Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Sidney
Sidney Çeviri Türkçe
2,219 parallel translation
Sidney A partir de ahora... decidió el papel que voy a aceptar. Y decidió la entrevista a dar. En caso de que no es sexy.
Sidney, şu andan itibaren, hangi filmlerde oynayacağıma ben karar vereceğim, ne röportaj vereceğime ben karar vereceğim, kim olmak istediğimi ve kiminle çıkacağıma ben karar vereceğim.
Zoe tuvo relaciones en Melbourne y Sídney.
Zoe'nin Melbourne ve Sidney'de tanıdıkları vardı.
No hay planeadora de boda ni nada así. Sólo ella Sidney y muchos de sus amigos. Y está tan emocionada...
Düğün organizatörü falan yok, Sidney'yle ikisi ve arkadaşları uğraşıyorlar.
Éste es mi prometido, Sidney Williams.
- İşte nişanlım, Sidney Williams.
Se llama Rachel ama a Sidney.
İsmi Rachel Sidney'ye aşık.
Ése es el lado A. En el lado B está Sidney ama a Rachel.
Bu albümün ilk şarkısı. İkinci şarkının adı da Sidney Rachel'a aşık.
Ahora sólo ayudo a Sidney con la parte comercial de sus cosas.
Sidney'nin işlerinde ona yardımcı oluyorum.
- Ésta es la familia de Sidney.
- Bunlar Sidney'nin ailesi.
Conozco a Sidney desde...
Sidney'yi yıllardır...
Rachel es pura. Sidney es sencillo.
Rachel temiz, Sidney de saf bir insan.
Y, Sidney, ¿ cómo dijiste que se llamaba ese lugar?
Sidney, şu bahsettiğin yerin adı neydi?
Así que brindo por una mujer que puede conducir rápido, seducir a un paramédico inventar lenguajes extranjeros y aun así, regresarte a casa en una pieza. Y, Sidney, eres un bastardo con suerte.
Kadehimi, arabasını hızlı kullanırken kendine bir sağlık görevlisi ayarlayan, aynı anda yabancı diller uyduran ve yine de sizi eve tek parça halinde teslim edebilen bu kadının şerefine kaldırıyorum.
Fui una pesadilla, tú fuiste una santa, y de verdad estoy feliz de estar aquí contigo con la familia de Sidney y nuestra familia, y sólo...
Ben tam bir kabustum. Sense bir azize. Ve bugün burada seninle, Sidney'nin ailesiyle ve bizim ailemizle beraber olduğum için çok mutluyum.
Sidney, estás robando de nuestra familia disfuncional uno de sus ingredientes más vitales y el único miembro que todavía está dispuesto a prestarme dinero.
Sidney, doğru düzgün işlemeyen ailemizin en değerli ve hala bana borç vermeyi kabul eden tek üyesini bizden çalıyorsun.
Sidney, a quien conocí pasando el rato en Kingston, Jamaica mientras estábamos en House of Leo y estaba tocando "Stone Love" esa noche.
Sidney'le, Kingston, Jamaika'da tanıştım, House of Leo'daydık, ve o gece Stone Love çalıyordu.
Sidney siempre me ha nutrido y apoyado sin importar por lo que él atravesaba.
Sidney'den hep çok şey öğrenmişimdir, bana hep çok destek olmuştur, kendisi o sırada ne yaşıyor olursa olsun.
Está conociendo a los parientes de Sidney por primera vez, hay menúes toda esta música en vivo, tú llegaste a casa.
Sidney'nin ailesiyle ilk defa bir araya geliyor, menüler, canlı müzik ayarlanıyor, sen eve döndün ve...
¿ Sidney?
Sidney?
¿ Cómo está Sidney?
Sidney nasıl?
Sidney.
Sidney.
Sidney mi futuro yerno, eres un joven maravilloso.
Sidney, müstakbel damadım, sen harika bir delikanlısın.
Debo decir que Sidney tuvo poco tiempo para inspeccionar las cosas.
Sidney'nin inceleme yapacak vakti oldu.
Estamos aquí reunidos para presenciar la alianza entre Sidney y Rachel y acompañarlos en su sagrada unión.
Sidney ile Rachel'ın hayatlarını birleştirme kararını desteklemek için hep beraber burada toplanmış bulunuyoruz.
Sidney Williams y Rachel Buchman están aquí para eso.
Sidney Williams ve Rachel Buchman da bugün bu nedenle buradalar.
Sidney, tú me enseñas eso todos los días.
Sidney, bunu bana her gün öğretiyorsun.
Sidney, tú vas primero y colocas el anillo en la mano de Rachel.
Sidney, önce sen Rachel'ın yüzüğünü tak.
Sidney aceptó. ¿ Aceptas, Rachel?
Sidney kabul etti. Sen kabul ediyor musun Rachel?
Junio de 1973
Sidney, Avustralya Haziran 1973
Nos metimos al pilón del Puente de la Bahía de Sydney una noche Mark'El Australiano'y metimos todo este equipo, colgamos el alambre, desaparecimos en la mañana, y nos sentamos en la calle a mirar a Philippe caminar para delante y para atrás.
Bir gece Sidney Liman Köprüsü'nün işaret kulesini basmıştık tüm ekipmanları içeri taşımış, gergin bir ip kurmuştuk sabah olduğunda da kaybolmuş ve ardından sokağa oturmuştuk ve Philippe'in bir ileri bir geri gidişini izlemiştik.
Este es el Puente de la Bahía de Sydney, y el tráfico estaba atascado.
Burası Sidney Liman Köprüsü ve trafik tersten akıyor.
- Se que tu padre murió en Sidney.
Babanın Sidney de öldüğünü biliyorum.
Singapur, Sidney...
Singapore ya da Sydney...
Sidney Sheldon Vicious, donde has estado ¿ En chocolandia?
Sidney Sheldon Vicious! Neredeydin, çikolatakeş!
-'Que tal hermano'-'Hola, Sidney.'
- Nasılsın adamım? - Merhaba, Sidney.
¡ Por Sydney!
Sidney'e!
Escucha, Sachin... sabias que ¿ incluso las chicas manejan taxis en Sydney?
Dinle, Sachin.. Kizlarin bile Sidney'de.. .. taksicilik yaptigini biliyor muydun?
Ultima llamada a los pasajeros viajando a Sydney en el vuelo 383.
Uçus 383 Sidney yolculari için son çagri.
- ¡ Sidney!
- Sidney!
Tiene mucha suerte el Sidney este.
O şanslı, şanslı piç, şu Sidney.
No te importa, ¿ verdad, Sidney?
Kafaya takma, Sidney?
Sidney...
Sidney...
Tal vez Sidney va a ser un... analista de estrategias como su padre.
Belki Sidney babası gibi stratejik analist olacaktır.
Sidney está arrepentido. ¿ Verdad, hijo?
Sidney üzgün. dimi, oğlum?
La verdad es que no creo que tú tengas que decidir eso, Sidney.
Şey, aslında buna senin karar verebileceğini düşünmüyorum, Sidney.
De maravilla, Sidney.
Tam anlamıyla harikayım, Sidney.
¡ Sidney!
Sidney!
Es tan viejo que era dueño de Sidney Poitier.
O kadar yaşlı ki Sidney Poitier ile takılırdı.
¡ Sí, chico Sidney!
Evet, Sidney'im benim!
- ¿ Lo echas de menos?
Sidney'i özlüyor musun?
Sidney va a matarme.
( * Ordu moral ve eğlence organizasyonu ) Sidney beni öldürecek.
Ven a conocer a Sidney.
- Gel, Sidney'yle tanış.