Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Salomón
Salomón Çeviri Türkçe
522 parallel translation
Sobre las desgastadas piedras grises que conocieron la gloria de Salomón bajo las antiguas murallas donde caminaron los profetas y hablaron con Dios jinetes negros de Nubia celtas de Britania montañeses helvéticos tracianos del mar Negro guerreros de todos los rincones del Imperio ruidosos, severos e implacables, los conquistadores.
SoIomon zaferini yasamis eski gri kayaIarin aItinda peybamberIerin yürüdügü ve TanriyIa konustugu eski duvarIarin aItinda Nubia'dan kara atIiIar geIdiIer KeItIer ¡ sviçreIi dagIiIar Karadeniz'den TrakyaIiIar ¡ mparatorIugun her kösesinden savasçiIar gaddar ve merhametsiz fatihIer.
"Cuando el Rey David era ya muy viejo le llevaron a la virgen Abisag, una Sunemita. El Rey Salomón..."
# Kral Davut çok yaşlıyken kendisine Sunamlı bakire Abisag'ı almıştı.
Fueron las palabras del Rey Salomón.
Kral Süleyman'ın.
Usted será nuestro rey Salomón y nos enseñará su sabiduría.
Bizim Kral Süleyman'ımız olursun, bize ilim irfan öğretirsin.
Diviértanse. Y recuerden al rey Salomón.
Keyfinize bakın ve Kral Süleyman'ı unutmayın.
- Tío Salomón, quédese abajo.
"Salomon, Du bleibst unten."
Salomón llega a Viena y se vuelve austriaco.
Salamon, Viyana'ya gider ve Avusturyalı olur.
Hace 2.000 años, el rey Salomón, señor de todos los genios, me encerró en esa botella.
2,000 yıl önce, Kral Solomon, bütün cinlerin efendisi... beni bu şişeye hapsetti.
¿ Por el rey Salomón, señor de los genios?
Bütün cinlerin efendisi Kral Solomon adına mı?
Por el rey Salomón, ningún espíritu puede romper tal juramento.
Bütün cinlerin efendisi Kral Solomon adına... hiç bir ruhun bozamayacağı bir yemin.
Decía que si valía para Salomón, también valía para un Johnson, del condado de Johnson.
Süleyman için yeterli olan şeyler Johnson ilçesinden bir Johnson için de yeter demişti.
CANTAR DE LOS CANTARES DE SALOMÓN ILUSTRADO E ILUMINADO
Şarkıların Şarkısı Süleyman'ın Şarkısı.
Deja ya de hablar como un falso Rey Salomón. Esa cháchara no significa nada. Odio a las mujeres pedantes.
Kes şunu, kibirli bir ukala gibi saçma sapan ve anlamsız laflar ediyorsun eğer nefret ettiğim bir şey varsa o da kendini beğenmiş kadınlardır.
Salomón.
Solomon.
¿ Salomón?
Solomon?
Tras una larga espera, mi aparentemente eterna búsqueda por descubrir... el misterio de las minas de Salomón, ya casi termina.
Sonunda, Kral Süleyman'ın Hazineleri'nin gizemini çözme maceram... neredeyse sona erdi.
Estoy segura que has escuchado de "Las minas del Rey Salomón"
- Eminim, Kral Süleyman'ın Hazineleri'ni duymuşsunuzdur.
"Las minas del Rey Salomón" no existen.
Kral Süleyman'ın Hazineleri yok.
"El misterio del tesoro del Rey Salomón"
Kral Süleyman'ın Hazinelerinin Gizemi.
La mente del Rey Salomón es parte de la historia antigua.
Kral Süleyman'on Hazineleri, antik tarihin bir parçasıdır.
Según los acontecimientos bíblicos... el Rey Salomón reinó en Judea, por 40 años.
Pekala, yazılanlara göre... Kral Süleyman, 40 yıl ülkesinin başındaydı.
Y en cambio esta riqueza fue usada para hacer el templo del Rey Salomón.
Ve dönüşte, bu hazineler Kral Süleyman'ın Tapınağı'na getirildi.
Durante los últimos años, la búsqueda de mi padre por las Minas del Rey Salomón... ha sido financiada por el Zar de Rusia.
Son birkaç yıldır... babamın Kral Süleyman'ın Hazineleri araştırmasını, Rus Çarı finanse etti.
La llave para las Minas del Rey Salomón.
- Ne anahtarı? - Kral Süleyman'ın Hazineleri'nin anahtarı.
¿ Por qué crees que las tribus africanas están tras las Minas del Rey Salomón?
Sence neden Afrika kabileleri, Kral Süleyman'ın Hazineleri'yle ilgileniyorlar?
La leyenda dice que las Minas del Rey Salomón, contiene una reliquia antigua.
Ne taşı? Efsaneye göre Kral Süleyman'da hazineden fazlası var.
Este libro explica por qué el Rey Salomón... escondió la llave en una Mina, en el medio del desierto.
Bu kitap, Kral Süleyman'ın anhatrı neden bir çölün ortasına sakladığını anlatıyor.
En la despedida... el Rey Salomón estaba construyendo un increíble templo... porque se había enamorado de cierta reina.
Görünen o ki... Kral Süleyman, bir kraliçeye aşık olduğu için öyle büyük bir yapı inşa etmiş.
Así que ella viajó a Jerusalén para conocer a Salomón. Ellos se enamoraron completamente... apasionadamente.
O da Süleyman'ı görmek için geldiğinde... tamamen aşık olmuşlar.
Así que Salomón selló la llave y la tumba para siempre.
Süleyman da anahtarı saklamış.
¿ Qué pasó con Salomón y la Reina de Saba?
Süleymanve Shiba'ya ne olmuş?
Te cambiará por las riquezas de las Minas del Rey Salomón sin pensarlo.
Sana Kral Süleyman'ın Hazinesi'nden çok değer verir, değil mi?
Tengo más esposas que el mismísimo Salomón.
Hz. Süleyman'dan da daha fazla karım var.
Tu Anillo de Salomón me dice... que eres hija de un conde.
avucundaki "süleyman yüzüğü" bölgeniz bana sizin bir kontun kızı... olduğunuzu söylüyor.
La historia de la construcción de las pirámides, la Torre de Babel, las minas del rey Salomón.
Piramitlerin... Babil Kulesinin... Ve Kral Solomon'un madenlerinin inşasının tarihi.
Ahora, ¿ recordáis, niños, lo que os conté el domingo pasado... sobre el buen Señor que subió a la montaña y habló a la gente... y cómo Él dijo, "Bienaventurados los puros de corazón, porque ellos verán a Dios"... y cómo Él dijo que el Rey Salomón en toda su gloria... no era tan hermoso como los lirios del campo?
Hatırlıyor musunuz, çocuklar? Geçen pazar sizlere Yüce İsa'nın dağa çıkıp insanlarla konuşmasını anlatmıştım. Hani "Kutsananların yüreği saftır, çünkü onlar Tanrı'yı görecek olandır," demişti.
¿ Las minas del rey Salomón?
Kral Süleyman'ın Hazineleri mi?
Una crítica de la película Las minas del rey Salomón.
Kral Süleyman'ın Hazineleri filminin eleştirisi.
¡ Las minas del rey Salomón o la tumba de oro de mi tía Minnie!
Kral Süleyman'ın madenleri yada teyzem Minnie'nin altın mezarı!
Dice que la llevará a París y vivirán como Salomón y Betsabé, viviendo días felices y pasando las noches en sus brazos.
Kadını Paris'e götürecekmiş ve orada Süleyman ve Bathsheba gibi yaşayacaklarmış Mutlu günler ve geceler boyunca birbirlerinin kollarında.
Su Betsabé iba a cambiar de Salomón.
Bathsheba'sı Süleymanları değiştirmişti.
Bébetelo de un solo trago y te sentirás mejor... que Salomón cuando se divertía con 1.000 concubinas.
Bir kerede iç ve kendini bin cariyeyle eğlenen Solomon'dan daha fazla keyifli hissedeceksin.
He aguantado cargas de profundidad, obuses, ataques aéreos, incluso bombardeos en la costa de las islas Salomón.
Su altı bombaları, şarapneller, makineli mermileri. Solomon adalarında, bombalardan zor kurtuldum.
La gloria de Salomón está muerta.
Süleyman'ın ihtişamı bitti. Dönmeyecek.
, en los antiguos, sabios días de Salomón si entre sus esclavos había una muchacha que saciaba sus ojos podía escogerla entre las demás y llevársela consigo.
Süleyman'ın eski, akil günlerinde eğer köleleri arasında gözünü dolduran bir kız varsa diğerleri arasından onu seçip kendine alabilirmiş.
Los sabios días de Salomón.
Süleyman'ın akil günleri.
- Príncipe Salomón.
- Prens Süleyman.
Que Salomón sufra por los muertos.
Bırak Ölümle Süleyman ilgilensin.
Y otra vez, nuestro Jehová habló con su siervo David : "Has tenido un hijo, un hombre de paz, al que has llamado Salomón".
Sonra yine yüce Tanrı kulu Davud'a dedi ki, senden bir oğul dünyaya geldi, bir barış adamı "
¿ Salomón, rey?
Kral Süleyman, ha?
Salomón no se dio por vencido.
Süleyman bırakmamış.