Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / St
St Çeviri Türkçe
412,724 parallel translation
"Este conmemora la vez que intenté escaparme de Steve".
" Bu da Steve'den kaçmaya çalıştığım günlerin anısına.
Hasta hace cinco años... nunca me había enamorado, pero conocí a una mujer, nos enamoramos, y fue genial.
Beş yıl öncesine kadar hiç âşık olmamıştım, sonra bir kadınla tanıştım ve birbirimize âşık olduk, harikaydı.
Si averiguan que trabajamos para el gobierno, estamos muertos.
Hükümet için çalıştığımızı öğrenirlerse, öldük demektir.
Y esa urgencia por apaciguarlos... ¿ alguna vez sabremos a qué es debida?
Neden onları bu kadar yatıştırmak istiyorsun, başka bir yolunu buluruz.
Cuando Richard Game confesó tu asesinato, llevaba años enfermo.
Richard Game cinayetini itiraf ettiğinde yıllardır hastaymıştı.
Aunque eso fuera cierto, el sistema operacional de la prisión se segrega físicamente de Internet.
Bu doğru olsa bile, cezaevinin işletim sistemi fiziksel olarak internetten ayrılmıştır.
La Sra. Dahle ha sido tratada por una grave alergia a las nueces dos veces en el pasado.
Bayan Dahle, geçmişte iki kez ciddi bir ağaç fıstığı alerjisi geçirmişti.
Los doctores creen que entró en coma por una reacción a una alergia a las nueces, pero la verdad es que este Boticario usó una especie de alérgeno complejo convertido en arma para desatar la misma reacción.
Helen'in doktorları bir ağaç fıstığı alerjisine tepki nedeniyle komaya girdiğini düşünüyor ama gerçekte, Apothecary aynı tepkiye sebep olmak için bir takım karmaşık alerjen kullanıyordu.
Si Cristóbal actuó sin tu autorización o alguien te ha obligado, cuéntamelo.
Cristobal senin yetkin dışında hareket ettiyse. ya da biri seni sıkıştırdıysa, söyle bana.
Estuvimos de acuerdo en que tus hombres atraerían demasiada atención.
Adamlarının fazla dikkat çekeceği konusunda anlaşmıştık.
Nos ha costado todo lo que tenemos, pero si puedo aislar las enzimas seremos capaces de...
Elimizdeki her şeyi verdim. Eğer enzimleri ayrıştırabilirsem, belki biz...
Vale, parece que intentaba aislar la enzima de su sangre que la protege del Lüschen.
Onu hastalıktan koruyan kanındaki enzimleri ayrıştırmaya çalışıyor gibi gözüküyor.
Pensé que las escondías allí porque no queríais que me las comiera.
Onları oraya sakladığını sanmıştım çünkü onları yememi istemedin.
Ya tomé la pastilla, ahora está desperdiciada.
İlaçları almıştım, şimdi ziyan oldular.
Te rogué que no contestaras al teléfono.
Telefonunu açmaman için sana yalvarmıştım.
Quise disculparme con la camarera, pero estaba tan alterada, que saltó del barco en Cancún.
Garsondan özür dilemek istedim ama o kadar sarsılmıştı ki Cancun'a giden bir gemiye bindi.
Estaba con un hombre que conocí en el Festival de comida.
Yemek festivalinde tanıştığım bir adamlaydım.
Lo que digo es que el queso estaba todo mal...
Demek istediğim, peynirin hepsi yanlıştı...
¿ Estabas saliendo con él?
Onunla mı tanıştın?
¿ Estás preocupado de que esté saliendo con alguien?
Tanıştığımdan mı korkuyorsun?
Así que me estás usando como carnada, con la esperanza de que trate de asesinarme.
Yani beni yem olarak kullanıyorsun, Beni öldürmeye çalıştığını ümit ederek.
Tratamos de descifrarlo, pero... eran nuestros comienzos.
Bunu çözmeye çalıştık ama erken zamanlarımızdı.
Unos meses después, conocí a otra mujer, y nos empezamos a enamorar.
Sonra birkaç ay geçti. Başka biriyle tanıştım. Birbirimize âşık olmaya başladık.
Durante toda mi vida amorosa, jamás me preocupé por eso.
Ama esneklik, ilişki hayatımda daha önce hiç mesele olmamıştı.
Así que mi modus operandi era mantenerme alejado de él.
Ondan uzak durmaya çalıştım hep. Yöntemim buydu.
Nos entendíamos.
Uyum sağlamıştık.
Me había acercado a su lecho de muerte y había intentado hacer las paces.
Babam ölüm döşeğindeyken yanına gidip aramızı düzeltmeye çalışmıştım.
Enviar a Aram a por el Arquitecto ha sido una temeridad.
Architect'in peşinden Aram'ı göndermek dikkatsiz bir davranıştı.
La red eléctrica de los EE. UU. jamás ha sido vulnerada por hackers por una razón.
Bir ABD enerji şebekesi hackerlar tarafından bir sebepten hiçbir zaman saldırıya uğramamıştır.
Preparados para activar la secuencia de comandos.
Rootkit * komut dosyalarınızı çalıştırmaya hazırlanın.
Tres, dos, uno, ejecución.
Üç, iki, bir, çalıştır.
Es porque incluso cuando intentas hacer algo bueno, no pareces entender dónde acaba tu egoísmo y dónde comienza la vida de la gente.
Çünkü iyi şeyler yapmaya çalıştığında bile, bencilliğinin nerede biteceğini ve başkalarının hayatının nerede başlayacağını anlıyor gibi görünmüyorsun.
Los llamé.
Aramıştım.
Hay otra persona que tratamos salvar.
Kurtarmaya çalıştığımız başka insanlar var.
Tuvimos que amenazarla para que aceptara el contrato prenupcial, por Dios.
Onu evlilik sözleşmesi yapması için zorlamıştık, Tanrı aşkına.
- En Bélgica.
Tom ve ben tam da normal bir hayat kurmaya başlamıştık.
No, Jill me dejó un collar caro para una cita y ahora no lo encuentro.
Hayır, bir randevu için Jill'in pahalı bir kolyesini ödünç almıştım ama şimdi bulamıyorum.
Nos conocimos en esa cosa de las comidas.
Yemek şeysinde tanıştık.
¿ La conozco?
Onunla tanıştım mı?
¿ Es que no me conoces?
Hiç benimle tanıştın mı?
Afectó otras áreas de mi vida.
Hayatımın diğer alanlarına karıştı.
Yo trabajé con él.
Onunla çalıştım.
¿ En qué andáis vosotros dos?
- İkiniz ne işler karıştırıyorsunuz?
La cerda Daisy escapó, y Aisha y yo fuimos salimos a buscarla.
Domuz Daisy kaçmıştı bu yüzden ben ve Aisha gidip onu aramaya çalıştık.
Sí, intentamos matarnos.
- Evet, birbirimizi öldürmeye çalıştık.
Fui a pasear.
Yürüyüşe çıkmıştım.
El Dr. Nimitz ya lo ha hecho antes...
Dr. Nimitz bunu daha öncede yapmıştı ama...
Una vez compartimos objetivo : controlar el genoma humano y modificar la especie.
Bir zamanlar aynı amacı paylaşmıştık ; insan genetiğini kontrol etmek ve türler üzerinde değişiklik yapmak.
¡ Por fin! Encantada de...
Sizinle tanıştığıma...
Trató de matarme.
- Beni öldürmeye çalıştı.
Tu madre y yo intentábamos averiguar qué hicieron los Neos en el pasado, así sabremos qué hacen ahora.
Ben ve annen, Neo'ların geçmişte ne yaptıkları öğrenmeye çalıştık böylece şimdi ne yapacaklarını bileceğiz.