English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Sevgi

Sevgi Çeviri Türkçe

8,017 parallel translation
Obtuve la riqueza del amor.
# Sevgi mücevherini buldum #
Escuché que cuando uno se enamora, las lámparas comienzan a arder.
# Sevgi, tuhaf bir özlem içinde geldi #
El amor que te di en estos 4 días que pasaron.. .. fue falso, Princesa.
Son dört günde sana verdiğim sevgi sahteydi, Prenses.
Y tus ojos reflejan tu verdadero amor, su Majestad.
Ve sizin gözlerinizde gerçek sevgi var, majesteleri!
¿ Por qué tal amor fraternal por tu enemigo, hermano Rey?
Neden düşmanına karşı bu kardeşçe sevgi, Raja kardeş?
Obtuve la riqueza del amor.
# Sevgi mücevherini buldum # # Sevgi mücevherini buldum #
Obtuve la riqueza del amor. Obtuve la riqueza del amor.
# Sevgi mücevherini buldum #
Raj, tal vez te estés preguntando por qué Amy y yo no nos damos muestras de afecto.
Raj, muhtemelen Amy'le birbirimize neden sevgi göstermediğimizi merak ediyorsundur.
Pero ahora digo que si Dios es amor... entonces amar es servir a Dios.
Ama şimdi diyorum ki eğer Tanrı sevgi ise, o zaman sevgi Tanrı'ya hizmettir.
Sabiendo que Dios es amor... y que en el reino de Dios, amaremos a nuestros enemigos.
Tanrı'nın sevgi olduğunu bilerek, ve Tanrı'nın krallığında, düşmanlarımızı seveceğiz.
Vengo solo para contarles del amor de Dios... y a decir que todos deben nacer de nuevo.
Ben sadece Tanrı'nın sevgi sözünü götürüp... herkesin tekrar doğması gerektiğini söyleyeceğim.
Para traer el mensaje del amor de Dios. Yo soy la resurrección y la vida.
Tanrı'nın sevgi mesajını getirmek için, diriliş ve yaşam benim.
Ellos no han sido redimidos por el amor y el sacrificio de nuestro Salvador. Son como las...
Onlar kurtarıcımızın sevgi ve fedakarlığı ile aklanmamışlar.
Ellos sufren con el amor-deseo.
Sevgi özlemiyle yanarlar.
Tengo que tener cuidado con esas palabras.
Sevgi sözcüğüne dikkat etmeliyim. Çok ürkek.
Buscando romance
Sevgi bulma ümidiyle
Tenía la esperanza de que tú y yo compartiéramos un amor que hiciera una cosa como esa impensable.
Aramızda bir sevgi olmasını umdum. Bunun düşünülemez olmasını istedim.
Algunos en la Guardia de la Noche sienten que tienes mucho afecto por los salvajes.
- Gece Nöbetçileri'nin bazıları yabanıllara karşı fazla sevgi beslediğini düşünüyor.
Las exequias nocturnas que he de celebrar por ti consistirán en llorar y esparcir flores sobre tu fosa
Senin için yapacağım sevgi töreninde mezarını süsleyip ağlayacağım her gece.
- Porque no le he mostrado nada, nada más que amor, y esta, ¿ esta traición es mi recompensa?
- Ona sevgi dışında başka, bir şey göstermediğim için, ve bu, bu hainlik benim ödülüm mü?
El padre más cariñoso, leal, y sincero del mundo.
Dünyadaki en sevgi dolu, sâdık ve içten babaya.
Ciertamente el bien y la misericordia me seguirán todos los días de mi vida y habitaré en la casa del Señor por siempre.
Şüphesiz senin iyilik ve sevgi bana hayatımın her gün takip edecek ve Rab ebediyen arasında evinde oturacağım.
Necesito algo dulce y cariñoso y lo necesito rápido.
Tatlı ve sevgi dolu olmalı.. ve bana acil bir şekilde lazım.
"Muchachos, el equipo ganador obtiene.." "Una recompensa en efectivo y una bala" "Y el equipo perdedor obtiene Mucho amor."
Millet, kazanan takım ödülü ve kupayı, kaybeden ise daha çok sevgi kazanır.
Estrangulado ahora, explicar que y un dios de amor a mí,
Şimdi boğularak, o ve benim için sevgi dolu bir tanrı açıklamak,
¿ Qué clase de persona puede ser tan apasionada y cariñosa un día y luego volverse tan fría?
Ne tür bir insan böyle olur, oldukça tutkulu ve sevgi dolu bir gün de, soğuk kanlılıkla çekip gidebilir?
Es un padre cariñoso y un maravilloso dermatólogo.
Sevgi dolu bir baba ve harika bir dermatolog.
♪ Llamará, persuadir correctamente directa ♪ ♪ Y bendiga con sabiduría, el amor y la luz ♪
â ™ ª O bize seslenir, ikna eder, yol gösterir â ™ ª â ™ ª Ve bizi bilgi, sevgi ve ışık ile kutsar â ™ ª
El amor, la esperanza.
Sevgi, umut.
Disfruta de Philadelphia, ciudad del amor fraternal.
Kardeşçe Sevgi Şehri olan Philadelphia'nın zevkini çıkar.
El amor entre tú y Trav es realmente bello.
Trav'le aranızdaki sevgi gerçekten çok güzel.
El amor. La familia, vos y yo... Ya...
ilişkiler sevgi aile, sen ve ben, Truman ve bendir.
Un Dios amoroso no podía haber creado algo tan malo o al menos eso creía.
Sevgi dolu bir Tanrı bu kadar kötü bir şeyi yaratmış olamazdı ya da öyle sanıyordu.
Todo el amor y la compañía que me negaste, dáselo a ella.
Bana vermeyi reddettiğin tüm sevgi ve dostluk... ona aktarılacak.
Ya no nos amamos, no desde hace tiempo, si le soy sincero.
Aramızda sevgi yok. Açık konuşacak olursam, uzun süredir yok.
TIERNO, ENTUSIASTA, DE BUEN CORAZÓN... una "April"...
Andy olabilirsiniz. Andy : Sevgi dolu, hayat dolu, candan.
El amor es lo más importante.
- Sevgi en önemli şey.
La vida de Diane, como la de todos, estuvo signada por el amor y la generosidad hacia el prójimo, desde los desamparados a quienes servía la cena del Día de Acción de Gracias hasta los perros callejeros que criaba con paciencia y esmero, y el amor que sentía por su hija, Alex, la viajera del mundo, su gran orgullo.
Diane'nın hayatı, hepimizin hayatı gibi başkalarına gösterdiği sevgi ve cömertlik tarafından tanımlandı Yerel barınağa gelen evsizlere Şükran Günü'nde verdiği akşam yemeğinden sabır ve özenle yetiştirdiği kurtarma köpeklerine kadar ve gurur duyduğu Dünya Gezgini kızı Alex'e hissettiği sevgi.
Aquí hay correos electrónicos entre el Sr. Manning y el Sr. Tucker donde han compartido fotos íntimas el uno con el otro, como así también lenguaje cariñoso.
Burada Bay Manning'le Bay Tucker'ın birbirine yolladığı samimi fotoğrafların ve bir o kadar sevgi dolu sözlerin yer aldığı e-postalar var.
Es como si usted tiene un aura cegamiento de la bondad y amarte rodea en todo momento.
Sende gözkamaştırıcı bir çekim var ve bu yüzden sevgi sürekli senin yanında.
William les aseguró que usó la palabra "negro"... sólo como una expresión de cariño... según lo explicado por Q-Tip en la canción clásica ". Apesta Negro "
William, onları "zenci" kelimesini sevgi gösterisi olarak kullandığını klasik bir şarkıyla inandırdı, "Somur Zenci".
Eso explica la cara de piedra... probando que no amo a Emma mientras me acuesto con la Gordita.
Taştan surat bunu açıklar Chubbo'ya sevişene dek Emma'ya karşı bir sevgi olmağının kanıtı.
Al menos el barbudo en el que creo yo predica a favor del amor y la compasión.
En azından benim inandığım sakallı adam sevgi ve merhamet öğütlüyor.
Jamás mi madre, ni una sola vez, me brindó un poco de cariño o afecto tan solo por ser yo mismo ;
Annem bir kez olsun bile bana sevgi ve şefkat göstermedi. Hep bunları kazanmak zorundaydım.
Por lo tanto, me agradaría comenzar un protocolo nuevo con el cual colmarte, de un cariño incondicional.
Bu nedenle yeni bir protokol başlatmak istiyorum. Sana karşılıksız sevgi göstereceğim.
Amor.
Sevgi.
Pero señor, la gente de Pakistán está aumentando su simpatía por él.
Efendim, Pakistan insanları... ona büyük bir sevgi duyuyor.
Y entonces ya veremos sobre la simpatía de la gente.
Sonra bakın, insanlar ona sevgi duymaya devam edecek mi?
Aquí hay poco amor por los pueblos libres.
Burada özgür halka karşı pek sevgi beslenmez.
Solo queremos un poco de cariño.
Sadece biraz sevgi istiyoruz.
Todo aquí es amor. - Ahora mismo... - No.
Tüm sevgi şu an burada tam şu anda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]