan Sait Bajanlal de nuestro pueblo
Senin yaptıklarını görünce köyümüzdeki Bajanlal geliyor aklıma!
¿ Te acuerdas de Sait Bajanlal?
Bajanlal Sait'i hatırladın mı? Evet, o benim!
Usted me dice a menudo que Os recuerdo Bajanlal sait
Bana her zaman Bajanlal'yi hatırlatıyorsun derdin!
Puedo ver que sait?
Onu görebilir miyim?
Bye sait
Hoşçakal, sait
Magnolia Sait Raven.
Magnolia Saint Raven'ım.
¡ Sayeed!
Sait!
"La police sait deja que c'est toi" "qui est capable de meurtre."
"LA police sait deja que c'est toi qui est capable de meurtre."
Entre los más poderosos en Mogadishu estaba Yusuf Mohammed Siad, conocido por todos como Indha Adde... "Ojos Blancos".
Mogadişu'da içlerinde en güçlüsü Yusuf Muhammet Sait'ti herkesçe Indha Adde "Beyaz Göz" olarak biliniyordu.
- Sait Elci.
- Sait Elçi.
Namaskar, mi nombre es Kubra Sait.
- Selam, ben de Kubra Sait.
Sah-orleh ra'clan sait th'myrr.
Sah-orleh ra'clan sait th'myrr.
Y así nosotros tambien sabemos.
"Il sait ainsi qu'il est cocu." Ve tabii biz de biliriz.
¿ Crees que él tiene razón, Said?
Sence haklı mı Sait?
A Said.
- Sait...
Serán capaces de determinar la marca y el modelo del coche pero sin ningún testigo ocular, nadie parece muy optimista.
Eğer çevrede bir kaç şait olsaydı, arabanın modelini belirlemeyi başarabilirlermiş. Bu yüzden kimse pek umutlu değil.